İşçi Güvenliğinde El Salvador Ve Cezayir’le Yarışıyoruz

Mecidiyeköy’deki rezidans inşaatında asansörün 32. kattan zemine çakılması sonucu 10 işçinin hayatını kaybetmesi, Türkiye’nin iş kazaları ve işçi ölümleri konusundaki ‘kötü şöhretini’ yeniden gündeme getirdi. Türkiye, 100...

Mecidiyeköy’deki rezidans inşaatında asansörün 32. kattan zemine çakılması sonucu 10 işçinin hayatını kaybetmesi, Türkiye’nin iş kazaları ve işçi ölümleri konusundaki ‘kötü şöhretini’ yeniden gündeme getirdi. Türkiye, 100 bin çalışan başına ölümlü iş kazalarında Avrupa birincisi dünyada ise üçüncü sırada. Uluslararası çalışma örgütü verilerine göre, El Salvador ve Cezayir’in ardından işçi ölümlerinde üçüncü sırada olan Türkiye’de her yıl ölen işçi sayısı ortalaması binin üzerinde. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de her gün 172 iş kazası meydana geliyor. Bu kazalar her gün ortalama 4 işçinin hayatına mal olurken, 6 işçi ise sürekli iş göremez hale geliyor. Çalışma hayatındaki bu olumsuz tablo, Türkiye’nin Avrupa’da iş kazaları ve işçi ölümlerinde 1. sıradaki yerini korumasına da neden oluyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre 2014’ün ilk sekiz ayında en az 1280 işçi yaşamını yitirdi. 2013’te 1235 olan işçi ölümleri bu yıl henüz yılın ilk 9 ayında geçen yılı geçerek 1280’e ulaşmış durumda. Ayda ortalama bin işçinin hayatını kaybettiği göz önüne alınırsa bu rakamın yılsonunda 1600’e kadar çıkabileceği öngörülüyor. Son beş yılda iş kazalarına bağlı olarak hayatını kaybeden işçi sayısı 6 bin 428 oldu. 2000-2014 yılları arasında hayatını kaybeden işçi sayısı 15 binin üzerinde.

Türkiye’nin iş güvenliği ve işçi sağlığı karnesi alarm veriyor. Şişli’de meydana gelen asansör kazasının ardından gündeme gelen işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerindeki tartışmalar, çalışma hayatındaki ‘kara tabloyu’ gözler önüne serdi. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre ölümle sonuçlanan iş kazası oranları bazı ülkelerde önemli ölçüde geriletildi. Türkiye'de "ölümle sonuçlanan iş kazası" oranları '100 binde 20,5' iken bu oran Norveç, İsveç, İsviçre ve Danimarka gibi ülkelerde '100 binde 2' oranının altına geriledi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın verilerine göre, 2002 yılında 72 bin iş kazası yaşanırken, 2003’te bu rakam 76 bine, 2004’te 83 bine yükseldi. Yıllar içinde iş kazaları benzer seyir izlerken, 2011 yılında iş kazası sayısı 69 bin olarak görülüyor. İş kazalarında hayatını kaybeden kişi sayısına bakıldığında ise tablo daha da korkunç bir hal alıyor. 2002 yılında 872 kişi iş kazalarından hayatını kaybederken, bu rakam yıllar içinde büyük bir artış göstererek, 2011 yılına gelindiğinde 1.700’e yükseliyor. 2012’de 744 kişi iş kazalarında can verirken, 2013 yılında ise bu rakam 1.235’e yükseldi.

8 AYDA 1270 İŞÇİ YAŞAMINI YİTİRDİ

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre 2014 yılının ilk sekiz ayında en az bin 270 işçi yaşamını yitirdi. Yaşamını yitiren işçilerin 325'i maden, 227'si inşaat, 162'si tarım ve 92’si taşımacılık işkolunda çalışıyordu. Hayatını kaybedenlerin 1024’ü işçi, kamu çalışanı/memur statüsünde çalışan ücretlilerden, 99'u çiftçilerden, küçük toprak sahiplerinden ve kendi hesabına çalışanlardan, esnaflardan oluşuyor. Özellikle inşaat iş kolunda ölen işçilerin büyük çoğunluğunun sigortasız veya taşeron olması dikkatlerden kaçmıyor.

EN FAZLA ÖLÜM İNŞAAT SEKTÖRÜNDE

Türkiye’de en fazla işçi ölümü ve iş kazalarının üçte biri inşaat sektöründe meydana geliyor. Tüm iş kazalarının yüzde 1,6′sı ölümle sonuçlanırken inşaat sektöründeki iş kazalarının yüzde 4,7′si ölümle sonuçlanıyor. İnşaat sektörünü taşımacılık, madencilik ve metal sektörleri takip ediyor. Gökdelen inşaatlarında yüksekten düşerek hayatını kaybeden işçi sayısı korkunç boyutlara ulaştı. Son yıllarda birbiri ardına yükselen lüks konut projelerinde hayatını kaybeden işçi sayısı, bu yılın ilk sekiz ayında 120’nin üzerine çıkmış durumda.

"GÖKDELENLER İŞÇİLERİN MEZARLARI ÜZERİNDE YÜKSELİYOR"

Taşeron işçi sistemine karşı çıkan ve işçi ölümleri için düzenli raporlar tutan Taşerona ve İşçi Ölümlerine Son Platformu da Mecidiyeköy’de yaşanan kaza sonrası bir açıklama yaptı. "Her bir dairesi milyon dolarlara daha temel atılırken satılan rezidanslar, gökdelenler işçilerin mezarları üzerinde yükselmeye devam ediyor.” denilen açıklamada, 10 işçinin ‘rant ekonomisi uğruna’ kaybedildiği vurgulandı. Açıklamada, “Binaların lüks görüntüsünün en ufak detayı için çok büyük paralar harcanırken, işçilerin hayatı değersiz görülüyor, iş güvenliği için gerekli tedbirler küçük hesaplar yapılarak ihmal ediliyor.” ifadeleri kullanıldı. Soma’da 301 madencinin hayatını kaybettiği kazanın hatırlatıldığı açıklamada şöyle denildi: “Her gün ortalama 4 işçi işyerlerinde hayatını kaybederken, hatta Soma’da 301 kardeşimiz birden hayatını kaybetmişken hiç bir adım atılmadığında, önlemler alınmadığında, sorumlular yargılanmadığında bugün yine işçiler bunun bedelini canlarıyla ödemek zorunda kalıyor. Ölümlerde doğrudan veya dolaylı sorumluluğu olan hiç kimsenin peşini bırakmayacağız.”

"İNŞAAT BİR ÖNCE BİTSİN DİYE GÜVENLİKTEN TAVİZ VERİLİYOR"

Aksiyon İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nu (Aksiyon İş) genel Başkanı Vedat Öztürk, işverenlerin başladıkları projeleri bir önce bitsin diye güvenlikten taviz verdiğini belirtti. Öztürk, "Maalesef firmalar, deyim yerindeyse bir önce pazara mal ulaştırmak için, belli şeylerden taviz veriyor. Güvenlikten, çalışma saatlerinden, denetimlerden. İşin doğası diyorlar ya, maalesef ‘işin doğası’ denecekse burada denmeli. Daha çok para, daha kısa sürede nasıl kazanılır bunun doğasından bahsetmek gerekir.” dedi.

İş planında, inşaatların zamanından önce bitirilmesinin risk anlamına geldiğini belirten Vedat Öztürk, "İş planında üç yılda dört yılda bitirilecek denilen projeler bakıyorsunuz iki yılda bitiyor. Zamanından evvel bitireceğim derseniz birtakım şeylerden taviz verirsiniz. Çalışma saatlerini arttırırsınız. İnsan yorulduğu gibi malzeme ve materyaller de yorulur. Asansör, kullanılan malzemeler de zamanla çok çalışmaya bağlı olarak arızalanıyor. Bir an önce işi yetiştireceğim diye örneğin asansöre 7 yüz kilo değil de bin kilo yükleniyor. Bu zorlamaların neticesi de ne yazık ki kazadır." değerlendirmesini yaptı.

İş kazalarında cezai yaptırımların caydırıcı olmadığını kaydeden Öztürk sözlerini şöyle sürdürdü: “Cezai yaptırımlar da caydırıcı olmalı. Mesela 5 ay önce inşaattan düşerek ölen çocuk için firma 5 bin 600 lira ceza ödemiş, işine devam etmiş. Yaptırımların, işverenleri daha sağlam tedbirler almaya zorlayacak şekilde hayata geçirilmesi lazım. Riski çok yüksek hatalar, maddi cezalarla karşılığı olmamalı."

Son beş yılda yıllara göre işçi ölümleri

2014 (8 aylık veri): 1270

2013: 1235

2012: 878

2011: 1700

2010: 1444

2009: 1171

CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Türkiye Haberleri