Gazetecilik mesleğin önemli aktörleri, Konya'da tecrübelerini genç iletişim fakültesi öğrencileriyle paylaşarak, iletişim dünyasına yeni adım atacak olanlar için farklı ufuklar çizdi. Basın İlan Kurumu’nun (BİK), “Marka Şehirler-Medya ve İletişimde Tecrübe Paylaşım Günleri 2013” seminerinin ikinci oturumu deneyimli gazetecilerin tecrübe paylaşımıyla devam etti. Dedeman Otel'de gerçekleşen ikinci oturuma BİK Genel Müdürü Mehmet Atalay, BİK Yönetim Kurulu Üyesi ve Anadolu Gazete Sahipleri Temsilcisi Mustafa Arslan ve çok sayıda basın mensubu, akademisyen ile iletişim fakültesi öğrencisi katıldı.
BEKLENTİLERİNE CEVAP VERİLMELİ
Prof. Dr. Metin Kazancı, halkla ilişkilerin Osmanlı’dan günümüze geçen serüvenini renkli bir dille anlattı. Osmanlı Devleti yöneticilerinin halkı yok saydığını hatırlatan Kazancı, Osmanlı Tarihi'nin bir anlamda 'isyanlar tarihi' olduğunu söyledi. Osmanlı'nın 3 asır boyunca halk ile iletişim kurmadığını, halkın beklenti ve isteklerine kulak tıkadığını kaydeden Kazancı, “Kemal Karpat'ın tespitine göre, Osmanlı döneminde irili ufaklı tam bin 981 isyan baş göstermiştir. Halk bu duruma hep isyan etmiştir. Osmanlı'da halkla ilişkiler faaliyetine rastlanmıyor. Halka gönderdiğiniz mesaj halk tarafından istenilmeli, dinlenmeli. Alıcılar mesajları dikkate almıyorsa o zaman radyo ve televizyonlar kapatılır, gazeteler okunmaz. Yaşamı alanında olmayan, yaşamı ilgilendirmeyen mesajlar birer gürültüdür” dedi.
KORİDORLARDA BOL HABER VAR
Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan da, Başkent-Ankara gazeteciliğinin farklı yönlerini ortaya koydu. Arslan, gazeteci adaylarına yönelik sözlerini şöyle sürdürdü: “Her geçen gün gazete büroları biraz daha küçülüyor. Malesef mesleğimizde teknolojiye ve binalara yapılan yatırımlar, muhabirliğe yapılmıyor. Gazeteciliğin temeli muhabirlik iken Türkiye'de nitelikli muhabir bulunmuyor. Gazetecilikte tarafsızlık yoktur. Ancak gazeteciler adil olmalı. Okumadan yazmak mümkün değil. Gazetecilik uzun bir maratondur. 19 yıldır meslekteyim. Gazetecilik bir yaşam tarzı. Gittiğim her yere fotoğraf makinemi de götürürüm. Bir haberi siz düşünüyorsanız başkası yapıyordur. Dolayısıyla zamanla yarışıyorsunuz. Fırsatların 'kaza'sı olmaz. Koridor notu, yani meslekteki duruşu çok önemli. Gazeteci-haber kaynağı ilişkileri güçlü olmalı. Güvenilir bir gazeteci olmak gerekir. Gelecekte altına imza attığınız haberlerden utanmamak için bugün, doğrudan vazgeçmeyin” diye nasihatta bulundu.
İNTERNET HABERCİLİĞİ GÜÇLENECEK
İnternet haberciliğinin önde gelen isimlerinden Rota Haber Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık ise, sanal dünya haberciliğinde yaşanan ayrıntıların altını çizdi. Tanık, sözlerine Konya'yı yakından tanıdığını, İstiklal Harbi'nin Konya'da başladığını, Konya'nın yeniden lider olmak için bir atılım gerçekleştirdiğini belirterek başladı. Türkiye internet tarihinin 1993'te değil 2007'de başladığını öne süren Tanık, “İnternet medyası bugünlere emekleyerek geldi. İnternet haksız bir rekabet içinde. Televizyon ve radyoda zaman, gazetede yer sıkıntısı varken internette bir sınırlama yok. İnternet haberciliğinin önü kesiliyor. Televizyonun liderliğini 5 yıl sonra internet haberciliği alacak” dedi. Show Tv Haber Dairesi Başkanı Erhan Çelik de, televizyon haberciliğinde şimdiye kadar edindiği tecrübeleri paylaştı. Çelik, haberin hayatın içinde bulunduğunu, kendisinin de hayatın içinden 'olgunlaşarak' geldiğini söyledi. Çelik, kendi yaşamından örnekler vererek, öğrencilere şu nasihatlerde bulundu: “Dedemin manav dükkanında meyve sattım. Farklı meslek grubunun içinde yer aldım. Farklı ideolojiden gazeteciden çok şey öğrendim. Bir yerlere gelmenin yolu çok okumaktan geçiyor.”
GAZETECİDEN MEHMETÇİK OLMAZ
Vatan Gazetesi köşe yazarı, deneyimli gazeteci Ruşen Çakır da meslekte yaşadıklarını katılımcılarla paylaştı. Çakır, İslami hareketler üzerine çalışmaya çalışan bir gazeteci olarak işsiz olduğu dönemde 1991’de ilk kez Konya’ya geldiğini ve solcu bir gazeteci olarak, sol kimliğini gizlemeyen bir gazeteci olarak Refah Partisi ile ilgilendiği için arkadaşlarının kendisiyle dalga geçtiğini anlattı. O tarihte işsiz gazeteci olarak kendisinin Refah Partisi’ni takip ettiğini bilen Hasan Cemal’in Refah Partisi iktidara gelince Cumhuriyet Gazetesi’nden kendisini aradığını ve böylece harcadığı paranın üç katını harcadığından bahsetti. Eski Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’in “Biz gazetecinin Mehmetçik Gazeteci olmasını istiyoruz” dediğini ifade eden Ruşen Çakır, gazeteciden Mehmetçik olamayacağını, zaten ülkede yeterince asker olduğunu söyledi.
TİRAJ VE İSTİHDAM SORUNU VAR
Doç. Dr. Mustafa Şeker ise ‘Medyanın Yeni Halleri’ başlıklı bir sunum yaptı. Şeker, “30 yıl önce de ben öğrenciyken Türkiye’deki basının hep sorunları konuşulurdu. 30 yılda pek çok sektördeki pek çok sorun çözüldü ya da hafifledi. Basında ise hâlâ tiraj sorunu, istihdam sorunu, iletişim fakültelerinin sorunlarını konuşup duruyoruz.1980’lerden sonra liberalizm ve özel sektörün gelişmesiyle birlikte, özellikle 1990’larda televizyonun da bu işin içine girmesiyle birlikte çok büyük ekonomik yatırımlar yapıldı. Televizyon gruplarının hemen hepsinin sahipleri Türkiye’deki büyük sermaye gruplarıydı. Halen de aynı yapı devam ediyor. Gerçeği haberde söyleyebilmek yerine grubun ekonomik öncelikleri ön plana çıktı. Grupların çıkarları için yayın yapan gazeteler, televizyonlar ortaya çıktı. Bu yapı sadece bizim ülkemizde yaşanan bir sorun da değil. Özel sektörün büyük medya kurumları kurduğu bir ülke olarak 90’lardan sonra özellikle televizyonların özelleşmesiyle birlikte sorunlar yaşanmaya başladı” diye konuştu. Program soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.
MUSTAFA ÖZÇELİK