2020 yılı tüm insanlığın unutamayacağı bir yıl olarak tarihe geçecek. Son 3 ayda yaşadıklarımıza bakınca Türkiye olarak neler yaşamışız, neler görmüşüz… Depremler, çığ felaketleri, şehitlerimiz ve sonunda korona illeti…
**
Tarihi günlerden geçiyoruz. İleride eğer hayatta kalırsak çocuklarımıza, torunlarımıza anlatacak acı tatlı çok hikayelerimiz olacak. Yaşlandığımız zaman “Bak oğlum biz neler gördük neler? diye başlayan cümlelerin ardı arkası kesilmeyecek…
**
Konya’daki gazetelerin neredeyse tamamı home-office sistemine geçti. Salgından dolayı şu an hepimiz evimizden çalışıyoruz. Teknolojinin nimetlerinden de faydalanarak, işimizi evden yürütüyoruz…
**
10 yıl önce deselerdi ki; bir gün büyük bir salgın hastalık çıkacak ve home-office sistemine geçeceğiz. Hayatta inanmazdım. Hadi canım olur mu öyle iş der geçerdim…Hayal etmediklerimiz bile gerçek oldu…
**
10 yıl önce deselerdi ki: “Sokağa çıkmayın, evde kalın” güler geçerdim. Şimdi kimseyi sokağa çıkarmamanın derdindeyiz. Özellikle yaşlılarımıza yalvarıyoruz “ne olur çıkmayın. Size bir şey olmasın” diye…
**
Sosyal mesafe diye bir şey icat edildi. Aranıza “1 metre mesafe” koyun diyor uzmanlar. Tokalaşmayın, kucaklaşmayın, öpüşmeyin uyarısında bulunuyorlar…Artık tokalaşmayı bile unutmaya başladık…
**
Hastalık yüzünden camiler ibadete kapatıldı. Cuma namazları ve vakit namazları kılınmıyor artık. Ne zaman kılınacağı ise meçhul. Diğer dinlerdeki ibadethanelerde de durum aynı…
**
Hayatımıza yeni yeni uygulamalar yeni yeni adetler girmeye başladı korona salgınıyla birlikte. Karşılıklı ziyaretler bitti. Büyük ihtimal misafirlik kültürümüz de bitecek…
**
Hepimiz hijyen manyağı olduk. Evimizde ne maske ne dezenfektan olurdu. Şimdi hepsi evimizin baş köşesinde 80 derece limon kolonyası ile birlikte bizi bekliyor…
**
Bu süreçte devletimiz geç de olsa salgının daha fazla büyümemesi için büyük bir çaba gösteriyor. Emniyet güçlerimiz, belediye zabıtaları herkes yaşlılarımızın seferber oldu…
**
Zaman zaman yüreğimizi ısıtan, yüreğimize dokunan görüntüler izliyoruz. Anadolu insanın merhametine, insanlığına şahit oluyoruz. Özellikle yaşlılarımız bize insanlık dersi veriyor…
**
Bazı kendi bilmezlerin yaşlılarımıza yaptığı saygısızlığa gelince, siz de bir gün yaşlanacaksınız. Umarım yaşlandığınız zaman size de birileri aynı muameleyi yapar…
**
HASTANEDE VİDEO ÇEKMEYİ BIRAKIN!
Yoğun bakımdaki birisinin fotoğrafını veya videosunu çekmek, sonrada bunu internette yayınlamak hasta hakkı ihlalidir. Hastanede fotoğraf çekilmesine karşıyım özellikle de yoğun bakımda…
**
İki gündür sosyal medyada korona virüsünden yüzünden hayatını kaybeden hemşire Dilek Tahtalı’nın yoğun bakımdaki videoları paylaşılıyor. Hepimiz Dilek hemşireye çok üzüldük. 33 yaşındaki gencecik bir insandı…
**
Mekanı cennet olsun. Ama şu hastanede ve cenazelerde video ve fotoğraf çekme işinden bir vazgeçsek diyorum toplum olarak. Unutmayın; insanların aklında hepimiz son halimizle kalırız…
**
Tüm insanlığın zor günlerden geçtiği bu günlerde herkesin sorumluluk duygusuyla ile hareket etmesi gerekiyor. Dünya ülkelerinde ve ülkemizde vaka sayısı ve ölüm oranı sürekli artıyor…
**
Bu günler gelip geçecek. Hep birlikte bize yapılan uyarıları dikkate alalım ve sağlığımızı ihmal etmeyelim…Gereksiz yere dışarıya çıkmayalım. Evde kitap okuyalım, film ve belgesel izleyelim….Biz de bu krizi böyle değerlendirebiliriz…