İNSANLIĞIN ÖĞRETİ SÜRECİ (11)

İNSANLIĞIN ÖĞRETİ SÜRECİ (11)

 

Öğretiyi yaratıcıdan alan Peygamber Efendimiz (sav) Allah’ın yeryüzünde elçisi olmuştur. İlahi öğretiyle ailesini, çevresini, ashabını ve insanlığı eğitmiştir. Bu eğitimle birlikte dünya tarihinde en büyük değişimi ve inkılabı gerçekleştirmiştir. O’nun öğretisiyle hareket eden Müslümanlar derin bir ilmi bilgiye sahip oldular. Bu ilim Müslümanları Allah’a karşı tam bir teslimiyet ve kulluk görevini yerine getirmelerini sağladı. “Allah, gerçekten Kendisi'nden başka İlah olmadığına şahitlik etti; melekler ve ilim sahipleri de O'ndan başka İlah olmadığına adaletle şahitlik ettiler. Aziz ve Hakim olan O'ndan başka İlah yoktur.”(Al-i İmran 18) Allah’ın istediği şekilde okuyan, o bilgiye sahip olan Müslümanlar, huzura ve kurtuluşa erdiler. “Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile mü'minler, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Namazı dosdoğru kılanlar, zekatı verenler, Allah'a ve ahiret gününe inananlar; işte bunlar, Biz bunlara büyük bir ecir vereceğiz.”(Nisa 162) Bu ecir hem dünyada hem de ahirette kendini gösterdi. İlim sahibi olan Müslümanlar Allah’ın emrettiği şekilde okuyarak birçok bilimsel bilgilere de ulaştılar. “İlim talep etmek / öğrenmek her Müslümana farzdır.”(İbn Mace, Mukaddime, 17) İlim öğrenmeyi okumayı ibadet addeden Müslümanlar Allah’ın kendilerine öğrettiği bilgi ile bilimsel çalışmalara önem verdiler ve bilimsel gelişmelere öncülük ettiler. Bunu ibadet aşkıyla yaptılar. Kur’an-ın kendilerine gösterdiği yolda bilimsel çalışmalar yapan Müslümanlar birçok buluş ve icatlara öncülük ettiler.

Çalışmayı ibadet sayıp gayret gösteren Müslümanlar Allah’ın yardımı ve inayetiyle buluşların kendilerine kazandırdığı üstünlükle coğrafyalara hükmetmeye başladılar. Allah Müslümanlara zenginlik ve hükümranlık bahşetti. Bu hükümranlığı Allah’ın istediği şekilde kullanan Allah’ın dinine yardım eden Müslümanlara Allah ta yardım etti. “Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.” (Muhammed 7) Müslümanlar hakim oldukları coğrafyalarda Allah’ın kendilerine emrettiği şekilde adaletle, merhametle, şefkatle hükmettiler “Andolsun, Biz onları bir ilim üzere alemlere üstün kıldık.” (Duhan 32)

Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak boyun büken, ahiretten çekinen, Rabbinin rahmetini dileyen kimse inkar eden kimse gibi olur mu? De ki: "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alırlar." (Zümer 9) Öğüt alan, öğretiyi Allah’ın emrettiği şekilde yapan Müslümanlar önce birer yürüyen Kur’an olmaya çalıştılar. Bu çaba Müslümanları Allah’tan başkasından korkmayan, “Ancak Sana kulluk eder ve yalnız Senden yardım dileriz.” (Fatiha 5) diyen ve hayatında yalnız Allah’a kulluk edip yalnız Allahtan yardım dileyen Müslümanlara Allah’ın yardımı da hep yanlarında oldu. Kulluğun çalışıp çabalamanın neticesi olarak Müslümanlar;

1-Birliktelik Oluştu: Dimdik ayakta duran her birisi Kur’an ahlakıyla ahlaklanmış, yürüyen birer Kur’an olmuşlardı. Kur’an-ın öğretisiyle hareket eden Müslümanlar Kur’an-ın öğretisiyle dolmuş toplumu ve toplumları oluşturdular. “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.” (Al-i İmran 103) böylelikle bir vücudun azaları, bir binanın tuğlaları gibi bir bütünlük oluşturdular. Mehmet Akif’in deyimiyle;

Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.

Bu durum Müslümanların güçlerini perçinleştirerek yıkılması zor toplumsal yapılarını oluşturdu.

2-Bilimsel Çalışmalar ve Buluşlar Arttı; Kendi çağlarında birçok buluşlara teknolojik icatlara öncülük ettiler. Matematikte, tıpta, astronomide, coğrafyada, mimaride, sanatta, birçok alanda yenilikler ortaya koydular. Bunları bireysel menfaat ve çıkarları için kullanmadılar. Müslümanların istifadesine ve yararına sundular. Müslümanların imkanları refah düzeyleri, donanımları ve birikimleri arttı. Bu gelişmeler coğrafi olarak Müslümanların fetihlerine öncülük etti. Yeni yeni yerler fethedildi.

3-Herkes İçin Adalet Sağlandı; Yeryüzünde kendilerini Allah’ın halifesi olarak gören Müslümanlar, yönetimde Hz. Ömer’in (r.a) “Kenarı Dijlede bir kurt kapsa koyunu, ilahi adalet Ömer’den sorar onu.” Anlayışıyla hareket etmeye çalıştılar. Rüşvete, akrabaya iltimasa değil, adalete, liyakate, hakkaniyete uygun hareket ettiler. “Vallahi hırsızlığı sabit olan Mahzun kabilesinden Fatma değil kızım Fatıma bile olsa ayırım yapmaz ve cezasını verirdim” diyen Peygamber Efendimizin adalet anlayışıyla hareket ettiler. Adalet anlayışında Müslüm gayri Müslüm ayırımı yapmadan “Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Maide 8) ayeti gereği hareket ettiler. Bu durum gayri Müslimlerin bile Müslümanların adaletine sığınmalarına, Müslümanların egemenliği ve himayesinde yaşama talebinde bulunmalarına vesile oldu. Müslümanlar anlattıklarıyla değil “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?” (Saff 2) ayeti gereği yaparak, müslümanlığı yaşayarak kıtalara islamı tebliğ ettiler.

4-Sosyal ve Ekonomik Adaletlet Gerçekleşti; Toplumsal bütünlüğü oluşturan insanlar arasında şeytani öğretinin aksine ilahi öğretiyle zekat müessesesi ile, sadaka anlayışıyla insanlar arasındaki ekonomik uçurumlar kalktı. Yardımlaşma, paylaşma, dayanışma üst düzeylere çıktı. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” hadisi toplumun genel ilkesi oldu. Zengin ve fakir ayırımı kalmadı. Toplum içinde ekonomik, sosyal kopukluklar olmadı. Birliktelikler sağlandı. Ben bir kral veya hükümdar değilim. Kureyş’ten, Güneş’te kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum!..” hadisi ve buradaki tevazu anlayışı toplumsal bir anlayış oldu.

5- Eğitim Anlayışı Gelişti; İlahi öğretinin emirleri doğrultusunda ilim öğrenmenin farz olması Müslümanların eğitime önem vermelerini ve ilgilerini artırdı. Medreselerde hem dini hem de ilmi çalışmalar çoğaldı. Bu ilahi öğreti, okuma ve öğrenme anlayışı toplumun her aşamasında önemli gelişmelerin temelini oluşturdu. Dünyada şeytani öğretiye tabi olan milletlere ve toplumlara galebe çalmalarını sağladı.

6-Güven Duygusu Güçlendi; İnsanların ve islam toplumunun birbirine olan güven duygusu arttı. Can Emniyeti, Mal emniyeti, Namus emniyeti, Akıl emniyeti, Din-inanç emniyeti olan beş temel emniyet sağlandı. Borçlanmasında sözünde, konuşmasında, şahitliklerinde yalan olmayan haramlara meyletmekte Allah’tan korkan toplum oluştu. Bu durum insanlarda güven ve sükûnet duygusunu güçlendirdi.

Bu ve bunun gibi unsurlar; ilahi öğretiyle yürüyen, Allah’ın emrettiği gibi okuyan Müslümanlar bireysel yapılarını, aile temellerini, toplumsal dayanışma be birlikteliklerini güçlendirdiler. Ekonomik olarak refaha, toplumsal olarak huzura kavuştular. Fetihlerden fetihlere koştular. Gurura ve kibre kapılmadan Allah’a sığındılar. “Allah'ın yardımı ve zaferi gelip de insanların bölük bölük Allah'ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit Rabbine hamdederek O'nu tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.” (Nasr 1,2,3) Peygamber Efendimizin Mekkenin fethinde Mekke’ye girereken devenin sırtında boynu eğik Allah’a secde eder halde girişi gibi hareket ettiler.

Müslümanlar tarih boyunca,Peygamber Efendimizin; "Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmayacaksınız; Allah'ın Kitabı ve Sünnetimdir." Emrine riayet ettikleri, Allah’ın dinine yardım ettikleri sürece Allah ta Müslümanlara yardım etti. Müslümanlar yeryüzünde hakim ve güç sahibi oldular. Yine Müslümanların yeryüzünde hakim ve güç sahibi olmalarının tek çıkar yolu Allah’ın ipine sımsıkı sarılmaktan geçmektedir.

Zakir GÜNDOĞDU

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri