Yazımızın başlığından da anlaşılacağı üzere bugünkü tâbirle insanlarla iyi iletişim kurmak başlı başına bir maharettir. Hele içinde yaşadığımız şu materyalist çağda gerçekten insanlarla geçinmek zor bir zenaat. Konuyu biraz açalım efendim;
Bu çağda ailelerde eşler arası geçim, aile içinde çocuklar arası uyum, aile dışı akrabalık yanı sıra konu-komşu, eş-dost arası ilişkilerde pek çok sıkıntı yaşandığı gâyet nettir. Hatta bahsettiğimiz hususlarda insanlar bu geçimsizlik ve uyumsuzluklarını mahkemelere kadar taşıyabiliyor. O da yetmiyor bir bakıyorsunuz mahkeme koridorlarında kanlı-bıçaklı sahnelere rastlanabiliyor. Ayni şeyler mahalleler arası sokaklarda, toplu yerleşim yerlerinde dahi sergilenebiliyor. Bunlar ne yazık ki, eğitimli insanların yaşadığı bir çağda oluyor!
Eskiden insanlar arası geçim, uyum daha çok vardı. Peki, neden şimdi yok? Bugün inşaALLAH bunu irdeleyelim istiyoruz.
Eskiden insanlar arası ilişkilerde değerlerin ve mânevî hakikatlerin dikkate alındığı bir hayat tarzı hâkimdi. Çağ geliştikçe, değerler eski önemini kaybettikçe insanlar arası bencillikler arttı. Herkes en çok kendini düşünür, kendi rahatını önceler oldu. Fedâkarlık, sabır, hoşgörü hasletleri köreldi. Bunun neticesinde insanlar arası iletişim zayıfladı, hoşgörü azaldı, uyumsuzluk çoğaldı. Bırakın başkalarıyla geçimi eşler arası geçimsizlik hat safhaya çıktı. Bundan menfi etkilenen çocuklar birbirine âdeta düşman kesildi. Yeni yetişen nesil ana-babaya ve büyüklere hürmet etmez oldu, yaşlıların tecrübeleri önemsenmedi, onlara yapılan muamele son derece yakışıksız bir hal aldı. Tabi bunda medyanın ve sanal ortamların olumsuz etkisi de elbette inkar edilemez.
Bu çizdiğimiz menfi tablo mâlumunuzdur. Ancak biz yazımızı ne yapılmasına yönelik kurgulamak arzusundayız. Toplumun bu hususlardaki yanlışlarının düzeltilmesi adına karınca karârınca su taşımak niyetindeyiz.
Sevgili okurlar hedeflenen şeylere ulaşmak emek gerektirir. Emek olmadan netice çıkmaz. Bugün insanlar her işte en kolay yolu seçmeyi tercih ettiği ya da ettirildiği için her konuda olduğu gibi insan ilişkilerinde de bocalamalar yaşıyor. Yazımızın başlığında belirttiğimiz üzere insanlarla geçinmek âdeta bir sanattır. Bu sanatı icra ederken sabır, sevgi, hoşgörü, geniş anlayış, pozitif bakış, merhamet ve fedâkarlık gerekiyor. Bunlar insanlar arası geçinmede kullanacağınız altın kurallardır. Aksi takdirde geçinemezsiniz mutlaka bir yerlerde tökezlersiniz.
Bilhassa günümüzde insan ilişkilerinde daha çok menfaat fikri hâkim olduğundan bireyler birbirleriyle mesleki ve mevkisel konumlarına, parasal durumlarına göre tavır geliştiriyor ve ona göre dostluk kuruyorlar. Bu önem verilen pozisyonlarda bir düşüş olduğunda dostluk ve arkadaşlık ilişkileri zayıflıyor ya da bitiyor. Halbuki bizim aldığımız kültür gereği dostluk ölçülerimizde menfaat değil insanlık ön plandadır. ‘Yaratılanı Yüce Yaratandan ötürü sever’ ve ilişkilerimizde eşimize, çocuklarımıza, akraba ve arkadaşlarımıza olan muamelelerimizde sabırlı, yardımsever, anlayışlı, geçim ehli tavırlar sergileriz.
Yeri gelir çok kızmamıza rağmen öfkemizi yutarız yeter ki geçim olsun, deriz. Unutulmasın ki nefsi davranan her zaman ziyanda olur. İstemediği hâdiselere sabreden hem dünyâda hem ahrette kazanır. Her insan yüzde yüz kendi gibi huyda insan bulmak ister ama bu imkansızdır. Hem zâten iyi insanlarla herkes geçinir iş kötü huylularla geçinebilmektir. Bilindiği üzere insanların iyi huylarının yanı sıra kötü huyları da vardır, dörtdörtlük insan bulmak zordur. Önemli olan iyi huyları çoğaltabilmektir. İnsanlarla doğru iletişim için bugün pek çok öneriler ortaya dökülüyor. Aslında bunların âlâsı güzel dînîmizin serdettiği Peygamberî prensiplerin yaşanmasında gizlidir.
En güzel ahlâkı tamamlamak için dünyâya gelen o eşsiz Peygamber kimseye kendi nefsi için öfkelenmedi, bağırmadı, kaba ve nezâketsiz davranmadı. Bize ne oluyor ki Bu kadar geçimsiz, uyumsuz olduk ve mahkemeleri doldurduk.