İnsan insanın kurdu mu, yurdu mu?

Süleyman Küçük

Son günlerde yaşanan siyasi ve ekonomik olayları görünce insanın aklına gelen ilk şey insan insanın neyi olur sorusu oluyor.

Gerçi bu toplumda yaşananları gördükçe bu soruya verilecek cevap ilk olarak milattan önce üçüncü yüzyılda söylendiği ifade edilen ve daha sonra Thomas Hobbes’un yeniden tanımladığı Latincesi “Homo homini lupus est” olarak bilinen “İnsan insanın kurdudur” ifadesi oluyor.

Hangi sebeple ve kimler tarafından yapılırsa yapılsın son günlerdeki ekonomik sarsıntı sebebi ile yaşana ve tabi caiz ise zulme kadar varan fiyat artışları ve stokçuluk iddiaları ile daha da anlam kazanan ticari ahlaksızlıkları gördükçe insan böyle düşünmekte haklı gibi oluyor.

Birileri ne yapalım bu ülkede kapitalizm kuralları geçerli diyebilir.

Doğrudur bu memlekette iktisadi kural olarak kapitalist bir ekonomi hem de en kati bir biçimde uygulanmaktadır 

Her yerde olduğu gibi bu ülkede de uygulanan kapitalizmin yazılı olan kadar belki de daha fazla yazılı olmayan kuralları ardır.

Kapitalizmin söylenmeyen ve yazılmayan temel kurallarından birisi, insanın kendi varlığını devam ettirebilmek için kendi dışındakilerle ilan edilmemiş bir savaşın içinde olduğudur

İster insanlar arası isterse de devletlerarasında yapılan tüm dostluk ve barış anlaşmalarına rağmen bu böyledir.

Çünkü çıkara dayalı olarak yaşayan insanların sınırsız bir hürriyet hali olamaz ve karşı tarafın hürriyeti diğer insanlara kurtlar gibi saldırmasına neden olur.

Kendimize dönecek olursak “İnsan insanın kurdudur” cümlesi bizim toplumda insan meyveyi içten içe kemiren meyve kurduna benzetilmiştir. 

Meyve kurtları meyveleri yemek için dışarıdan gelmiş olsalar bile iç kısmına girip içerden beslenerek meyveye zarar vermekte hatta meyveye zarar verdikleri bir tarafa kendi pisliklerini de meyvenin içinde bırakmaktadır.

İnsanlarda aynı böyledir ve karşısındaki dostuna bile aynı şeyleri yapabilmektedir. İnsanların maddiyatlarına zarar verdikleri gibi akıllarına girerek inanç ve düşüncelerine de düşüncelerine zarar verebilmektedirler.

Bu sözün anlamını kavrayan veya kavrayamayan pek çok kişi veya kişiler bu sözden yola çıkarak benzer ifadelerle yeni aforizmalar ortaya koymuştur.

Mesela bunlardan birisi kadınların birbirlerinin potansiyel rakip olmaları hatta sebepli veya sebepsiz yere köstek oldukları için  “kadın kadının kurdudur” gibi bir söz söyleyebilmektedir.

Bu söz bu günlerde kanunlara dayanarak en mütedeyyin ailelerin bile parça parça edilmeye çalışıldığı günümüzde kadın hakları kisvesi altında kadınların boşanmalarını ve eşlerinden alacakları nafakalar ile gül gibi yaşayacaklarını söyleyen feminist Müslüman kadınlar için söylenmiş olmalı diye düşünebilir insanlar.

Bir de “kitap kitabın kurdudur” diye söyleneni var bu sözün.

Yeryüzündeki bütün kitapların oluşturacağı kitap ağının içindeki kitapların birbiri ile ilişkisinin bilgi açısından olumlu bir şey olacağı ve her kitabın bir diğer kitabı tamamladığı düşüncesini ifade etmek için kullanılmıştır.

Bizim esas üzerinde duracağımız mesele olan “insan insanın yurdudur” sözüne gelince:

Bu toplumda her ne kadar en vahşi kuralları ile kapitalizm uygulanıyor olsa da düşman gördüğümüz ama zaman zaman yine de orada yaşamaya can attığımız batı toplumlarından çok büyük farklılıklarımız var.

Şükür ki bu farklılıklarımız var.

Ve yine çok şükür ki bu farklılıklarımızın farkında olanlarımız var.

Bizim toplumumuzda hayatımın hemen hemen her anı kapitalizmin kurallarına göre dizayn edilmiş olsa da bizim aramızda kapitalimizin henüz yok edemediği çok canlı insani ve ahlaki ilişkiler mevcuttur.

Bizim toplumumuzda insanlar bütün olan bitene rağmen hala bir başkasının derdini kolaylıkla dinleyebilen ve elinden geldiğince bir başkasına kolayca yardım ediveren insanlarımız var.

Bizde batı toplumlarının aksine halen komşuluk diye tabir edilebilen yardımlaşma ve duygusal bağlılıklar var.

Biz toplum olarak batıdan gelen bir takım hastalıklarımızın olduğu gibi, dinimizden inancımızdan kaynaklanan meziyetlerimizin de olduğunun farkındayız çok şükür.

Gerçi son yıllarda birbirinin kurdu olduğunu hatırladıkça elbirliği ile ve birbirimizle yarışırcasına inşa ettiğimiz güvenlikli siteler ve rezidanslar dikerek mahalle kültürünü yok ettik ama yine de komşuluk denince içimde bir kıpırdanma olsun hissedebilenlerimiz var.

Mahalle kültürümüzü, komşuluk hukukunu ve kardeşlik ahlâkını zamanla kaybediyor olsak da içine düşürüldüğümüz bu kısır döngüyü kırmamız lazım, birbirimize sahip çıkma özelliğimizi kaybetmememiz gerek ve bu toplumdaki var olan olumlu taraflarımızı harekete geçirmeye çalışmamız lazım diyerek bizi uyaran dostlarımız ve arkadaşlarımız var çok şükür.

Toplum halinde yaşamak zorunda olan insanlar olarak yerli ve yabancı bütün "insan insanın kurdudur" düşüncesinde olanlara inat sürekli olarak düşenin elinden tutup kaldırmaya çalışan, desteğe ihtiyacı olan insanın yanında destek olmaya çalışan kendisinden önce başkalarının iyiliğini düşünmeyi önceleyen insanlarımız var çok şükür.

"bana bir şey olmasın da kim ne olursa olsun" diye düşünen insanlara rağmen bu iyilik insanlarına sahip çıkmak zorundayız.

FARKINDA MISINIZ?

Farkında olursanız bu toplumda "insan insanın yurdudur" yaklaşımı olan insanlar eninde sonunda yaşanabilir bir dünya kuracaklardır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.