İnşaallah Başbakan da olacağım

Kemal Kılıçdaroğlu deprem yardımlarını ve CHP belediyeleriyle ilgili iddialara değindi. Erdoğan'a palavracı diyen Kılıçdaroğlu konu Dersim'e gelince Başbakan olacağını söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesine yönelik operasyona ilişkin, ''Şunun altını özenle çiziyorum; eğer temiz belediye aranacak ve örnek gösterilecekse o, İzmir anakent belediyesidir'' dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Toplantı öncesinde CHP Kadın Kollarınca başlatılan ''Kadına şiddete hayır'' kampanyası kapsamında toplanan 100 bin imza, Kadın Kolları Genel Başkanı Zühal Samlı tarafından Kılıçdaroğlu'na sunuldu. Grup toplantısına kampanya kapsamındaki etkinliklere katılmak üzere 81 ilden Ankara'ya gelen kadın kolları temsilcileri de katıldı.
Çok sayıda kadının kendisini arayarak şiddetin kurbanı değil Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye'sinin özgür ve eşit bireyleri olmak istediklerini söylediklerini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Bütün kadın kardeşlerimize sesleniyorum, biz kadın-erkek eşitliği dediğimiz zaman Sayın Başbakan 'Ne eşitliği? Kadın erkek eşit mi olur?' demiş. Hayır diyecek olan, mücadele edecek olan sizlersiniz. Kadına bu toplumda özgür bir alan yaratmak ve onu yaşatmak zorundayız.
Bu toplum kadın ve erkeklerden oluşuyor. Toplumun yarısını baskı altına almak, onlara şiddet uygulamak hangi çağda yaşadığımızı sorgulatmaz mı bize? 21. yüzyılın Türkiyesinde bunu kabul etmiyoruz. Hele hele CHP, bütün kadınların evidir ve evi olmak durumundadır.
Çünkü daha batının egemen güçleri kendi kadınlarına seçme seçilme hakkı vermezken Türkiye Cumhuriyeti onlardan çok daha erken seçme ve seçilme hakkını vermişti.
Özellikle son yıllarda kadına yönelik şiddette ve kadın cinayetlerinde yüzde bin 400'lük artış olmuş. Bunun toplumsal olarak sorgulanması lazım. Bu yapıyı Türkiye kaldıramaz. Her gün gazetelerde kadına yönelik şiddet haberleriyle karşılaşıyoruz. Televizyon ekranlarında bu haberler ilgi çekiyor. Olmaz arkadaşlar. Kadını korumalıyız. Yasal güvenceye almalıyız. Şiddet uygulayan erkeğe gerekirse daha ağır cezalar, yaptırımlar uygulamalıyız.
Kadınlar sorunlarına sahip çıktığı sürece tüm CHP'liler kadın haklarının savunucusu olacaktır. Yeri geldiği zaman derler ki 'Cennet anaların ayakları altındadır'. Madem cennet anaların ayakları altındadır Allah aşkına bu şiddetin sebebi ne?''
Kılıçdaroğlu, konuşmasında bir süre önce vefat eden sinema yönetmeni Ömer Lütfi Akad ve aynı zamanda CHP üyesi de olan sanatçı Esin Afşar'a Allah'tan rahmet ailelerine başsağlığı dileğinde bulundu.
Konuşmasında dili sürçen ve Ömer Lütfi Akad'ın adını Halit Refiğ olarak söyleyen Kılıçdaroğlu, salondan gelen uyarı üzerine düzeltti.
Akad'ın Türk sinemasının önemli kilometre taşlarından biri olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, onun kırsaldan kentte göçün sorunlarını başarıyla işlediğini belirtti.
İzmir Büyükşehir Belediyesine yönelik operasyon
Kılıçdaroğlu, konuşmasında İzmir Büyükşehir Belediyesine yönelik operasyonu da değerlendirdi. ''Şunun altını özenle çiziyorum; eğer temiz belediye aranacak ve örnek gösterilecekse o, İzmir anakent belediyesidir'' diyen Kılıçdaroğlu, ''Baskıyla İzmir'i nasıl ele geçirebiliriz? Baskı kurarak İzmir'i nasıl alabiliriz?'' anlayışı içinde olunduğunu savundu.
Salonda bulunan kadınların ''Baskılar bizi yıldıramaz'' sloganı atmaları üzerine Kılıçdaroğlu, ''Eğer kadınlar söylüyorsa kesinlikle bilin ki artık kimse bizi yıldıramaz'' ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''İzmir Belediyesi üzerindeki rakamları, baskıları veriyorum. Şu anda 52 vergi müfettişi İzmir Büyükşehirin hesaplarını denetliyor. Beş Sayıştay denetçisi, iki Mülkiye müfettişi, 20'ye yakın bilirkişi İzmir'e karabasan gibi çökmüş.
Hesap vermekten korkmayız, onurlu görev sayarız ama baskıya, yandaşlığa asla izin vermeyiz. İzmir üzerinde oyunlar oynanıyor. Her İzmir'linin bunu bilmesini isterim. Baskı uyguluyorlar belediyeye. Bilin ki sizin seçtiğiniz belediyeye baskı uyguluyorlar.
Bilgi istiyorsanız her türlü bilgi verilir, hesap istiyorsanız bütün hesaplar açık. Sabahın altısında yöneticilere baskı yapacaksınız ama birilerinin yakını olan da polise gidip, polisin refakatinde sağlık raporunu değil, kendisi gidip sağlık raporunu emniyete götürüyor. Bu çifte standart, bu anlayış nedir?
Bu çağdışı kafa hangi anlayıştadır. O nedenle moralimizi bozmayacağız. baskılar daha gelecek her baskı bizi biraz daha fazla bileyecektir. Her baskıya biraz daha fazla direneceğiz. toplum direnecek baskılara.''
CHP'li tüm belediyelere yönelik benzer baskılar olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, Kayseri Büyükşehir Belediyesine yönelik iddialarını hatırlatarak, iktidarın bu iddialara duyarsız kaldığını ileri sürdü.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, iddialarla ilgili dava açılırsa kendisinden özür dileyip dilemeyeceğini sorduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, ''O erdemi gösteremez. O karatta bir insan değil çünkü'' dedi.
Kılıçdaroğlu, soruşturmayla ilgili kimin görevlendirildiğini de çok iyi bildiklerini belirterek, ''O savcının hangi gerekçeyle oraya gönderildiğini de çok iyi biliyoruz. Gün gelecek devran dönecek. Birileri bunun hesabını verecek'' dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesine ilişkin gelişmelerin yakından takip edildiğini bir genel başkan Yardımcısı ile İzmir milletvekillerinin kente gittiğini de söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bedelli askerlik düzenlemesine ilişkin, ''Garibanın çocuğu askere, varlıklının çocuğu 30 bin lira karşılığı al tezkere. Palavracı değilsen, bu yasayı senin milletvekillerin kabul ederse, referanduma götürelim. Götürmezsen senin unvanın bundan sonra palavracı Recep'tir'' dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grubunda, Van'daki deprem ve bedelli askerlik konularına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Tasada ve kıvançta beraber olduklarını, Van'daki bu acı nedeniyle gösterdiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, bütün Türkiye'nin kalbinin Van ve Erciş için attığını söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Birileri bölmek, ırkçılık yapmak istedi. Türkiye tek yürek Erciş'e kilitlendi, çünkü biz ulusuz, kenetlenmişiz, birbirimizinden kimse ayıramaz'' dedi.
Kılıçdaroğlu, hiç kimsenin olmadığı saatte CHP'nin deprem bölgesinde olduğunu, CHP'li belediyelerin tek yürek çalıştığını, gönderdikleri yardımlar dolayısıyla kargaşa çıkmadığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kaldığı, depremzedelerin yemek yediği çadırları Kartal Belediyesi'nin kurduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, yüreklerini koyarak, vatandaşların derdiğini dinleyerek, konuyu siyasallaştırmayarak, istismar etmeyerek herkesin dikkatini depreme çektiklerini belirtti.
Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin de depremin olduğu gece ilk arama kurtarma ekibini gönderen belediye olduğunu, bunların reklamını yapmadıklarını ifade etti.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, yüreklerinde insan sevgisi bulunduğunu dile getirerek, Van, Erciş halkının, CHP'nin ne olduğunu, nasıl hizmet verdiğini, vatandaşları nasıl kucakladığını, yürek yüreğe nasıl mücadele ettiğini bildiğini söyledi.
''O koltuktan ayrılması gerekmez mi?''
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in, depremzedelerle dalga geçer gibi ''Siz sarayda oturuyorsunuz, biz de mi buraya gelsek'' dediğini belirten Kılıçdaroğu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Onları çadırdan at, sen otur o zaman... Şehircilik Bakanı da Van ve Erciş'in artık en güvenli iki yer olduğunu, evlerine gitmelerini söylüyor. Bakana, 'istifa etmeyi düşünüyor musunuz?' diye soruluyor, 'Gülüyorum bunlara' diye yanıt veriyor.
Palyaçolar bile buna gülmez. Bu kadar acının olduğu yerde, sorumluluk nedir bilmeyen, pişkin bir insana ne diyeceksiniz? Bu kadar sorumsuzluk, pişkinlik ancak AKP'de olur. İnsanlar enkaz altında, pek çok yerden yardım talepleri geliyor, köstebek namıyla maruf bir bakan, 'Kendi potansiyelimizi görelim' diyor.
O arama kurtarma ekiplerini, sınırda, havaalanında bekletip, o insanları perişan eden, ölüme sürükleyen bir ortamda bu bakana, ölen insanların sorumlusu sensin deme hakkımız yok mu?
Bu sorumluluğu ruhunda hissedip, en azından vicdanı sorgulayıp, o koltuktan ayrılması gerekmez mi? Bunlar için gerekmez. Bunların derdi insan değil, onların derdi rant, başka derdi yok.''
''Siyasal yüzsüzlük''
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, kız çocuğu Öznur'un, beslenme yetersizliğinden öldüğünü ifade ederek, ''Hani her taraf erzak doluydu? Acaba bu bakanın vicdanı sızlıyor mu? Bunlar kendi vicdanlarında, kendilerini sorguluyorlar mı?'' diye sordu.
Japonya'daki benzer bir olayda İmardan Sorumlu Bakan'ın, ''Ben depremzedeler için her şeyi yapmaya hazırdım ancak felaketzedelerin kalbini kırdığım için özür dilerim'' diyerek, görevini bıraktığını belirten Kılıçdaroğlu, ''Bizde bırakın kalbini kırmayı, adamı ölüme sürüklüyorsunuz, enkazın altında kalıyor, siz de seyrediyorsunuz. Ama çivilenmiş gibi koltukta oturuyorsunuz. Bu siyasal yüzsüzlük ve ahlaksızlıktır'' görüşünü savundu.
''Gensoru görüşülürken gel anlat''
Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Erciş'te, ''Size palavra atmam, palavracı genel başkanlardan değilim, palavracı başbakan değilim'' dediğini belirterek, şunları kaydetti:
''İnanıyor musunuz Allah aşkına? Başbakan, 'Gazze'ye yardım götürecek gemilere, Türk donanmaları eşlik edecektir' dedi. Gazze'ye yardım götürecek iki gemi uluslararası sularda durduruldu, Türk donanma gemileri eşlik etti mi; hayır. Palavracı kim?
CHP'li belediyeleri suçlamıştı, 'CHP'li belediyeler aracılığıyla terör örgütü PKK'ya para aktarılıyor' demişti. 'Açıklamazsan namertsin' dedim, açıkladı mı, hayır. Kim palavracı? Açıklamazsa gensoru vereceğimizi söyledik, gensoruyu verdik.
Gensoru, televizyon yayını saat 19.00'dan sonra olmadığı için bu saatten sonra görüşülsün diye başka bir gensoruyla birleştirip, gensorumuzu aşağı çektiler.
Biz gensoruyu geri çektik, bu hafta görüşülecek. Sayın Başbakan'a sesleniyorum, palavracı olup olmadığının yolu, o gensoru görüşülürken gel anlat bakalım, kimmiş o belediyeler, söyle bakalım. CHP'li belediye hangisi, söylemezsen sen palavracı Recep'sin, kusura bakma.''
''Palavracı değilsen''
Seçim döneminde, kolay askerlik konusunu gündeme getirdiklerini, durumu iyi olanlardan para alınıp, iyi olmayanlardan bedel alınmayacağını önerdiklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın, bu önerilerine önce itiraz ettiklerini, sonra ''Ben Tayyip Erdoğan olarak böyle bir sorumluluğun altına giremem. Parası olan var olmayan var.
Parası olan bastırıp kurtulacak, olmayan askerlik yapacak. Seçimden sonra referanduma götürürüz'' açıklamasında bulunduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, ''Şimdi açıklandı. Parası olmayan askere gidecek, parası olan bastır parayı kurtul... Garibanın çocuğu askere, varlıklının çocuğu 30 bin karşılığı al tezkere. Şimdi adam gibi adamsan, palavracı değilsen, doğru konuşuyorsan, çıkacaksın...
Bu yasayı senin milletvekillerin, parlamento kabul ederse, referanduma götürelim. Millet 'evet' derse mesele yok. 'Hayır' diyorsa...Referanduma götürebilir mi? Onun için diyorum; götürmezsen senin unvanın bundan sonra palavracı Recep'tir'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
Bizim ne olduğumuzu Van halkı biliyor. İnsanlar perşian yardımlara ulaşamıyor bakan diyor ki sarayda yaşıyor. Adamların yakınları enkaz altında dediği söz bak. Deprem olmuş valikik zorla eve gireceksiniz. Bakan büyük depremden sonra deprem olmaz diyor. Evlere giriyorlar. Sonra deprem oluyor. Evler üzerine yıkılıyor. O bakana muhalefet istifa et diyor ama o gülüyorum diyor. Palyoçolar bile gülmez. Bu kadar pişkin bir insana ne diyeceksiniz... Bu kadar pişkinlik ancak AKP'de olur
Deprem oluyor yardımlar için ülkeler teklif gönderiyor. Bir bakan çıkıyor diyor ki dur bakalım bir potansiyelimizi görelim diyor. Malum köstebek bakan... Böyle bir bakanın koltuktan vazgeçmesi gerekmez mi? Bunların derdi insan değil bunların derdi rant.
Bakanlar gidiyor vatandaşlar isyan halinde... Vali istifa diyorlar.. .Bakanın söylediği protestocular kötü niyetli diyor. Beslenme yetersizliğinden Öznur öldü acaba bakan kendini sorguladı mı hani erzak doluydu. Japonyada deprem oluyor imardan sorumlu bakan şöyle diyor depremzedeler için her şeyi yapmaya hazırdım ama kalbini kırdığım için istifa ediyorum diyor. Bizde bırakın kalbi kafalarına enkaz çöküyor bu siyasi pişkinlik...
Erciş'e gidiyor. Bu binaların ruhsatını kim vermiş soruşturma başlatılıyor diyor Başbakan, ben palavra atmam diyor başbakan palavracı değilim diyor... Allah aşkına bir konuşma yaptı. Gazze'ye giden gemilerle ilgili konuştu. Bizim Türk donanma gemileri yardım etti mi, etmedi peki palavracı kim?
Ayakları yerden kesilince belediyeleri suçlamıştı CHP'li belediyeler PKK'ya dolaylı yoldan kaynak aktarıyor demişti. Ben açıkla dedim... Gensoru verdik... Sen bu belediyeleri gel söyle yoksa sen 'Palavracı Recepsin'...
 CHP dün de bağımsızdı bugün de bağımsız. Senin gibi Mandacı değil başbakan... Taşeron değil... Sen ne zaman pusulan şassa CHP'nin tarihini karıştırıyorsun... Senin derdini biliyorum sen Atatürk'e sataşmak istiyorsun... Senin hedefin Atatürk'le hesaplaşmak...
 Başbakan benim üzerimden bölücülük yapıyor. Ben Dersimli ailenin çocuğuyum, ben sustukça Başbakan zıvanadan çıkıyor. Ben bu ülkenin çocuğuyum... Bu ülkenin evladıyım...  Dersimlilerin kalplerinde ruhlarında Mustafa Kemal var... Dersimliyim şimdi de CHP'nin genel başkanıyım onur duyuyorum gurur duyuyorum... İlerde Allah nasip ederse Başbakan olacağım... Hiçbir Dersimlinin Cumhuriyetle demokrasi ile alakası yoktur...
Bu iki yüzlülüğü Dersimli anlamadı mı sanıyorsun... Bulunduğun bakanın sahipliğini biliyorsan kışkırtıcılıktan vazgeç. Dersimden de Dersimliden de sana ekmek yok. Başka kapıya Başbakan başka kapıya...
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri