Mübarek Ramazan ayı geldiğinde Hz. Peygamberimizden(sav) Ebu Hureyre(ra)nin rivayet ettiği şu müjdeler gerçekleşir.
"Ramazan ayının ilk gecesi girince şeytanlar ve cinlerin azgınları zincire vurulur. Cehennem kapıları kapatılır ve hiçbiri açılmaz. Cennetin kapılan açılır ve hiçbiri kapanmaz. Her gece bir münadi: ''Ey hayır isteyen kişi! Haydi, hayra gel. Ey kötülüğün peşinden koşan kişi! Bundan uzak dur! Zira Allah'ın(cc) cehennemden koruduğu kimseler vardır'' diye seslenir. Ramazan ayı boyunca bu her gece tekrar edilir. ''
Maddi ve manevi olarak pek çok sıkıntılarla yaşadığımız bu günlerde olup bitenlere bakarak bazı kişilerin kendilerine bu hadisi şerifi aktaranlara Ramazan ayında Şeytanlar zincire vuruldu ise günümüzde yaşadığımız pek çok kötü olayları neden görmekteyiz?
Bu ve buna benzer sorular yüzyıllardır İslam âlimleri tarafından etraflıca cevaplandırılmıştır.
Öncelikle Hadisi Şerifte ifade edilen şeytanların bağlanması olayının şartlarına riayet ederek oruç tutan kişiler içindir ve tuttuğunu iddia ettiği orucun şartlarına uymayan insanlar için şeytanının bağlanması bir anlam ifade etmez.
Veya şeytanların zincire vurulmasından maksat miktar olarak çoğunun zincire vurulmasıdır. Yani şeytanların tamamı zincire vurulmamıştır.
Ramazan ayında meydana gelen kötü eylemlerin diğer aylarda meydana gelen kötü eylemlere bakınca daha az olması anlamına gelmektedir. Bağlanmadan maksat budur.
Ya da şeytanların hepsi bir ay süre ile zincire vurulsa bile görülen kötülükler ile insanların işledikleri günahlar sadece şeytanlardan ötürü meydana gelmez.
Bu ayda günah adına işlenen günahların ve uygulanan çirkin adetlerin nedeni şeytanlardan ziyade şeytanlaşmış nefislerin ve azgınlaşan insan cinsinden olan şeytanlar eliyle yapılıyor olmasıdır.
Yıl boyu gaflet girdabına düşen insanın içine düştüğü felaketten habersiz olması kurtuluşu olan ibadetten de geri kalması anlamına gelir.
Yaşadığı gaflet ve dalalet ortamı Ramazan ayının güzelliklerinden istifade engeller.
Bu sebeple Allah(cc) Resulü(sav):
"Allah'ım(cc) beni göz açıp kapayıncaya kadar, hatta ondan kısa bir süre bile, beni bana, beni nefsime bırakma" diyerek, şeytanlardan daha çok nefsin ve gafletin girdabına düşmekten Allah'a(cc) sığınmayı öğretmişti ümmetine.
Söz konusu gaflet olunca gaflete düşmenin doğru yolu bulmaya engel olduğunu hatırlatan şu kıssayı hatırlamamak olmaz:
Zamanın birinde padişah kendisine olaylar karşısında gaflete düşmeyeceğine inandığı bir vezir bulmaya karar vermiş ve imtihan amacıyla sarayın girişine büyükçe bir kapı yaptırarak kapının üzerine de kimisi sürgülü, kimisi de halka kilit olmak üzere ondan fazla kilit taktırmış.
Vezir adaylarını sıra ile çağırarak “Benim vezirim olmak istiyorsan, bu kapıyı anahtar veya herhangi bir alet kullanmadan açmanı istiyorum" demiş.
Vezir adayları sıra ile gelip kapının üzerindeki sıralı kilitlere baktıktan sonra - "Efendim bu mümkün değil, kaldı ki anahtar bile olsa bu kapıyı açmak saatler sürer." demişler.
- “Peki, sen git ötekisi gelsin. Öteki gitsin berikisi gelsin” derken sıranın sonundaki en son vezir adayı girmiş içeriye.
Padişah ona da : “vezir olmak istiyorsan, şu kapıyı anahtarsız ve hiç bir alet edevat kullanmadan açmanı istiyorum." Demiş.
Vezir adayı kapıya şöyle bir bakmış ve dönmüş demiş ki padişahına:
“Sultanım akıllı olan kişi bu kapı anahtarsız ve aletsiz açılmayacağını bilir. Lakin emir üzerine bize kapalı kapıyı itmek düşer” diyerek elini uzatıp o kapıyı şöylece ittiğinde kapının kendiliğinden açılıverdiğini ve aslında kapının kapalı olmadığını ve kilitlerin hiç birinin de gerçekten kilitli olmadığını görmüş.
Gafletten kurtulabilmek için ilk adımın samimiyet ile atılması gerektiği ve bizi gafletten ve ateşten kurtaracak Cenabı Hakk'ın(cc) rızasının nerede gizli olduğunu hiç birimiz bilmediğimiz için Rasulullah (sav) den öğrendiğimiz gibi ins ve cin türü şeytanlardan sakınmak ve onun örnekliği üzerinde inancımızın gereğini yapmak zorunda olduğumuzu biliyoruz.
Ramazan günlerindeki bir vakit namazda saklı olabilir gafletten kurtuluşumuz.
Belki de bir yetimin başını okşayacağımız şefkatte gizli.
Belki yanımızdan geçen ve hiç tanımadığımız birine vereceğimiz selamda.
Ekonomik ve sağlık konularındaki sıkıntılı günlerde yapacağımız en küçük bir iyilikte saklı da olabilir.
Bu yüzden gafletten kurtuluşumuzun yolu üzerindeki herhangi bir kapıda saklı olabilir diye o kapıları samimiyetle ve ihlasla itivermek düşer bize.
Yani inancımızın gereğini yapmak gerekir Ramazan günlerinde.
Yani şunu demek istiyoruz:
Ramazan günlerinde maddi manevi hastalıklarımızın sebeplerinden olan yerli yabancı Müslüman görünümlü insan türü saptırıcıların da hilelerinden sakınarak ve onlara karşı Allah’a(cc) sığınıp sabır ve namazla yardım dilemeliyiz.