IMF Borç ve Kölelik

Abdullah Uçar
Peygamber Efendimiz: “Müminin izzeti, kimseden bir şey istememesindedir” yani kimseye borçlu, minnet ve mudaneli olmamasındadır buyurur. Tarih bunun şahididir. Sosyal hayatta aynel yakîn, hakkal yakîn bu realite görülmektedir.

Victor Hügo: “Borç köleliğin başlangıcıdır” demiştir. Kanuni döneminde Rus elçisi gelmiş Devlet-i Aliyye’den borç istiyor. Divan üyesi vezirler buna pek sıcak bakmayınca, Hünkar mahfelinden durumu izleyen o büyük sultan bağırır: “Verin verin. Bugün borç alan, yarın emir alır”.(1) Osmanlının güçlü, kudretli olduğu dönemlerde Fransa’ya, İsveç’e, Rusya’ya borç verilmiştir.(2) Şairler o şanlı dönemlerden şöyle bahsederler:

Hüdavend-i ata-bahş-i kerem güster ki devrinde

Geday-ı bi-ser-ü pa’lar giyer sincab-ı semürrü           

“O şeref Cömertlik sahibi idareciler döneminde dilenciler bile sincap derisinden kürkler giyerlerdi.”

Ahali ızz ü devlette, reaya emn ü rahatta

Hüner erbab-ı rif'atte, cihan yekpare nurani

“Halk huzur ve saadet içinde, gayri Müslimler emniyet ve rahat içinde. İlim ve sanat erbabı kıymette, el üstünde. Memleketin her tarafı pırıl pırıl”

Her türlü yol ve yöntemi denediği halde Osmanlıyı kul ve köle yapamayan Haçlılar, onu borçlandırmak, onur ve izzetlerini zedelemek suretiyle dünya siyaset sahnesinden izale etmeye çalışmışlar ve başarılı da olmuşlardır.

Padişah Abdülmecit Han: “Ben selefimden bu devleti nasıl aldım ise, halefime de öyle borçsuz teslim etmem lâzım. Eğer bu borçlanmadan vazgeçilmezse saltanattan vazgeçerim” diyecek kadar borçlanmayı sevmemesine rağmen, Ruslarla yapılan Kırım Savaşının maddi finansmanını bulabilmek için, Mısır’ın gelirlerini İngiliz ve Fransızlara ipotek ederek, 1854 senesinde ilk defa dış devletlerden borç almak mecburiyetinde kalmıştır.(3)

Böylece inkıraz ve kölelik başlamıştır.(4) Bu tarihten sonra Haçlılar Osmanlıda hem lüks ve israfı körükletmiş, hem de Rusları ve Balkan milletlerini teşvik ederek, onlara göz kırparak, Moskof’un sıcak denizler iştihasını kabartarak devamlı Osmanlı ile savaş yapmalarını sağlamışlardır. Yangını çıkarmış sonra itfaiyecilik rolüne soyunup bu savaşların finanse edilmesi için de, çok insafsız şartlarla borç vermiş, Osmanlının ölümünü hızlandırmışlardır.(5) Birinci Dünya Savaşına biz Almanların hatırına girip, 3 milyon sivil ve asker vatan evladını heba etmişiz, bu savaşa bile (verdiğimiz şehitler yetmiyormuş gibi), Almanlardan % 6 faizle 5 milyon altın borç alarak girmişiz.(6)

Yakın tarihte devletin topladığı vergi, borçlarımızın faizini bile ödemeye yetmediği için, borcumuza mukabil Fransızlar Midilli adasını, İtalyanlar 12 Adaları işgal etmişler ve Düyun-ı Umumiye diye alacaklarına mukabil memleketin gelir getiren her şeyine, tuz, tütün, köprü, gemi, vergi, tren yolları, denizde ve göllerde tutulan balıklara varıncaya kadar her şeyin gelirlerine bil-fiil el koymak suretiyle Aziz vatanı işgal etmişlerdir.(7)

Fransızlar Maraş’ı ödeyemediğimiz borca mukabil işgal ettiklerini öne sürmüşlerdir. Yemende 1905’te İmam Yahya isyan etmiş, 11 bin Osmanlı askeri muhasara edilmiş, açlıktan 9 bini şehit düşmüş, kalanlar Menahe bölgesine yani sahile gelip Anadolu'ya dönmek istemişler. Ama onları götürecek Gemileri İngilizler “Osmanlı borçlarını vermedi” diye Süveyş’ten geçmelerine izin vermeyip, gemilerimizi gasp etmiş, tabi bu askerlerimizin çoğu da orada şehit düşmüştür.

Osmanlıya borç verip batırdıkları, onurlarını zedeledikleri, Osmanlı ismine ve şanına leke sürdürdükleri ve o mağrur Osmanlının torunlarını kendilerine kul, köle haline düşürdükleri için İstanbul’daki Yahudi bankerlere Fransa hükümeti en büyük nişanlarını vermişlerdir.(8) Tarihi tespitler şunu göstermiştir ki; alınan bu borçların devlet kesesine ve kasasına ancak üçte biri girebilmiş, geri kalan bölüm, içte ve dışta aracıların, komisyoncuların, rüşvetçilerin ellerinde kalmıştır.

“Geçmişten ibret almayan kişi, geleceği ibret olmaktır işi” derler. Yakın tarihimizde başımıza bu kadar bela ve musibetler gelmiş, el’an da gelmekte, ama biz aşırı lüks ve israfın içinde yüzmeyi, şuursuz ve hesapsızca borçlanmayı marifet telâkki ediyoruz. Bu istikrazlardan nemalanan, emişenler de hala günümüzde bile IMF’e neye borçlanmıyoruz diye feryat ediyorlar.

Prof. Dr. Aydın Taneri, Türk Devlet Geleneği isimli MEB yayını kitabının 401 ve 403. sayfalarında; Atatürk’ün borçlanmayı ve israfı hiç sevmediğini, parasal yönden çok zorda olmasına rağmen, savaş yıllarında bankalardan veya şahıslardan borç almadığını yazar. Her hususta Atatürk’ü kendilerine kalkan yapan kişi ve kuruluşlar acaba onun bu hassasiyetini neye örnek almıyorlar?

Türkiye borç batağında öyle bir hale getirilmiş ki; saatte yaklaşık 5 milyon, günde ortalama 117 milyon, haftada 1 milyar 97 milyon ve ayda 4 milyar 700 milyon dolar faiz ödemek mecburiyetinde bırakılmışız.(9) İngiltere’de Türkiye Dünyanın en iyi borçlanan ülkesi seçilmiş ve hazine ve dış ticaret müsteşarlığından üst düzey bir bürokrat gidip ödülü almıştır(!).(10) Milliyet yazarı Melih Aşık’ın tespitiyle; Dış yatırımcılar, ABD’de bir yılda elde edebilecekleri faizi, Türkiye’de 7 günde alır hale gelmişlerdir.(11) Bu faizlerden, bu borçlanmalardan, bu IMF istikrazlarından içerde avantalarını sağlayanlar mı acaba bugün illa IMF’den borç alalım, almazsak ölürüz, yok oluruz, krize gireriz, çökeriz… türküleri çağırıyorlar. Ecdadın “Kasaba minnet etmeme” felsefesini Namık Kemâl ne güzel dile getirmiş:

Sana, senden gelir her işte ancak dâd lâzımsa

Ümidin kes zaferden, gayr’den imdâd lâzımsa

------------------

DİPNOTLAR:

1- Tarih ve Medeniyet Dergisi, sayı 6, sayfa 28.

2- Yılmaz Öztuna. Büyük Türkiye Tarihi c. 6, s. 322.

3- Dr. Ali Çımat, Böyle Borçlandı Devlet-i Âliyye, Tarih ve Düşünce Dergisi, Mart 2002, Sayı 3, s. 11, 18.

4- İskender Pala, “Tavan Arası”, Kapı Yay. İst. 2008, s.161.

5- Cengiz Özakıncı, Türkiye’nin Siyasi İntiharı, Otopsi Yay.13. bas. İst. 2007, s. 55.

6- Ersal Yavi, Bir Ülke Nasıl Batırılır, Yazıcı Basım-Yayın, İzmir 2001, s.4 (önsöz). S. 160. Cengiz Özakıncı, Türkiye’nin Siyasi İntiharı, Otopsi Yay.13. bas. İst. 2007, s. 190.

7- Yılmaz Öztuna, a.g.e, c.7, s. 204.

8- İlhan Bardakçı. İmparatorluğa Veda. s. 281. Tarih ve Medeniyet Dergisi, sayı 38, s. 48.

9- Milliyet Gazetesi, 18. 10. 2007.

10- BRT saat 20 haberleri ve 05.01.2001 tarihli gazeteler...

11- Melih Aşık, Milliyet Gazetesi, 22.05.2003. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.