Konya’nın bir has evladı daha Hakk’a yürüdü…
***
Mehmet Uzun… İnançlı, hedefi ve misyonu olan bir İmam’dı… Herkes “Malulen seni emekli edebiliriz, bu kadar uzağa göreve gitmene gerek yok” dedi…
***
Mehmet Uzun, “Ben İmamlık yapacam, başka şeye de lüzum yok” dedi…
***
PKK terör örgütünü görev yaptığı bölgede duasıyla tebliği ile köşeye sıkıştırdı… Eli silahlıların, gençleri kandırma gayretlerine, elinde Kur’an ile mücadele etti…
***
Başarılı da oldu… Gençler öbek-öbek Konyalı İmam Mehmet Uzun’un etrafında toplandılar… Gözünün biri hiç görmüyordu… Diğeri de yüzde 50 görme kaybına ulaşmıştı…
***
Duvarları tutuna tutuna tebliğini yılmadan yaptı… Sabah namazları düşe kalka camisinin yolunu buldu… Yanık sesiyle dağlardaki gençleri “Salaha” çağırdı… Kaç kez düştü cami ile evinin arasında…
***
‘Yapma !’ dediler… “Buralar senin Konya’na benzemez”… ‘Etme !’ dediler… “Gözlerin görmüyor memleketine dön”
***
“Önemli olan gönül gözü, yoksa göz eşekte de var” dedi… Yılmadı… Duvarları tuta-tuta, düşe kalka, camisine gitti, “Rabbini anlattı”
***
Bir akşam üzeri geldiler… İmam Hüseyin’e geldikleri gibi…
***
“Davamız var, sorunumuz var çözemiyoruz yardım et” diye… Durur mu İmam Mehmet, duvarları tutarak icabet etti yardım çağrısına…
***
Aynı İmam Hüseyin gibi kandırıldı…
***
O Rabbi için, insanların arasındaki nizaları çözmek için yürüdüğünü sanırken “Arkasından kurşunladılar”
***
Düşerken yere tutunmak için bir duvar aradı… İmam Hüseyin gibi al kanlara boyandı… Rabbi uzandı… Alıverdi İmamını…
***
O konjektürel yapıyı dikkate almadı…
***
“Burası Doğubayazıt, hutbeden PKK’yı eleştirirsem, beni vururlar yaşatmazlar” demedi… Nefesi yettiği kadar anlattı…
***
“İyiliği emretti kötülükten sakındırdı” diye şehit edildi…
***
Hadi şimdi şenliklerimize devam edelim…
***
İmam Mehmet için, iptal edemeyiz değil mi bu şenlikleri-konserleri…
***
Zorlamayın kendinizi… Biliyoruz konjektürel yapı… Sizin oğlunuz böyle ölseydi?