İmam hatiplerin durumu halen tartışılmaktadır. Mümtaz’er Türköne; “İmam hatip liseleri din adamı yetiştirebildi mi?” diye soruyor. Ali Bulaç, “Ulema, sivil ve kurumsal olmayan, düzenli ilim halkası veya âlimin rahle-i tedrisinde yetişir. Nizamülmülk ve Gazzali'nin ortak projesi Nizamiye Medresesi'nin kuruluşundan sonra fikrî ve ilmî hayat zayıflamış, bilgi-eğitim siyasî iktidarların denetimi altına girmiş ve 12. yüzyıldan sonra başlayan Batı Rönesans ve sonraki Aydınlanma'ya karşı Müslümanlar bu yüzden cevap verememiştir,” demektedir.
Ulemanın yetiştirilmesi milletimizin meselesidir. Bu mesele üzerinde kafa yorup birçok proje hazırlanması gerekir. Hangi proje günümüz şartlarına uygun ise o projeyi hayata geçirmek gerekir. Sayın Ali Bulaç’ın tespiti dikkate alınarak bu hususta bir proje hazırlanması ve hayata geçirilmesi uygun olur. Sadece sözle bu iş yürümez. Ortam müsait, İslam âlemi bu işin üstesinden gelebilecek durumdadır. Önemli olan samimiyettir.
Biz, ulemanın Nizamiye ve Osmanlı medreselerinde yetiştirildiği, III. Selim ile (d. 24 Aralık 1761 –ö. 28 Temmuz 1808) birlikte Batılılaşma hareketleri başladığı için Rönesans ve Reform hareketlerine cevap verilemediği düşüncesiyle, devletin eğitimi, sivil toplum örgütlerinden, daha sağlıklı bir şekilde yürüteceğini düşünmüştük. Bu yüzden geçen yazımızda, devletin sivil toplum örgütlerine göre daha büyük bir organizasyondur, eğitimin devlet eliyle yürütülmesi daha sağlıklı olur, diye yazmıştık.
“Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar” Yani gerçeğin parıltısı fikirlerin çarpışmasıyla ortay çıkar. Bu şekilde bir arayış içerisinde olursak, hedefimize ulaşırız. Böyle olmayıp da bir müesseseden istediğimizi elde edemeyince kapatılmasını istemek, samimiyetten uzak olduğumuz intibaı oluşur, zihinlerde.
Sayın Mümtaz’er Türköne; “İmam hatip liseleri din adamı yetiştirebildi mi?” diye sormaktadır. Din adamı kavramı İslâm literatüründe yoktur. İslam dinini diğer dinler gibi düşünmek doğru değildir. İslam’da din işleri devlet işleri ayrı değildir. İslam dini, dünyayı düzenler. Bu sebeple herkes dinini öğrenmek ve yaşamakla, ehil olanlar ise tebliğ etmekle mükelleftir. Yahudilik ve Hıristiyanlıkta din adamları vardır. Çünkü bu dinlerde devleti düzenleyebilecek bir hüküm yoktur hatta temizlik ile ilgili bir prensip bile yoktur.
İslam dininde her meslekten uzmanın yetiştirilmesi farz-ı kifâyedir. Bu sebeple Ümmet-i Muhammed, ulemasını, flojofunu, fakihini, mütefekkirini, mutasavvıfını, kelamcısını, doktorunu, mühendisini yetiştirmekle mükelleftir.
İmam hatip liselerini diğer liselerle, İlahiyat Fakülteleri’ni diğer fakültelerle karşılaştırmak gerekir. Onlardan fikri- ilmi manada geri değiller hatta öndedirler.
Halkımız, çocuklarını imam hatip liselerine din adamı olsun diye değil, ilmihal bilgilerini de öğrensin, diye göndermektedir. İmam hatip lisesi yönetmeliğine göre, bu liseler, hem mesleğe ve hem de üniversiteye öğrenci hazırlamaktadır. İlahiyat fakültelerine ise vaiz ve müftü olsun, dinine hizmet etsin, diye göndermektedir.
İlahiyat fakültelerinin müfredat programı ulemanın yetiştirilmesine engeldir. Yüksek İslam Enstitüsünde öğrenci iken (1972–1976), Yüksek İslam Enstitüsü Talebe Derneği, din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne hazırlamış olduğu bir müfredat programı sundu. O günün Din Öğretimi Genel Müdürü, müfredat programını inceldikten sonra şöyle demiş: “Siz bu müfredat programıyla ulema yetiştirmek istiyorsunuz, biz ise halkın ilmihal bilgilerine cevap verebilecek kadar vaiz ve müftü yetiştirmek istiyoruz. Siz bu müfredat programıyla resmi ideolojinin temeline dinamit koymak istiyorsunuz!” demiş ve huzurundan heyeti kovmuştur.
Gelin ilk önce bu durumu düzeltmeye çalışalım, Din Kültürü Öğretmenliği’nin müfredat programı ise daha kötüdür. Ne Kur’an-ı Kerim dersi var, ne de fıkıh, tefsir, hadis gibi dersler vardır. Felsefi içerikli müfredatla dört sene çocuklarımız meşgul edilmektedir! Yazık.
İmam hatipleri 28 Şubat süreci çok zayıflattı, kat sayı zulmü bu okulları çökertti. Sadece kilit vurulmadı. Sayın Mümtaz’er, 28 Şubat’ın başaramadığını başarmak istiyor; yazık.
Şimdi yapılacak iş, İmam hatip liselerine kaliteli öğrencilerin gelmesi için çalışılmalı. İmam- hatip liseleri, ilköğretim ve ortaöğretimde imam hatip liseleri müfredat programı uygulanıncaya kadar varlığını sürdürmeli.