Her çeşit bilgi ve eğitimin üzerinde olan edep Anadolu’da hem beden hem de ruh edebi olarak iki kategoride değerlendirilir. Beden edebi olarak görgü kâideleri edebin içinde yerini bulur. İnsanın kibar ve nezaketli olması edebin yansımasıdır. Ama günümüzde her türlü nezâketten yoksun insanlar bilhassa argoyla haşır neşir olan yeni nesil edebin nasıl da kaybedildiğinin en açık göstergesidir. Rûhun edebi ise duygu ve düşüncelerin yâni ahlak ve terbiyenin güzelleştirilmesi olarak ifâdelendirilir. Böyle bir insanın hem kendi güzeldir, latiftir hem de davranışları. İşte bu edeptir.
Bugün insan ve insanlık olarak en çok ‘edep’e muhtâcız. Hal ve davranışlarda, her çeşit ahlâkî ölçülerde, oturuşta-kalkışta, söz ve sohbetlerde hepimize lâzım olacak şeydir edep. Yalnızken, insan içinde, küçüklerle-büyüklerle berâberliklerde illa edep illa edep. Aile içinde, akrabalık ilişkilerinde, sosyal hayatta, beşeri münâsebetlerde illa edep, illa edep.
O insanların en mükemmelini Rabb’i edeplendirdi ve O’nu ne güzel edeplendirdi! İnsanoğlunun edebi yoksa onun insanlıktan nasibi pek azdır. İnsanı hayvandan ayıran tek ayıraç edeptir. Her işe edeple varan lütuf ve hikmetle döner. Büyüğe saygı, küçüğe sevgi, mahlûkâta şefkat, insana muhabbet edepledir. Az konuşmak, az uyumak, az yemek edeptir. Büyükler büyüklüklerini edeple elde ettiler.
Edep, vakardır, edep asâlettir. Edep, şeytanı mahveden, kulu Hakk’a yaklaştıran en hızlı vasıtadır. Edep her işin başlangıcı, gönül dünyâsının ise baş tâcıdır. Tasavvufun başı sonu hep edeptir. Edebi bırakan ârif olamaz. Edebi terk edenler Hak kapısına yanaşamazlar.
Aslında edep olgunlaşmanın adıdır, ilkeli olmanın tadıdır. Ayıplar, kusurlar, noksanlıklar edeple örtülür. Bu hâliyle de edep yanlışları örten, kusurları gideren bir ölçüdür. Hakikatlere edeple ulaşılır, nice zorlar edeple aşılır.
İlim ve edep güzelliği hakiki güzelliktir. Edep insanı süsleyen en mühim güzelliktir. Bugün asıl yetim, ilmi ve edebi olmayanlardır. Mânevi güzellikler ancak edeple olur. Ehlü iyâline, çoluk çocuğuna edebi öğretmeyenler ne büyük bir sorumsuzluk içindedirler. Günümüzde en çok küçükler hatta büyükler dahi edep yoksunu ve yoksuludur. Bu çok acı bir kayıptır!
Cenâb-ı Hakk’ın huzûrundan İblisi kovduran edepsizliktir. Edep dışı davranışlar kulu Rabb’inden uzaklaştırır, şeytana kul eder. Hâli edeple korumak kulu, hakiki mümin yapar. Bu yönüyle edep, mümini hatâdan koruyan güçlü bir zırhdır. Hayatta pek çok şey çoğaldıkça basitleşirken, edebin çoğaldıkça değeri artar. Edepli insan kimseyi küçük görmez. Edebi olanlar, edepliye hürmet edenler, edep meclislerinde bulunanlar derecesiz feyiz şebnemlerine nâil olurlar.
Edep, Sünnetullâh’a ve sünneti Rasûlullâh’a sonsuz teslimiyettir. Edep kişiyi Allah Azze ve Celle’ye sevdirir, kişiyi müsterih ve mutmain kılar. Bu sebeple ilim elde etmek isteyen edepli olsun. Hakk’ın sevgilisi olmak isteyen edepli olsun. Rasûllullah’ın müntesibi olmak isteyen edepli olsun. Edep nefsi en mükemmel şekilde terbiye etmenin ve en güzel ahlâka erişmenin en bâriz göstergesidir.
Edep, insan için mutlak bir fazilet kaynağıdır, cennetlere erişme basamağıdır. Hayâ, samimiyet, teslimiyet, muhabbet, gayret, sohbet, hizmet edep kaynaklıdır. Yunus’un dediği gibi:
İlim meclislerinde aradım, kıldım talep
İlim en geridedir, illa edep illa edep
Setreder ayıbını insanın hep:
Ne güzel cameymiş esvâbı edep
Ehil diller arasında aradım kıldım talep.
Her hüner makbul imiş: illa edep illa edep
Edep bir tâc imiş nûri Hudâ’dan.
Giy ol tâcı, emin ol her belâdan.