Davranış Eğitiminden Dini Eğitime…
Çocuk eğitiminde hiç kimse annenin yerini tutamaz. Çünkü çocukla anne arasında anne karnına dayanan bir bağ (göbek bağı) vardır. Çocuğun kişilik gelişiminde model alacağı insan çok önemlidir. Çocuk sevgiyi, şefkati, merhameti annesinden öğrenir. Şefkat ve merhametten uzak yetişen çocuklar “Ben” eksenli büyüyeceklerinden şefkat ve merhamet duyguları istenen şekilde gelişmeyecektir. Bu da çocuklarda acımasız, uyumsuz, kendisi ve çevresiyle uyum problemine neden olacaktır.
Annenin çocukların yanında olmaması çocukların davranış eğitimlerinin yanı sıra dini eğitimlerinde de sıkıntı oluşturacaktır. Çünkü çocuklar üç yaşı itibari ile öğrenmeye hazırlık olarak merak duygularından çok soru sorarlar.
Alman Psikolog Hollenbach diyor ki: “Çocukta görünmeyen ve henüz izah edilemeyen çok güçlü bir merak duygusu ve kendine yardım edecek, kendini koruyacak ‘sonsuz bir kuvvet sahibi’ arayışı vardır. Çocuğu dindar yapan, onun içindeki bu sonsuzluğa karşı duyduğu merak ve özlemdir. Ancak bu özlem ve merakın, aile tarafından teşvik edilmesi ve yönlendirilmesi gerekir.”
Çocukların İlk Öğretmeni Anne babaların Dini Sorumluluğu
Peygamber Efendimiz (s.a.v.): "Cennet annelerin ayakları altındadır." (Nesâî, Cihad, 6) hadisini göre cenneti kazanmak için anneye; “Öf bile!” (İsrâ,23) denmeyecek ancak şu da gerçek ki anne babasına “Öf bile!” demeyecek evlatları doğuranında yetiştireninde anneler olduğunu unutmamak gerekir.
Çocuk doğurmak ve çocuk büyütmek gerçekten de zordur. İnsanları hayvanlardan ayıran tek şey anne karnından hiçbir şey bilmeden doğmalarıdır. Çocukların doğumdan sonra eğitimlerinin bir süreç dâhilinde olmasından dolayı tüm sorumluluk anne babalara aittir.
Çocukların ilk ve en büyük öğretmeni annelerdir. Çocuk eğitimi sabır ve fedakârlık gerektireceğinden bu işi anneden başkası yapamayacağından çocukların eğitimini Rabbimizde anne babalara yüklemiştir.
Rabbimiz tarafından “Annelerinin karnından hiçbir şey bilmezken çıkarılan (Nahl,78) çocukların kalbini İmam-ı Gazali; “Tertemiz, bomboş, saf her şeyi almaya kabiliyetli ve yöneltildiği her şeyi yapmaya meyilli” olarak tarif etmektedir.
Çocukların kalbi bir cevher olduğuna göre bu cevheri de Rabbimiz tarafından kendisine emanet edilen anne babaların yerinde ve zamanında işlemesi gerekir. Çocukların karakter ve kişiliklerinin oluştuğu altı yaşına kadar günün büyük bir bölümünde annelerinin yanında geçirip kalbinin işlenmesi gerekirken annelerin birçoğu kariyerinden dolayı bunu istenen şekilde gerçekleştirememektedir.
"Küçükken öğrenim, taş üzerine yazı yazmak gibidir." diyen İmamı Gazalî de çocuk eğitimde anne babaların sorumluluklarına işaret ederek şöyle der: "Çocuk, ana-babası elinde bir emanettir. Kalbi, kıymetli bir cevher gibi temizdir. Mum gibi her şekli alabilir. Bütün yazı ve şekillerden uzaktır. Temiz bir toprak gibi olup, hangi tohum atılsa büyür. İyilik tohumu ekilirse din ve dünya saadetine kavuşur. Annesi, babası ve hocası sevabına ortak olur. Şayet fesad tohumu atılırsa helak olur; annesi, babası ve hocası günahına ortak olur."
Cenab-ı Hakk; “Ey inananlar! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu cehennem ateşinden koruyun; onun yakıtı, insanlar ve taşlardır…” (Tahrim, 66/6) buyurmaktadır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) ise bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurur: “Hiçbir baba evlâdına güzel edep ve terbiyeden daha değerli ve üstün bir miras bırakamaz.” (Tirmizi). “Çocuklarınıza güzel davranıp iyilik ve ikramda bulunuz. Onları en güzel şekilde terbiye ediniz.” (İbni Mace)
Yine Sevgili Peygamberimiz (s.a.v): “İnsan ölünce, üç ameli dışında bütün amellerinin sevabı kesilir. Sadak-i cariye, kendisinden istifade edilen ilim, arkasından hayır dua eden hayırlı evlat.” (Müslim, Vasiyet,14) buyurmuşlardı.