3. sınıftan beri gördüğümüz bir ders var malumunuz, Fen Bilgisi. Liseye geçtiğimiz zaman Biyoloji olarak değişir. Yani Fizik ve Kimya da var da ben işin biyolojik tarafındayım.
Biyolojide en sevdiğim konu canlılardı. Hem keşfetme imkanı buluyordum dünyamızı, hem de ufkum açılıyordu. Daha sonra yapmak nasip olan yurtdışı gezileri ile de aslında canlılar dünyasını daha yakından tanıma fırsatım da olmuştu. Kenya’da, Kamerun’da, Nijer’de, Japonya’da, Sırbistan’da ve bilimum başka ülkelerde gördüklerim ile Rabbimizin büyüklüğünü bir kere daha şahit olmuş oldum.
Geleceğim nokta şu, canlılar sınıflandırılırken ilk başta ikiye ayırırız malumunuz: Omurgalılar ve omurgasızlar.
Bilim adamları insanoğlunu incelemiş olsa derinlemesine, onları da en başta burada sınıflandırmaya başlar kanaatindeyim. Fırıldak gibi dönme fıkrası vardır bilirsiniz zebaniler ile ilgili. Ha işte tam öyle.
Birde kargaya yavrusu kartal görünürmüş malum. Kendimizi her zaman üst perdede görebiliriz bitabii. Herkese göre kendisi elbette la yüseldir (!) Ancak hayatlarında yaşadıkları sürçmelerin Kuran-ı Kerim’de kıssa olarak bizlere anlatıldığı peygamberlerimizi dahi düşününce. Yani biz kimiz ki?
Üniversite yıllarından beri devam ettiğim bazı boykotlar vardır. Tanıyanlar bilir, misalen ülkemizde en çok tüketilen atıştırmalık ürün markalarından birini ağzıma sürmem. Hatta bizim evlatlar da bilirler bu huyumu ve kendileri de yapmaya başladılar. Aynı şekilde içecek markalarından birini de boykot ederim. Bana çikolata alacaklar da içecek alacaklar da bilir hangi markayı ve türü alacaklarını.
Şimdi çok saçma geliyor çoğuna bu tür ekzantirik hareketler. Doğal da. Biraz uç da kaçmıyor değil, eyvallah. Ama baktığımız zaman hani hep deriz ya, “Bir yolu, istikameti olur insanın” diye. İşte tam öyle. Ve emin olabilirsiniz ki o kadar rahtalıyor ki insan böyle davrandığı zaman.
Son süreçte boykot listeme aldığım bir marka daha var, Kızılay. Değişmedikleri veya başındaki zat gitmedikçe de devam edeceğim.
Şimdi seçim sathı mahaline girdik. Herkesin tercihi kendisine, eyvallah.
Ancak bir duruşunuz olsun, omurganız olsun. Yani dün dediğiniz ile bugün dediğiniz uyuşsun birbiriyle.
Size verdiği sözü tutmayan birine yanaşmayın. Uzak durun.
Sizi ötekileştiren, değerlerinize saldıran kim varsa siz de ondan koşarcasına uzaklaşın.
İlla şuraya oy verin, buraya oy vermeyin demiyorum. Ölçün, tartın, kesin, biçin.
Yani düşünün. Sadece düşünün.
Yaşadıklarınızı veya yaşayacaklarınızı.
Geleceğinizi, çocuklarınızın geleceğini.
Şunu da unutmayın, hiç kimse vazgeçilmez değildir.
Ve bu seçim ne ilk seçim olacak ne de son.