Semazenler, tam 8 asırdır sema ederek Allah'ı anıyor. Konya'da kurulan dünyanın ilk ve tek engelli semazen grubu da gösterileriyle izleyecilerinden tam not alıyor. Tekerlekli sandalyeleriyle büyük bir huşu içinde sema ayini yapan bedensel engelliler, izleyenlerin beğenisini topluyor. Sema ayini Mevleviliğin temel felsefesini yansıtan önemli sembolleri içeriyor. Sema genel olarak, kainatın oluşumunu, insanın alemde dirilişini, Yüce Yaratıcı'ya olan aşk ile harekete geçişini ve kulluğunu idrak edip ''insan-ı kamil''e doğru yönelişini ifade ediyor. Asırlardır Mevlevi dervişlerince icra edilen ayinlerde semazenlerin giydiği kıyafetler de bu felsefenin önemli sembolleri arasında yer alıyor. Benliğinden ölü olan Mevlevi dervişinin, başındaki sikkesi nefsinin mezar taşı, giydiği beyaz tennuresi kefeni, sırtındaki hırkası ise kabri olarak kabul ediliyor. Semazen, ayin sırasında üstündeki siyah hırkayı çıkararak, sembolik olarak hakikate doğarken, kollarını bağlayarak da bir rakamını temsil ediyor. Derviş, böylece Allah'ın birliğine de şehadet etmiş oluyor.
SEMA YAPMAK MUTLU EDİYOR
Merhaba Şehir'e konuşan ve sema yapmaktan çok mutlu olduklarını kaydeden engelli Semazen Mustafa Sami Onay, "İbadette engel tanımıyoruz. Engellilere örnek oluyoruz. Sema gösterilerimizle hem dünyaya Mevlana'nın mesajlarını iletiyoruz hem de engellilere mesaj gönderiyoruz" dedi. Kendilerine engel olunmazsa her şeyi başaracaklarını gösterdiklerini belirten Onay, Hz. Mevlana'nın yolunda ilerlemenin engellileri mutlu ettiğini kaydetti. 1960 yılında dünyaya geldiğini, 1998 yılında burger hastalığından dolayı engelli olduğunu belirten Onay, "Engelliliğim Allah'ın bana vermiş olduğu bir peşin hediyedir. Mevcut halime şükrediyorum. Şu an tahta kaşık imalatı ve süsleme sanatı ile uğraşmaktayım. 2005 yılında Konya Sakatlar Derneği üyesi ve yönetim kuruluna girdim. Bundan sonra sosyal farkındalık adına 'ne yapabiliriz'i sorduk. 2008 yılında, 'Allah'a ibadet etmenin engeli yoktur' mesajını topluma verebilmek adına engelli sema gurubunu oluşturduk" diye konuştu.
SEMA İÇİN CİDDİ EĞİTİMLER ALDIK
Semanın ruhunu yaşamak için ciddi eğitimler aldıklarını belirten Onay, şunları söyledi: "Grubu kurduktan sonra direk semaya başlamadık. Direk semaya başlamak engellilerin sadece fiziksel becerilerini göstermek olacaktı. Semanın ruhunu yaşabilmemiz için önce bilmeyen arkadaşlarımıza Kur'an-ı Kerim eğitimleri aldık. Ardından ilmihal dersleri geldi. Onun akabinde halk eğitim merkezi bünyasinde engelli semazen kursu adı altında kurs başlatıldı ve biz bu kursta eğitim aldık. Grubumuz ilk olarak 3 Aralık 2010 yılında Engelliler Günü'nde Mevlana Kültür Merkezi'nde Konya halkının ve protokolün katılımı ile sema programını yaptı. Daha sonra da Hz. Mevlana Müzesi arkasındaki huzur bahçesinde yaz aylarında yapılan sema programlarına katıldık. Ardından diğer illerden teklifler geldi. Engel tanımıyoruz."
ALLAH AŞKIYLA DÖNÜYORUZ
Semanın tarihçesiyle ilgili de bilgi veren Onay, sözlerini şöyle tamamladı: "Mevlevilik denilince akla ilk gelen sema, musiki nağmelerini dinlerken vecde gelip hareket etmek, kendinden geçip Allah aşkıyla dönmek anlamına geliyor. Sembolik olarak, kainatın oluşumunu, insanın alemde dirilişini, insanın yüce Yaratıcı'ya olan aşk ile harekete geçişini ve kulluğunu idrak edip 'insan-ı kamil'e doğru yönelişini ifade ediyor. Hz. Mevlana zamanında belli bir nizama bağlı kalmaksızın dini ve tasavvufi bir coşkunluk vesilesiyle icrâ edilen sema, sonradan Sultan Veled ve Ulu Arif Çelebi döneminden başlayarak Pîr Adil Çelebi'ye kadar tam bir disiplin içine alınmış, sıkı bir nizama bağlanmış, icrası öğrenilir ve öğretilir oldu."
MEHMET ALİ NURULLAHOĞULLARI merhabahaber.com