Bizim memlekette bir söz vardır. ”Şeytanla el sıkışılmaz” diye.
İklim Kanunu, iklim değişikliği, yeşil dönüşüm ve sıfır karbon ve sıfır atık diyenlere dikkat edin.
Küresel şeytani düzenin başat aktörlerinden Bill Gates, New York Times Etkinliklerinde “İklim değişikliğine çok fazla para harcamamız gerektiğine inanıyorum, çok yüksek karbon vergilerine sahip olmamız gerektiğine inanıyorum, siyasi gerçekler öyle ki inovasyon olmadan özellikle orta gelirli ülkelerde kaba kuvvet yaklaşımının başarılı olması pek mümkün değil“ demiş.
Türkiye’de ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı iklim değişikliği başkanı olan kişi ondan geri kalmamak için "İklim Kanunu Yeşil Dönüşüme Mecbur Edecek" gibi bir ifade kullanmış.
Şimdi bu açıklamalar üzerine kendi kendimiz soralım:
Yeşil dönüşüm konut, işletme, fabrika, otomotiv, gıda ve tarım gibi hangi alanlarda mecburi olacak? Yeşil dönüşüm adı altında özellikle konut ve sanayide yeşil dönüşüme geçiş maliyet tutarı nedir ve bu maliyet kim tarafından karşılanacak?
Yeşil dönüşüm maliyetlerini karşılayamayanlara ne gibi yaptırımlar uygulayacaksınız?
Sanayi, enerji, konut ve tarım gibi alanlarında milyarlarca dolar dönüşüm maliyeti öngörülüyor. Bu maliyetleri karşılayacak bütçeyi nerden bulacaksınız?
Türkiye'nin dünya ölçeğinde çevreyi kirletme oranını ℅ 1.5 olarak açıkladınız.
Çevreyi % 98.5 oranında kirleten diğer dünya ülkeleri hiçbir adım atmazken sizdeki bu iklim aşkının sebebi nedir?
"Net Sıfır Emisyon" hedefi, SIFIR CANLI demektir. Hiçbir bilimsel dayanağı olmayan, tamamen gerçek dışı bu sloganı daha ne kadar sürdürmeyi düşünüyorsunuz?
Daha açık soralım: “İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ YALANI İLE NEYE HİZMET EDİYORSUNUZ?”
Covid 19 pandemisi döneminde yalanlarla ve algı yönetimi ile insanların canına, malına, namusuna ve inancına saldıran organize olmuş azılı bir küresel çetenin saldırısı altında kaldık.
Bu defa da farklı bir yalanla karşımıza çıkan hepsi kravatlı, önlüklü ve çok güzel konuşmayı becerebilen bir çete ile daha karşılaşmak istemiyoruz.
Çünkü bu iklim kanununda fosil yakıtlara yer yok.
Satılık medya ve diplomasını şeytana satmış batılı üniversite öğretim elemanları ile program yapan kiralık televizyon sunucular şimdi de eris varyantı ile insanlar arasında korku ortamı oluşturuyorlar.
Emin olun bu satılık kalem ve ekran kabadayıları bağlı oldukları küresel sermayeye biat etmemiş olsalar kimse onlara yazarlık ve sunuculuk falan yaptırmaz.
Bakmayın onların basın yayın organlarında kullandıkları alegorik dile.
Kullandıkları dildeki gerçek anlam "Virüslere karşı mücadele edelim" derken "virüs" olarak gördükleri insanlardır.
"Sıfır karbon hedefliyoruz" derken sıfırlamadaki hedefledikleri varlık dünya üzerindeki tabi canlılıktır.
"İklim değişikliği" derken kastettikleri değişiklik, küresel tek dünya hükümeti olarak değiştirmek istedikleri rejimlerdir.
Kullandıkları dil sahtedir. Niyetlerini maskelemek şeytani inançlarının bir gereğidir.
İnsanların sağlığı ve mutluluğu için, dünyanın doğası için, gezegenimizin sürdürülebilir varlığı için diye başlayan tüm sloganların ardında bu şeytani taktikleri yatmaktadır.
İnsanlar yürütülen algı yönetimi sonrasında bu sloganlara kapılıp rıza gösterirlerse başta yazdığımız ifadeyle şeytanla el sıkışacak olurlarsa şeytani projelerle dayatılan kıyameti kendi rızaları ile kabul etmek anlamına gelecektir.
Herkes bilir ki insanlar düşmanlarına el uzatmaz. Düşmana el verilmez destek olunmaz.
Kurani ifade ile yeryüzü şeytanları ile el sıkışılmaz.
FARKINDA MIYIZ?
İklim Kanunu hiçbir bilimsel sonuca dayanmıyor. Var diyenin eldeki verileri açıklaması gerek.
Bilimi olmadığı yerde ideoloji vardır ve bu şeytani ideolojinin insanlık düşmanı olduğu bir önceki pandemide ispatlanmıştır.
Sıfır atık başka bir kavram, sıfır karbon ise çok daha başka bir kavramdır.
Sıfır atık sıfır insan demektir.
Bu küresel dayatmaya şimdi karşı çıkılmaz ise karşılaşacağımız gelecek geri dönüşü olmayan bir yıkım olacaktır.