Koca bir yılı daha geride bıraktık, millet olarak… Acısıyla tatlısıyla…
Her gününün sabahına yeni umutlarla uyandığımız 365 gün…
Geri dönmemecesine bir bir tükendi…
Kimimiz bir lokma ekmeğimizin, kimimiz sağlığımızın, kimimiz umutlarımızın, kimimiz de sevdamızın peşinde koştuk, dahası yüreklerimizin gittiği yerlere gittik…
Gün geldi üzüldük, gün geldi gözyaşı döktük, gün geldi, şairin de dediği gibi “acıyı bal eyledik.”
Gün geldi şen kahkahalar atarak, etrafımıza neşe saçtık…
Birilerine dost olduk, birilerini dost edindik…
Aramıza “selam verip biz geldik” diyenler olduğu gibi, aramızdan selamsız sabahsız gidenler de oldu…
Bazı canlarımızı, canımızın içlerini ebediyete gönderdik…
Giderlerken de, bir “yarımızı” bir “yanımızı” alıp götürdüler, bir “yarılarını” bir “yanlarını” bırakarak…
Dahası, hem “bedenimizde” hem “ruhumuzda” derin yaralar açarak…
Dediğim gibi, “2011”de iz bırakarak gitti …
Daha öncekiler gibi…
xxx
Bizim için sıkıntılı bir yıl oldu 2011…
Oğlum askerdi…
Emre…
Hakkari’nin Şemdinli’sinin, Tekeli taburunda yani…
Terhis oldu…
Eksiksiz gönderdik…
Eksiksiz de geldi…
Kaşı gözü oynamadan…
Kolu bacağı budanmadan…
Sevindik…
Halbuki…
Çok “can”larımız yandı…
Binlerce Emre’yi şehit verdik…
Binlerce Emre gazi oldu…
Binlerce Emre öksüz kaldı…
Siirt’te, Tunceli’de, Diyarbakır’da, Silvan’da Mardin’de Cudi’de, Gabar’da, Cehennem deresinde, Yüksekova’da…
Dedim ya, 2011 öyle böyle değil, zehir gibi geçti…
Hele de asker anaları, asker babaları için…
Gencecik fidanlar, bir selam bile salamadan, belki de güneşi göremeden, hem kahpece, hem kalleşçe, hem de kaltakça pusulara düşürülerek şehit olup, şahadet şerbeti içtiler…
Ve gittiler…
Gidiş o gidiş.
xxx
Van…
Deprem…
Toplam can kaybı 636…
Çadırlarda yanarak can veren bebelerimiz hariç…
Tabi ki, Japon yardım görevlisi Atsushi Miyazaki de…
Van’a can kurtarmak için gelmişti, can veren oldu…
Belli ki Azrail’i hesap edememiş…
“Vatan”ından kilometrelerce uzakta “Van”da “Can”dan oldu…
Dedim ya 636 yürek sustu…
Yaralılar, yersiz yurtsuz kalanlar da cabası…
Anlayacağınız…
Ülkemiz için kötü geçti 2011…
Dualarımız 2012’nin 2011’i aratmamasına.
xxx
2011 Konya …
Ne uzadı kısaldı…
Mehteran gibi…
Bazen bir ileri iki geri…
Bazen iki ileri bir geri…
Hızlı tren hariç…
Devletin hem Ankaralılara hem de Konyalılara altın tepsi içinde sunduğu nimet…
Git gel Konya altı saat değil artık…
Allah Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın ömrüne ömür katsın…
İyi ki var…
Türkiye’nin velinimeti…
Başka da ne diyebilirim ki.
xxx
Konyaspor…
İyi şeyler de oldu, kötü şeyler de…
En kötüsü deve yükü borçla Avrupa’dan Asya’ya gönderildi…
En iyisi mi?
Bahattin Karapınar Konyaspor’un yakasından düştü!!!
Ama derin izler bırakarak…
Ahmet Şan mı?
“Avarel”in bıraktığı “enkaz”ı kaldırmakla meşgul…
Allah yardımcısı olsun.
xxx
Ve Mehmet Baykan…
O da Konya’nın velinimeti…
Gökten zembille inmedi…
Tırnaklarıyla kazıyarak geldi…
Geldiği yere…
Geldiği yer mi?
Spor Genel Müdürlüğü makamı…
TFF ve TASKK hariç…
Oralarda da makam ve mevki sahibi…
Konya daha ne istesin ki?
Bundan iyisi Şam’da kayısı…
Keşke kıymetini bilebilsek…
Mehmet Baykan’ın…
Kısacası Konyalılar olarak 2011’de bir hızlı trenle, bir de sevgili Mehmet Baykan’ın spor genel müdürü olması ile teselli bulduk…
Ne tesellisi…
Büyük ikramiyeydi Konya için.
Her gününün sabahına yeni umutlarla uyandığımız 365 gün…
Geri dönmemecesine bir bir tükendi…
Kimimiz bir lokma ekmeğimizin, kimimiz sağlığımızın, kimimiz umutlarımızın, kimimiz de sevdamızın peşinde koştuk, dahası yüreklerimizin gittiği yerlere gittik…
Gün geldi üzüldük, gün geldi gözyaşı döktük, gün geldi, şairin de dediği gibi “acıyı bal eyledik.”
Gün geldi şen kahkahalar atarak, etrafımıza neşe saçtık…
Birilerine dost olduk, birilerini dost edindik…
Aramıza “selam verip biz geldik” diyenler olduğu gibi, aramızdan selamsız sabahsız gidenler de oldu…
Bazı canlarımızı, canımızın içlerini ebediyete gönderdik…
Giderlerken de, bir “yarımızı” bir “yanımızı” alıp götürdüler, bir “yarılarını” bir “yanlarını” bırakarak…
Dahası, hem “bedenimizde” hem “ruhumuzda” derin yaralar açarak…
Dediğim gibi, “2011”de iz bırakarak gitti …
Daha öncekiler gibi…
xxx
Bizim için sıkıntılı bir yıl oldu 2011…
Oğlum askerdi…
Emre…
Hakkari’nin Şemdinli’sinin, Tekeli taburunda yani…
Terhis oldu…
Eksiksiz gönderdik…
Eksiksiz de geldi…
Kaşı gözü oynamadan…
Kolu bacağı budanmadan…
Sevindik…
Halbuki…
Çok “can”larımız yandı…
Binlerce Emre’yi şehit verdik…
Binlerce Emre gazi oldu…
Binlerce Emre öksüz kaldı…
Siirt’te, Tunceli’de, Diyarbakır’da, Silvan’da Mardin’de Cudi’de, Gabar’da, Cehennem deresinde, Yüksekova’da…
Dedim ya, 2011 öyle böyle değil, zehir gibi geçti…
Hele de asker anaları, asker babaları için…
Gencecik fidanlar, bir selam bile salamadan, belki de güneşi göremeden, hem kahpece, hem kalleşçe, hem de kaltakça pusulara düşürülerek şehit olup, şahadet şerbeti içtiler…
Ve gittiler…
Gidiş o gidiş.
xxx
Van…
Deprem…
Toplam can kaybı 636…
Çadırlarda yanarak can veren bebelerimiz hariç…
Tabi ki, Japon yardım görevlisi Atsushi Miyazaki de…
Van’a can kurtarmak için gelmişti, can veren oldu…
Belli ki Azrail’i hesap edememiş…
“Vatan”ından kilometrelerce uzakta “Van”da “Can”dan oldu…
Dedim ya 636 yürek sustu…
Yaralılar, yersiz yurtsuz kalanlar da cabası…
Anlayacağınız…
Ülkemiz için kötü geçti 2011…
Dualarımız 2012’nin 2011’i aratmamasına.
xxx
2011 Konya …
Ne uzadı kısaldı…
Mehteran gibi…
Bazen bir ileri iki geri…
Bazen iki ileri bir geri…
Hızlı tren hariç…
Devletin hem Ankaralılara hem de Konyalılara altın tepsi içinde sunduğu nimet…
Git gel Konya altı saat değil artık…
Allah Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın ömrüne ömür katsın…
İyi ki var…
Türkiye’nin velinimeti…
Başka da ne diyebilirim ki.
xxx
Konyaspor…
İyi şeyler de oldu, kötü şeyler de…
En kötüsü deve yükü borçla Avrupa’dan Asya’ya gönderildi…
En iyisi mi?
Bahattin Karapınar Konyaspor’un yakasından düştü!!!
Ama derin izler bırakarak…
Ahmet Şan mı?
“Avarel”in bıraktığı “enkaz”ı kaldırmakla meşgul…
Allah yardımcısı olsun.
xxx
Ve Mehmet Baykan…
O da Konya’nın velinimeti…
Gökten zembille inmedi…
Tırnaklarıyla kazıyarak geldi…
Geldiği yere…
Geldiği yer mi?
Spor Genel Müdürlüğü makamı…
TFF ve TASKK hariç…
Oralarda da makam ve mevki sahibi…
Konya daha ne istesin ki?
Bundan iyisi Şam’da kayısı…
Keşke kıymetini bilebilsek…
Mehmet Baykan’ın…
Kısacası Konyalılar olarak 2011’de bir hızlı trenle, bir de sevgili Mehmet Baykan’ın spor genel müdürü olması ile teselli bulduk…
Ne tesellisi…
Büyük ikramiyeydi Konya için.