L harfini 'le' diye mi okuyorsunuz? Peki ya ağzınızdan çıkan o 'e' sesi, harfin başında olsaydı? 'El' olacaktı o zaman... Öyle değil mi?
İlk kez görüyormuş gibi, yeni öğreniyormuş gibi, tüm bildiklerimizi önce bir unutup fincanı boşaltsak? Japonlar bu deyimi kullanırlar: fincanı boşaltmak. Önce bir boşalt ki, tazelikle, yeniden dolmasına izin ver zihninin.
Çocuksu bir merak ve tazelik için illa çocuk olmaya da gerek yoktur ki, bu bir yaklaşım ve olayı ele alış biçimidir, azizim.
Ve bu kısa önsözün ardından şimdi konuya giriş yapabilirim. Ön yargılarımızdan birini masaya yatıracaktım.
Her zaman değil ama sıkça rastlıyorum: dînî inançlarının gerekliliklerini vücuda getirip varlık sahasında bilfiil eyleme döken insanlarda genel olarak bir ahlak sorunu gözlemlenir ama tanrı tanımazlara gidip baksanız, hemen hepsi de ahlaklı ve iyi -niyetli- insanlardır. Pıtırcık ve insancıl sevgi kelebekleri... En başta bahsettiğim 'fincan' böyle düşüncelerle dolmuş, bir çoğu için işte. Peki gerçekten de, bu ön yargının aslı nedir acaba?
Elbette bir önceki paragrafta yazdıklarım, asla ve kat'a şahsi fikrim değildir. Ne var ki, sıkça rastladığım bir düşünce şeklini, tırnak içinde belirttim. Artık kesilmesi ve temizlenmesi gereken kirli bir tırnak içi...
Bu kez 'L' harfinin sonuna değil de, önüne ekleyelim 'E'yi o zaman. Zeminsiz bir 6 rakamına tersten bakıp, onun belki de 9 olduğunu görelim. Gibi. Öncelikle, o kirli tırnak içinin kaynağını görmeye çalışalım.
O tırnağın sahibi olan el, kimin? 'E' yi, 'L' sesinin başına koyacaktık ya hani... Bu çalakalem karalama, hangi elin marifeti, hakikaten? Cümledeki o yergiyi yapan kişiler, aynı cümledeki övgüyü de kendilerine mi yöneltmiş oluyorlar öyle söyleyip bir taşla iki kuş vurarak, yoksa? Evet, öyle... Uzatmaya gerek yok. Dînî inancı -pek- olmayanlar, inançlı kişilere böyle 'sağ taraftan' yaklaşıp saldırarak, şeytana pabucunu ters giydiriyorlar. Ne de olsa onlar, haşa, -kendi deyimleriyle- cennet gibi bir 'rüşvet' için de değil, cehennem korkusundan da değil, sırf insanlığın iyiliği için iyi oluveriyorlar, hepsi bu. Çok daha asil ve erdemli bir duruş, anlayacağınız.
Aç kalmamak için yemek yiyen birinin, hayatta kalmak için yemeği bir rüşvet olarak tanımlayıp nitelemesi kadar saçma, kayda ve itibara değmez ve kıymetsiz bir düşüncedir zaten, cenneti haşa bir rüşvet olarak ifade etmek, peki ama, tartışılması gereken asıl argüman da bu değildir zaten, bana sorarsanız. İşin düğümlendiği yer, daha ziyade, ne bileyim ibadet ritüellerini yapan bir kişinin en ufak bir açığını alıp da, bunu o kişinin beşeri zaafı ya da hatası olarak gormek yerine, toptan tüm inananları ve dinin kendisini suçlama eğiliminde olmak, desek daha doğru olurdu.
Hem, herhangi bir ilahi buyruğu yerine getiriyor ya da herhangi bir ilahi yasaktan fiilen sakınıyorsanız hayatınızda, bunu böyle yapmayanlar tarafından, en ufak bir hatanızın sonucunda 'ikiyüzlü' yaftasının yapıştırılmasını da göze almış ve böylece bir nevi gözünüzü karartmışsınızdır aslında. Bu 'göze alış'taki kahramanlığı seviyorum... İkiyüzlülük ki içinde adi ve aşağılık olan bir çok ima ve suçlamayı barındırır. Oysa onlar her türlü hayvanî arzularına uyarlarken, yine de, dürüsttürler en azından, dürüst. Eh, vicdan aklamak için her türlü bakış açısı üretilebilir ve 361. derece bile icat edilebilir zaten, öyle değil mi? Bak sen şu işe...
Oysa 6 ve 9 sayılarının altına -bazen- kalın bir çizgiyle, zemin niyetine, vurgu yapmak gerek ki, aşağıların aşağısı olan fiilleri, dürüstlük, erdemli ve böylece yüksekte oluş gibi yorumlayamasınlar, daha fazla. Hem, sağdan saldırmanın bizatihi kendisi kurnazca, sinsice ve yakışıksız bir eylem değil midir, aslen? O da ayrı konu, billahi!
İnsanlık için iyi oluş... Yüce Allah için değil yani! 'Kul olduğunu kabullenmeye izin vermeyecek kadar şişkin bir ego' ve 'Namusuyla para kazandığını söyleyen bir hayat kadını/erkeği' motiflerini yazıda işleyemeyeceğim kadar az bir yerim kaldı sayfada şimdi, Allah’tan! Yoksa o sağdan saldıranların, yazının bu bütünlüksüz halini bahane ederek doğrudan bana saldırabilecekleri kadar genişletmis ve büyütmüş olurdum şimdi bu savaş alanını. Zira fincanın içindeki o birikinti, kir tutmuş ne yazık ki.