28 Ekim Çarşamba günü Mevlid Kandili’ni idrak ettik. Mevlid, sözlükte “doğum yeri ve zamanı” anlamına gelir. Mevsim kelimesi de Arap ülkelerinde hem mevlidi hem diğer bayram kutlamalarını ifade eden geniş bir mâna taşır. Mevlit Kandili, iki cihan güneşi alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.v.) dünyaya gelişinin yıl dönümüdür.
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, Habeşistan’ın Yemen valisi Ebrehe’nin Kâbe’yi yıkmak üzere Mekke’ye saldırdığı ve Fil Vakası denilen olayın meydana geldiği yıl doğmuştur. Araplar’da “nesî” geleneğini göz önüne alanlara göre bu tarih milâdî 569, diğerlerine göre ise 570 veya 571’dir. Yine genellikle kabul edildiğine göre Rebîülevvel ayının 12’sinde ve gündüz dünyaya gelmiştir. O yıl ilkbahar mevsimine rastlayan bu ayın iki, sekiz, on veya on yedinci gününde doğduğuna dair rivayetlerle sabaha karşı dünyaya geldiğine dair rivayetler de vardır. Doğumun pazartesi günü olduğu ise daha sahih rivayetlere dayanmaktadır. Ayrıca doğum gününün milâdî takvime göre 20 Nisan’a denk geldiği söylendiği gibi bunun doğru olmadığını ileri sürenler de bulunmaktadır
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sağlığında onun doğum yıl dönümü kutlanmadığı gibi Hulefâ-yi Râşidîn dönemiyle Emevî ve Abbâsî devirlerinde de mevlid ile ilgili bir uygulamaya rastlanmamaktadır.
Ancak günümüzde layıki veçhile kutlamaya gayret ediyoruz. Zira Efendimiz, bizim için çok değerlidir. Biz ondan öğrendik dinimizi, diyanetimizi. Allah’a karşı yapmamız gereken görevlerimizi, nasıl bir kul olmamız gerektiğini. Vatan sevgisini, insan sevgisini, aile hayatını, devlet düzenini hep ondan öğrendik. Adaleti, saygı ve sevgiyi ondan öğrendik. Biz onu çok seviyoruz. Allah bizi onun yolundan ayırmasın inşallah.
29 Ekim Perşembe günü’de Cumhuriyet Bayramı’nı kutladık. Cumhuriyet’in ilanı şu şekilde gerçekleşmiştir. 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. Mustafa Kemal meclis başkanı seçildi. Ordumuz, İnönü Savaşlarını kazandı. Peşinden Sakarya Meydan Muhaberesi ile Başkomutanlık Meydan Savaşı’nı da zaferle noktaladık. Yunanlılarla ve Birinci Dünya Savaşı’nı da savaştığımız devletlerle 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması imzaladık. Bütün dünya devletleri, Türkiye’nin bağımsız bir devlet olduğunu kabul ettiler. Yurdumuz yeniden egemenliğine kavuştu. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 29 Ekim 1923’te cumhuriyeti ilan etti. Devletimizin adı Türkiye Cumhuriyeti oldu. Atatürk ise, ilk cumhurbaşkanımız olarak göreve başladı.
Cumhuriyet’te öyle kolay ilan edilmedi. Atalarımız yedi düvelle savaşmak zorunda kaldı. Milyonlarca şehit verdik. Adı dünya savaşları idi ama, hepsi Osmanlı topraklarında gerçekleşti. Çünkü hepsinin ortak hedefi Osmanlı İmparatorluğu’nu yok etmek Türk Milleti’ni esaret altında yaşatmak istiyorlardı. Osmanlı’yı yıktılar ama halkını memluk halde yaşamalarını başaramadılar. Türkü, Kürdü, Çerkezi, Abazası hatta yabancı azınlıklar bile bu bağımsızlık mücadelesine ortak olup destek verdiler.
Ne var ki, halen bu zihniyet ortadan kalkmış değil, fırsat kolluyorlar. O halde daha dikkatli olmalıyız. Birlik ve beraberliğimize halel getirecek davranışlardan da kaçınmalıyız.
Cumanız mübarek olsun. Allah’a emanet olunuz.