İki farklı uyanık(!)

Kerem İşkan

Seçim, siyaset derken sizde bizim kadar yeterince bunaldınız bu gündemden… Kolay değil bir yılda iki seçim ve kampanyasına maruz kaldık… Siyasiler şu günlerde meclisin yolunu tutmuşken, çarşıda, pazarda kaldık biz-bize…

***

Bugün gönlümüzden geçen sizlere küçükte olsa bir tebessüm verebilmek… O yüzden fıkra tadında iki hadiseyi kaleme alacağız…

***

YAZAR MI YAZMAZ MI?

Yakın bir arkadaşı rahmetli nüktedan Tayyip Ağa’nın yanına gider…

***

Hoş beşten sonra arkadaşı Tayyip Ağa’ya sokulur sessizce; “Sana bir şey danışacağım, ben şu şu haltları, şu şu kusurları işledim… Şimdi de pişmanım ama…”

***

Tayyip Ağa merakla sorar; “Eee bundan bana ne?”

***

Arkadaşı tüm saflığı ile sorar; “Tayyip Ağa sen bilirsin, acep Allah bunlardan dolayı bana günah yazar mı?”

***

Tayyip Ağa, arkadaşının evveliyatını bildiği için cevabı yapıştırır;

 
“Yazmasına yazar da, defterinde yer bulursa... “

***

HANGİ PEYGAMBER BU?

Aldığını geri vermeyen, borcuna sadakati bulunmayan biri, esnaf olan arkadaşından yalvar yakar yine ödünç bir şeyler almış…

***

Gel zaman git zaman tüm ısrarlara rağmen borcunu ödemekte yine ayak diretir… Kendisine mal veren arkadaşı o kadar sinirlenir, o kadar öfkelenir ki bir gün çarşı ortasında yakaladığı adama saydırmaya başlar…

***

“ Ayıp ayıp boyundan posundan utan… Ahrette alacaklıların peşine düşse, görenler bu hangi peygamber diye şaşırır kalırlar…”

***

Birinci fıkra;  İlmiyle,  Şeyhülislam’ı bile şaşırtacak olmasına rağmen, her türlü filmi çevirip, Gonya tabiriyle “oyulmadık kabaklara giren” ama sonrada masum ayağına yatarak hocalardan “kullanışlı” fetva isteyenlere gitsin…

***

İkinci fıkra; Seçimi, yağmuru, piyasayı, uçan kuşu, esen yeli bahane ederek, borçlarını erteleyen, ödemelerini envai çeşit bahane arkasına sinerek yapmayan, mahşere konvoyla çıkmaya hazırlanan uyanıklara(!) gitsin…