İhtiyaç, herhangi bir mala bir maddeye karşı duyulan arzu ve istektir. Karşılandığı zaman haz, karşılanmadığı zaman ise ızdırap ve elem veren bir histir.
İnsan ihtiyaçları öteden beri şu başlıklar altında toplanmıştır:
1) Hayati (zaruri) ihtiyaçlar
2) Normal ihtiyaçlar
3) Lüks ihtiyaçlar
Hayati (zaruri) ihtiyaçlar, karşılanması mutlaka lüzumlu olan ihtiyaçlardır. Bunlar gıda, giyinme ve barınma gibi ihtiyaçları kapsamaktadır. Bir insan, hayatını idame ettirebilmesi için zaruri ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır.
Normal ihtiyaçlar, karşılandığı zaman rahatlık ve kolaylık sağlayıcıdırlar. Ayrıca insana sosyal yönden huzur verici özellik taşırlar.
Lüks ihtiyaçlar, tüketimi kişinin verimliliğini arttırmayan, hatta belirli ölçüde onu düşüren malları kapsamaktadır. Pahalı arabalar, mobilyalar, saray yapılı binalar (1) lüks sayılabilecek ihtiyaçlardan bazılarıdır.
Kapitalist ve sosyalist ekonomiler de lüks ihtiyaçların karşılanması ön plâna çıkmaktadır. İslâm ekonomisinde ise, ihtiyaçların zaruret derecesine göre karşılanması esas alınmıştır. Beslenme, giyinme ve barınma. Bunların dışında elde edilen varlıklar için büyük bir mesuliyet vardır.
Bugünün toplumlarında insanların birçoğu zaruri ihtiyaçlarını karşılamaktan mahrum iken, bir kısmı da lüks ihtiyaçları peşinde koşmaktadır. Bu da sınıflaşmalara yol açmakta ve dengeyi bozmaktadır. Bir tarafta aç ve yoksul insanlar kendi hallerine terk edilirken, diğer tarafta lüks bir hayat süren veya bu eğilimde olan insanlar elbette ki affedilemez.
Çağımız devletlerinde büyük sosyal çalkantıların yaygınlık kazanmasının sebeplerinden biride ihtiyaçların dengesiz bir şekilde karşılanmasında kendini göstermektedir.
Bugün Türkiye’de de insanlar arasında sosyal bağlarda bir kopukluk olması, fertlerin birbirlerine kin duyması ve husumet beslemesi ihtiyaçların dengesiz karşılanmasından doğmaktadır. Kapitalist bir yaşama zihniyetinin hâkim olduğu yerde toplumu kuşatan kapsamlı bir sosyal refah düşünülemez.
Devletin asli görevi sınırları içinde yaşayan toplum fertlerinin zaruri ihtiyaçlarının karşılanması yolunda tedbir almasıdır. Bu itibarla insanların hayatını idame ettirebilmeleri için hayati ihtiyaçların karşılanması şarttır.
Kaynak:
(1) Mannan, Prof. M.A. İslâm Ekonomisi, Fikir Yayınları, İstanbul, 1980, sh: 131
İnsan ihtiyaçları öteden beri şu başlıklar altında toplanmıştır:
1) Hayati (zaruri) ihtiyaçlar
2) Normal ihtiyaçlar
3) Lüks ihtiyaçlar
Hayati (zaruri) ihtiyaçlar, karşılanması mutlaka lüzumlu olan ihtiyaçlardır. Bunlar gıda, giyinme ve barınma gibi ihtiyaçları kapsamaktadır. Bir insan, hayatını idame ettirebilmesi için zaruri ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır.
Normal ihtiyaçlar, karşılandığı zaman rahatlık ve kolaylık sağlayıcıdırlar. Ayrıca insana sosyal yönden huzur verici özellik taşırlar.
Lüks ihtiyaçlar, tüketimi kişinin verimliliğini arttırmayan, hatta belirli ölçüde onu düşüren malları kapsamaktadır. Pahalı arabalar, mobilyalar, saray yapılı binalar (1) lüks sayılabilecek ihtiyaçlardan bazılarıdır.
Kapitalist ve sosyalist ekonomiler de lüks ihtiyaçların karşılanması ön plâna çıkmaktadır. İslâm ekonomisinde ise, ihtiyaçların zaruret derecesine göre karşılanması esas alınmıştır. Beslenme, giyinme ve barınma. Bunların dışında elde edilen varlıklar için büyük bir mesuliyet vardır.
Bugünün toplumlarında insanların birçoğu zaruri ihtiyaçlarını karşılamaktan mahrum iken, bir kısmı da lüks ihtiyaçları peşinde koşmaktadır. Bu da sınıflaşmalara yol açmakta ve dengeyi bozmaktadır. Bir tarafta aç ve yoksul insanlar kendi hallerine terk edilirken, diğer tarafta lüks bir hayat süren veya bu eğilimde olan insanlar elbette ki affedilemez.
Çağımız devletlerinde büyük sosyal çalkantıların yaygınlık kazanmasının sebeplerinden biride ihtiyaçların dengesiz bir şekilde karşılanmasında kendini göstermektedir.
Bugün Türkiye’de de insanlar arasında sosyal bağlarda bir kopukluk olması, fertlerin birbirlerine kin duyması ve husumet beslemesi ihtiyaçların dengesiz karşılanmasından doğmaktadır. Kapitalist bir yaşama zihniyetinin hâkim olduğu yerde toplumu kuşatan kapsamlı bir sosyal refah düşünülemez.
Devletin asli görevi sınırları içinde yaşayan toplum fertlerinin zaruri ihtiyaçlarının karşılanması yolunda tedbir almasıdır. Bu itibarla insanların hayatını idame ettirebilmeleri için hayati ihtiyaçların karşılanması şarttır.
Kaynak:
(1) Mannan, Prof. M.A. İslâm Ekonomisi, Fikir Yayınları, İstanbul, 1980, sh: 131