Ramazan ayının ortasına geldiğimiz bu günlerde, iftar sofraları yemekte israfa kaçıldığını kanıtlıyor. Uzmanlar ise, iftar sofralarının israf sofralarına dönüşmemesi gerektiğini ifade ediyor
Ramazan ayında iftar sofraları çeşit çeşit yemekler ve iftariyelikler ile adeta saray sofralarını aratmıyor. Günü oruçlu geçiren vatandaşlar adeta kendilerini iftar sofrasına hazırlıyor. Uzmanlar ise iftar sofralarında aşırıya kaçıldığını belirtiyor. Ramazan ayının feyzinin dışına çıkıldığını, 5 kişinin doyabileceği yemeğin bir kişiye verildiğini ifade eden uzmanlar, iftar sofralarında aşıraya kaçılmanın yanlış olduğunu söylüyor. Gazetemize değerlendirmelerde bulunan Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Dinç, Ramazan ayının fakirlerin halinden anlama ayı olduğunu, Ramazan ayının amacının dışına çıkıldığını ifade etti. Dinç, “İftar sofralarında envai çeşit yemekler ile hem aşırılık hem de israf söz konusu. İftariyelik tabaklarındaki çeşitler bile çok fazla. İnsanlar sadece iftariyelik tabağı ile doyabilir. Oruncun feyzinin dışına çıkılıyor. İnsanlar normal zamanda yemediği yemekleri iftarda hazırlatıyor veya hazırlıyor. Ramazan ayında amaç açların halinden anlamaktır. Ama biz tıka basa yemeye çalışıyoruz. Kaldırabildiğimiz kadar yemek yiyelim” diye konuştu. Dinç, iftar sofralarının israf sofrasına çevirilmemesi gerektiğini ifade etti.
ALIŞVERİŞİ İFTARDAN SONRA YAPIN
Ramazanda ve bayram öncesi alişveriş yapacaklara da tavsiyelerde bulunan Dinç, “Ramazan ayında alışveriş iftardan önce yapılmamalıdır. İftardan önce vatandaşlarımızı açlık ve susuzluğun etkisiyle ihtiyacı olmayan, tüketmesi imkansız ürünlerden çokca alıyorlar. Aldıkları ürünlerede kısa sürede bozulabilecek ürünler. Ürünleri tüketmeden çöpe atıyorlar. Aldıkları israf oluyor. Onun için iftarı açtıktan sonra alışveriş yapılsın. Rahat rahat ihtiyacımız, kadar alışveriş yapalım. Alışveriş çılgınlığa dönüşmesin” diye konuştu.
MÜSLÜMAN'IN GÖREVİ, ÖLÇÜLÜ OLMAKTIR
Yüce dinimiz İslâm'ın, huzurlu bir hayat için benimsediği prensiplerden birisinin de iktisat ve itidal olduğuna dikkat çeken Konya İl Müftüsü Şükrü Özbuğday ise, “İktisat ve itidal, yeme-içme harcama, konuşma ve benzeri bütün işlerde ölçülü olmaktır. Bunun zıddı ise israftır. İsraf, ihtiyaç sınırını aşmak, aşırı harcamalarda ve ölçüsüz davranışlarda bulunmak demektir. Nitekim Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de, olgun mü'minlerin sıfatlarını sayarken, onların daima ölçülü olduklarını vurgulamakta ve 'Onlar ki, harcadıklarında ne israf ederler ne de cimrilik. İkisi arasında orta bir yol tutarlar' buyurmaktadır” dedi.
Allah tarafından bahşedilen hayat, sağlık, eş, evlat, makam, mevki, mal, mülk gibi nimetlerin hep emanet verildiğine vurgu yapan Özbuğday, “Onun için biz, bu nimetleri kullanma tarzımızdan, israf edip etmediğimizden ve bunları nerelerde harcadığımızdan ahirette sorguya çekileceğiz. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) 'Kıyamet günü insanoğlu, ömrünü nerede harcadığından, yaptığı işleri ne niyetle yaptığından, nasıl kazanıp nereye harcadığından, vücudunu ve sıhhatini nerede ve nasıl değerlendirdiğinden sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılamaz' buyurmuştur. Millet olarak çok müsrifiz. Özellikle, çöpe atılan ekmeklerden tutun da kamu malları, tabii kaynaklar, elektrik, su ve zaman gibi sayısız değerlerimizi israf ediyoruz. Hâlbuki yeryüzünde hiçbir kaynak ve imkân sonsuz
değildir. Günümüzde bunların değeri daha da artmıştır” diye konuştu.
İSRAF, YUVALARI DAHİ DAĞITIR
Allah'ın bahşettiği maddî imkânların israf edilmesinin büyük bir vebal olduğu gibi, pek çok
yuvanın dağılmasına ve ülkenin ekonomik açıdan zayıflamasına da sebep olacağına vurgu yapan İl Müftüsü Şükrü Özbuğday, “Bunun için şahsî harcamalarımızda ölçülü olmak, ülke kaynaklarını dikkatli kullanmak, verimli alanlarda değerlendirmek, dinî ve millî bir görevdir. Yarınlarımızın huzur ve rahatı için fert ve millet olarak iktisatlı davranmak ve israfa sapmamak zorundayız. Çünkü israf, Yüce Allah'ın verdiği nimetlere karşı bir nankörlük ve saygısızlıktır” ifadelerini kullandı.
İBRAHİM ÇİÇEKÇİ