Telefondaki ses “Gazatacı dostlarla beraber hanemde iftara davetlisiniz yenge ile. Beklerim” diyordu.
Hayli zamandır görüşülemeyen dostlarla, hem de iftar yemeğinde birlik olmayı kim istemez.
Hele yıldızlı otel salonlarında değil de yıllar evveli unutulan (aslında ev zahmeti kolaylığına kaçılma da olabilen) ananemiz ve medeniyet unsurumuz evlerde iftar oluşumu olunca. Düştük yola.
Tabii direkt halk vasıtası olmayıp taksi için bütçe, tabanvayında yaşlılığa uymaması ile zikzaklı üç otobüsle zamanında varabildik Köroğlu ile.
***
Davet hanesi yakınında ki camiye gidiverdim önce. Dostları da görünce Kucaklaşarak hasret giderdik
Ezan okumaya başlayınca davet sahibi ve diğer orada bulunanlar ikramda bulunarak kimi konu ettiğim pişmiş ve yağlanmış yufka içinde iç bulunan dürüm, kimi çeşitli hurma verimi sonu namaza durduk.
Namaz sonu çıkanlardan birine nerdensiniz diye sordular. Yabancı olunca her biri kendi evine davet ediverdi. Oda teşekkürle utana sıkıla birisi ile gitmiş oldu.
Sofra çeşitli Reçel, Peynir, Turşu yanında Zeytin, Pastırma, Sucuk, Hurma küçük tabaklarla sıralanmışken dürümlerde endamdaydı.
İşlemeli uzun peşkirleri önümüze alırken oturduğumuz bakır sini etrafına dua ile başlanıldı atıştırmalar.
Sıcak yayla çorbasını kaşıklayıp ardından gelen orta ,birden yıllar evvelini hatırlatıverdi bendenize. Konya’nın mor patlıcanı üstüne kaburga kısımlı etle kaplanan ve kapama da denilen ortayı yıllardır tadamıyorduk. Ya ardından gelen yumuşacık su böreği ve kaymakla yapılmış Saçarası arkası dolmalar, Yaprak sarması sonu Bamya çorbası mideye iyi gelmişti.
Kayısı hoşafı yanında bulgur pilavı atışışından sonra dualarla tamamladık ve kahvelerimizi içerken düşüncelere daldım. Yıllar evveli iftar davetlerini tam ansıtmakta idi.
Camiye giderken gözlerim yaşardı. Yıllar evveli bu ananeyi yaşatanlar vardı demek. Ama kaç tane idi? “Yıldızlı otellerde verilen davetler nerde bu samimiyet ve sıcaklık nerde?” diye düşündüm ve ev sahibine dostlarda iştirak ederek
“Bize yıllar evveli ananemizi tattırdın Allah razı olsun geçmişlerinin canına değsin” duasında bulunduk.
Teravi sonu dönüşümüz çayları içerken sohbet koyulaşıverdi.
“Bu sohbeti de yazacan mı?” diye alaylı soran dostlara, “istiyorsanız yazayım ama bu sefer müsaade edin gençlik lakabınızla olacak. Kabul mü?” soruma evet almış olunca, sizlere de duyurmak istedim.
***
Uzun Fahri, “Geçen Salı BBP’nin iftarı vardı . Herhalde sende gitmişsindir Gazatacı? Doğrusu davette bulunanlar ile orada ki davete icabet edenler ve yapılan konuşmaları sanki özlemişiz…”
“Bendenizden de al o kadar” diyerek sözünü kestim. “Hakikaten. Anlattığım Antalya’da ki Gazeteci arkadaşımın “efeler işte onlar” diye vurguladığı gibi idi salonu dolduranlar.
Hele karşıt partilerin ilgili ve Milletvekillerinin de davet edilme ve onların gelmeyi zül saymayıp gelmelerini beklediğimiz havanın burada oluşumu! Diğer parti ilgili ve vekilleri yoktu ama AK parti Milletvekillerinden birinin onurlandırması herkesi memnun etmiş alkışlarla karşılanmıştı.
Çok güzel olan bu hareket beklide AK Partinin başlarını bile memnun etmeyebilirdi ama doğrusu, birliktelik ve kardeşlik böyle olurdu. Keşke diğer partililerde gelmiş olsa idi!”
Sözümü kesen Yangın Ali, “Evet, çok doğru. Ayrıca konuşmaları da değişikti.
Diğer Parti, çeşitli kuruluş ve hukukta üst yerlere gelmiş olanların.
Anayasa değişiminde ki maddelerin olumlu ve olumsuzluklarını teker teker açıklayarak oy vereceklere bilgi verme ve maddelerin neden olumsuz olduğunu açıklamak yerine.
Şahıs veya karşıt partilerin özel durumları ile ilgili doğru yalan ne varsa ortaya atarken birde hemen iktidara geleceklermiş gibi “Hesap soracağım… Namerdim…” sertlikleri yanında ve yapamayacağı tekliflerle güya kandırmaya çalışmaları sonrası işaret ve bağırıp çağırarak “HAYIR” istemeleri.
Diğer tarafın da olumlu yönleri daha bir açıklama ile bilgilendirmesi yerine. Cevap yetiştirmeye girip “siz nesiniz yani” ye getirirken “EVET” istemeleri ile ortamı gerginleştirmelerini kim kabul ediyor ki?
Bakın ne diyordu BBP Genel başkanı Sayın Yalçın Topçu mutedil konuşmasın da;
Anayasa değişikliğine ‘Hayır’ diyen muhalefeti ağır şekilde eleştirirken;
“16 defa değişen anayasa değişikliklerinde kimsenin sesi çıkmadı 17'nci değişiklikte de kıyamet koparılmamalıydı. Ülke de iş, aş ve huzur sorunu varken İktidar ve muhalefetin gündemi 12 Eylül'de yapılacak referandum olmakta. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, paketin içeriği ile ilgili bilgi vermek yerine “bu paketin içinde fındık var mı?' diyor. Sayın Kılıçdaroğlu bu paketin içinde fındık yok. CHP iktidarında ve senin SSK'daki genel Müdürlüğünde fındığı oralarda kırdınız zaten'' sözüne devamla “yanlış konuşma ve halkın kafasını karıştırma yoluna gitmekteler” derken Kendilerinin millet iradesinin esas olması için “Evet” diyeceklerini sözlerine ekledi. Ve devamla iktidara geldiklerinde AKP gibi yarım yamalak işler yapmayacaklarını iddia ederek, “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)’yı ortadan kaldıracağız. Bizim iktidarımızda Anayasa Mahkemesinin tamamı millet iradesiyle oluşacak. Öyle yarım yamalak iş yok. Millete sesleniyorum. Yukarıdaki kavgaya kulak asmayın. Sizin yapmanız gereken Anayasa paketinin maddelerini önünüze alıp bakmak ve birlik içinde olmaktır” sözleriyle alkışlar aldı.”
“Çok doğru söyledin” diye sözünü kesen Koçak Mustafa; “Ne güzel değimli? Taşlaşma kavga yerine, değişecek Anayasa maddelerinin üzerinde durup bilgilendiriyor. iktidar seçimi değil ki. “Hayır” çıksa muhalefet iktidara oturacak “Evet” çıksa AK Parti iktidarda devam edecek diye bir şey yok ki. Havanda su dövüp birazda kendilerini seçmenin gönlünden düşürmekteler, haberleri yok.”
Çakar Abidin söze karışıp; “ Karşıtının yanlışlıklarını gerekçelerle ortaya serip kendilerinin programını “ 24 Saat kesintisiz demokrasi için” ve “Terörle mücadele için öneriler” adlı kitapçıklarla nasıl olması gerektiğini yazarak halkı bilgilendirmeleri bizlerin “Özlenen muhalefet tutumu” beklentisine uymakta.
Demek ki BBP bu yolda yürümekle Rahmetli başkanlarının idealini gerçekleştirmeye de çalışmaktalar.”
Daha sonraki konuşmalara yerim kalmadı. Ana hat anlaşılmakta zaten.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…
Hele yıldızlı otel salonlarında değil de yıllar evveli unutulan (aslında ev zahmeti kolaylığına kaçılma da olabilen) ananemiz ve medeniyet unsurumuz evlerde iftar oluşumu olunca. Düştük yola.
Tabii direkt halk vasıtası olmayıp taksi için bütçe, tabanvayında yaşlılığa uymaması ile zikzaklı üç otobüsle zamanında varabildik Köroğlu ile.
***
Davet hanesi yakınında ki camiye gidiverdim önce. Dostları da görünce Kucaklaşarak hasret giderdik
Ezan okumaya başlayınca davet sahibi ve diğer orada bulunanlar ikramda bulunarak kimi konu ettiğim pişmiş ve yağlanmış yufka içinde iç bulunan dürüm, kimi çeşitli hurma verimi sonu namaza durduk.
Namaz sonu çıkanlardan birine nerdensiniz diye sordular. Yabancı olunca her biri kendi evine davet ediverdi. Oda teşekkürle utana sıkıla birisi ile gitmiş oldu.
Sofra çeşitli Reçel, Peynir, Turşu yanında Zeytin, Pastırma, Sucuk, Hurma küçük tabaklarla sıralanmışken dürümlerde endamdaydı.
İşlemeli uzun peşkirleri önümüze alırken oturduğumuz bakır sini etrafına dua ile başlanıldı atıştırmalar.
Sıcak yayla çorbasını kaşıklayıp ardından gelen orta ,birden yıllar evvelini hatırlatıverdi bendenize. Konya’nın mor patlıcanı üstüne kaburga kısımlı etle kaplanan ve kapama da denilen ortayı yıllardır tadamıyorduk. Ya ardından gelen yumuşacık su böreği ve kaymakla yapılmış Saçarası arkası dolmalar, Yaprak sarması sonu Bamya çorbası mideye iyi gelmişti.
Kayısı hoşafı yanında bulgur pilavı atışışından sonra dualarla tamamladık ve kahvelerimizi içerken düşüncelere daldım. Yıllar evveli iftar davetlerini tam ansıtmakta idi.
Camiye giderken gözlerim yaşardı. Yıllar evveli bu ananeyi yaşatanlar vardı demek. Ama kaç tane idi? “Yıldızlı otellerde verilen davetler nerde bu samimiyet ve sıcaklık nerde?” diye düşündüm ve ev sahibine dostlarda iştirak ederek
“Bize yıllar evveli ananemizi tattırdın Allah razı olsun geçmişlerinin canına değsin” duasında bulunduk.
Teravi sonu dönüşümüz çayları içerken sohbet koyulaşıverdi.
“Bu sohbeti de yazacan mı?” diye alaylı soran dostlara, “istiyorsanız yazayım ama bu sefer müsaade edin gençlik lakabınızla olacak. Kabul mü?” soruma evet almış olunca, sizlere de duyurmak istedim.
***
Uzun Fahri, “Geçen Salı BBP’nin iftarı vardı . Herhalde sende gitmişsindir Gazatacı? Doğrusu davette bulunanlar ile orada ki davete icabet edenler ve yapılan konuşmaları sanki özlemişiz…”
“Bendenizden de al o kadar” diyerek sözünü kestim. “Hakikaten. Anlattığım Antalya’da ki Gazeteci arkadaşımın “efeler işte onlar” diye vurguladığı gibi idi salonu dolduranlar.
Hele karşıt partilerin ilgili ve Milletvekillerinin de davet edilme ve onların gelmeyi zül saymayıp gelmelerini beklediğimiz havanın burada oluşumu! Diğer parti ilgili ve vekilleri yoktu ama AK parti Milletvekillerinden birinin onurlandırması herkesi memnun etmiş alkışlarla karşılanmıştı.
Çok güzel olan bu hareket beklide AK Partinin başlarını bile memnun etmeyebilirdi ama doğrusu, birliktelik ve kardeşlik böyle olurdu. Keşke diğer partililerde gelmiş olsa idi!”
Sözümü kesen Yangın Ali, “Evet, çok doğru. Ayrıca konuşmaları da değişikti.
Diğer Parti, çeşitli kuruluş ve hukukta üst yerlere gelmiş olanların.
Anayasa değişiminde ki maddelerin olumlu ve olumsuzluklarını teker teker açıklayarak oy vereceklere bilgi verme ve maddelerin neden olumsuz olduğunu açıklamak yerine.
Şahıs veya karşıt partilerin özel durumları ile ilgili doğru yalan ne varsa ortaya atarken birde hemen iktidara geleceklermiş gibi “Hesap soracağım… Namerdim…” sertlikleri yanında ve yapamayacağı tekliflerle güya kandırmaya çalışmaları sonrası işaret ve bağırıp çağırarak “HAYIR” istemeleri.
Diğer tarafın da olumlu yönleri daha bir açıklama ile bilgilendirmesi yerine. Cevap yetiştirmeye girip “siz nesiniz yani” ye getirirken “EVET” istemeleri ile ortamı gerginleştirmelerini kim kabul ediyor ki?
Bakın ne diyordu BBP Genel başkanı Sayın Yalçın Topçu mutedil konuşmasın da;
Anayasa değişikliğine ‘Hayır’ diyen muhalefeti ağır şekilde eleştirirken;
“16 defa değişen anayasa değişikliklerinde kimsenin sesi çıkmadı 17'nci değişiklikte de kıyamet koparılmamalıydı. Ülke de iş, aş ve huzur sorunu varken İktidar ve muhalefetin gündemi 12 Eylül'de yapılacak referandum olmakta. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, paketin içeriği ile ilgili bilgi vermek yerine “bu paketin içinde fındık var mı?' diyor. Sayın Kılıçdaroğlu bu paketin içinde fındık yok. CHP iktidarında ve senin SSK'daki genel Müdürlüğünde fındığı oralarda kırdınız zaten'' sözüne devamla “yanlış konuşma ve halkın kafasını karıştırma yoluna gitmekteler” derken Kendilerinin millet iradesinin esas olması için “Evet” diyeceklerini sözlerine ekledi. Ve devamla iktidara geldiklerinde AKP gibi yarım yamalak işler yapmayacaklarını iddia ederek, “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)’yı ortadan kaldıracağız. Bizim iktidarımızda Anayasa Mahkemesinin tamamı millet iradesiyle oluşacak. Öyle yarım yamalak iş yok. Millete sesleniyorum. Yukarıdaki kavgaya kulak asmayın. Sizin yapmanız gereken Anayasa paketinin maddelerini önünüze alıp bakmak ve birlik içinde olmaktır” sözleriyle alkışlar aldı.”
“Çok doğru söyledin” diye sözünü kesen Koçak Mustafa; “Ne güzel değimli? Taşlaşma kavga yerine, değişecek Anayasa maddelerinin üzerinde durup bilgilendiriyor. iktidar seçimi değil ki. “Hayır” çıksa muhalefet iktidara oturacak “Evet” çıksa AK Parti iktidarda devam edecek diye bir şey yok ki. Havanda su dövüp birazda kendilerini seçmenin gönlünden düşürmekteler, haberleri yok.”
Çakar Abidin söze karışıp; “ Karşıtının yanlışlıklarını gerekçelerle ortaya serip kendilerinin programını “ 24 Saat kesintisiz demokrasi için” ve “Terörle mücadele için öneriler” adlı kitapçıklarla nasıl olması gerektiğini yazarak halkı bilgilendirmeleri bizlerin “Özlenen muhalefet tutumu” beklentisine uymakta.
Demek ki BBP bu yolda yürümekle Rahmetli başkanlarının idealini gerçekleştirmeye de çalışmaktalar.”
Daha sonraki konuşmalara yerim kalmadı. Ana hat anlaşılmakta zaten.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…