1999 yılında DSP-MHP ve ANAP’ın oluşturduğu 57. Bülent Ecevit Hükümeti; IMF politikalarını ısrarlı ve tavizsiz bir biçimde uyguladı. Uygulanan IMF politikası ile ekonomi çöktü. Esnaf, sanayici, işçi, memur ve çiftçi çöküntüye uğradı. Halk o dönemde bir anda % 100’e (Yüzde yüze) varan oranda fakirleşti. Şubat 2001’de Türkiye’de ekonomik kriz meydana geldi. 2001’de Türkiye ekonomisi Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir kaos içine sürüklendi.
Türkiye'de, Şubat 2001’de meydana gelen ekonomik kriz ve 2008’de dünyada meydana gelen ekonomik kriz sonucu; işini kaybeden, iflas eden nice esnaf, tüccar, sanayici, şahıslar ve şirketler, ödeme imkânları kalmadığı halde hâlâ vergi ve SSK prim borçları ile boğuşmaktadırlar.
İflas ederek, işlerini kaybeden işverenler, ödeyemediği vergi ve SSK prim borçları dolayısıyla ızdıraplı bir durumda yaşamaktadırlar. İflas edip çok zor durumda yaşayan binlerce insan vardır. Bu konuda emekli maaşına haciz gelen nice yaşlılar vardır. Hatta geçinecek imkânı kalmamış olan insanlar çaresizlik içinde kıvranıyor. Çoğu vatandaş bu ızdırabı çeke çeke yaşamaktadır. Kimse derdini, kimseye anlatamıyor.
İşini kaybettiği halde, hiçbir geliri veya ödeme imkânı kalmayan işverenlere, vergi borçlarından dolayı ev eşyalarına kadar hacizler yapılmaktadır. İflas eden vatandaşlar ve şirketler, iş yaptıkları dönemlerde devlete milyarlarca lira vergi ve SSK primi ödemişlerdir.
Devlet olan devlet, vatandaşı zora düşünce elinden tutmaz mı? Geçinecek imkânı kalmayan insanlardan zorla vergi ve SSK prim borcu tahsil edilir mi? İşini kaybeden vatandaşlara illâ bu vergi ve SSK prim borçlarını cezaları ile birlikte ödeyeceksin demek hangi sosyal adaletle bağdaşır?
Halbuki, Avrupa Ülkeleri'nde işini kaybeden, iflas eden işverenlerin; vergi, SSK prim, vs. borçları silinmektedir. Hatta işini kaybeden işverenler desteklenerek, başka imkânlar sunularak, yeniden iş kurmaları bile sağlanmaktadır.
Türkiye'de, Avrupa Birliği (AB) kriterlerine, Kopenhag kriterlerine uyma yolunda çaba sarf edilirken; işini kaybeden, iflas eden vatandaşlarından emekli maaşlarına, evlerinin eşyalarına kadar haciz getirilerek, vergi ve SSK prim borçlarını acımasız bir biçimde tahsil yoluna gitmek, büyük bir haksızlıktır. Bu haksızlığın biran önce ortadan kaldırılması şarttır.
Maliye Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından araştırma yapılarak; iflas eden, fesih ve münfesih gibi nedenlerle işini kaybeden ve mükellefiyeti sona eren vatandaşların ve şirketlerin vergi ve SSK prim borçları cezaları ile birlikte mutlaka silinmelidir.
Ak Parti Hükümeti tarafından bu durum ele alınarak, iflas eden vatandaşların, fesih ve münfesih olan şirketlerin vergi ve SSK prim borçlarının 2009 yılı sonu esas alınarak cezaları ile birlikte tamamen silinmesi yönünde bir kanun çıkarılmalıdır. Çünkü bu konuda Türkiye’de, çözüm bekleyen çok acı bir tablo vardır.
İşte bu acı ve vahim olan tablo üzerine “Vergi Borcu” adlı şiirimi kaleme aldım.
VERGİ BORCU
Hükümetler verir ayar
Beni yaktı vergi borcu
Kanun çıkmış ceza koyar
Beni yaktı vergi borcu
Ödüyorum yetmez para
İçimdeki derin yara
Düşünürüm kara kara
Beni yaktı vergi borcu
Memur gelir laf anlamaz
Ceza keser hiç dinlemez
Derdi olmayan inlemez
Beni yaktı vergi borcu
Borcum borçtur, ceza büyük
Sırtımda var ağır bir yük
Bağrım, başım oyuk oyuk
Beni yaktı vergi borcu
Vatandaşın hâlin sorun
Kangren olmuş yara, görün
Bu işe bir çözüm verin
Beni yaktı vergi borcu
Çobanoğlu sabır deyip
Dükkân gitti, işim kayıp
Böyle vergi almak ayıp
Beni yaktı vergi borcu
Türkiye'de, Şubat 2001’de meydana gelen ekonomik kriz ve 2008’de dünyada meydana gelen ekonomik kriz sonucu; işini kaybeden, iflas eden nice esnaf, tüccar, sanayici, şahıslar ve şirketler, ödeme imkânları kalmadığı halde hâlâ vergi ve SSK prim borçları ile boğuşmaktadırlar.
İflas ederek, işlerini kaybeden işverenler, ödeyemediği vergi ve SSK prim borçları dolayısıyla ızdıraplı bir durumda yaşamaktadırlar. İflas edip çok zor durumda yaşayan binlerce insan vardır. Bu konuda emekli maaşına haciz gelen nice yaşlılar vardır. Hatta geçinecek imkânı kalmamış olan insanlar çaresizlik içinde kıvranıyor. Çoğu vatandaş bu ızdırabı çeke çeke yaşamaktadır. Kimse derdini, kimseye anlatamıyor.
İşini kaybettiği halde, hiçbir geliri veya ödeme imkânı kalmayan işverenlere, vergi borçlarından dolayı ev eşyalarına kadar hacizler yapılmaktadır. İflas eden vatandaşlar ve şirketler, iş yaptıkları dönemlerde devlete milyarlarca lira vergi ve SSK primi ödemişlerdir.
Devlet olan devlet, vatandaşı zora düşünce elinden tutmaz mı? Geçinecek imkânı kalmayan insanlardan zorla vergi ve SSK prim borcu tahsil edilir mi? İşini kaybeden vatandaşlara illâ bu vergi ve SSK prim borçlarını cezaları ile birlikte ödeyeceksin demek hangi sosyal adaletle bağdaşır?
Halbuki, Avrupa Ülkeleri'nde işini kaybeden, iflas eden işverenlerin; vergi, SSK prim, vs. borçları silinmektedir. Hatta işini kaybeden işverenler desteklenerek, başka imkânlar sunularak, yeniden iş kurmaları bile sağlanmaktadır.
Türkiye'de, Avrupa Birliği (AB) kriterlerine, Kopenhag kriterlerine uyma yolunda çaba sarf edilirken; işini kaybeden, iflas eden vatandaşlarından emekli maaşlarına, evlerinin eşyalarına kadar haciz getirilerek, vergi ve SSK prim borçlarını acımasız bir biçimde tahsil yoluna gitmek, büyük bir haksızlıktır. Bu haksızlığın biran önce ortadan kaldırılması şarttır.
Maliye Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından araştırma yapılarak; iflas eden, fesih ve münfesih gibi nedenlerle işini kaybeden ve mükellefiyeti sona eren vatandaşların ve şirketlerin vergi ve SSK prim borçları cezaları ile birlikte mutlaka silinmelidir.
Ak Parti Hükümeti tarafından bu durum ele alınarak, iflas eden vatandaşların, fesih ve münfesih olan şirketlerin vergi ve SSK prim borçlarının 2009 yılı sonu esas alınarak cezaları ile birlikte tamamen silinmesi yönünde bir kanun çıkarılmalıdır. Çünkü bu konuda Türkiye’de, çözüm bekleyen çok acı bir tablo vardır.
İşte bu acı ve vahim olan tablo üzerine “Vergi Borcu” adlı şiirimi kaleme aldım.
VERGİ BORCU
Hükümetler verir ayar
Beni yaktı vergi borcu
Kanun çıkmış ceza koyar
Beni yaktı vergi borcu
Ödüyorum yetmez para
İçimdeki derin yara
Düşünürüm kara kara
Beni yaktı vergi borcu
Memur gelir laf anlamaz
Ceza keser hiç dinlemez
Derdi olmayan inlemez
Beni yaktı vergi borcu
Borcum borçtur, ceza büyük
Sırtımda var ağır bir yük
Bağrım, başım oyuk oyuk
Beni yaktı vergi borcu
Vatandaşın hâlin sorun
Kangren olmuş yara, görün
Bu işe bir çözüm verin
Beni yaktı vergi borcu
Çobanoğlu sabır deyip
Dükkân gitti, işim kayıp
Böyle vergi almak ayıp
Beni yaktı vergi borcu