İdeolojik Fay Hatları

Süleyman Küçük

Son yıllarda sıkça yüzleşmeye başladığımız afetlerden sonra depremlerin kaynağı olarak bildiğimiz jeolojik faylar hakkındaki düşüncelerimizde oluşan korkularımızdan daha büyük ve daha tehlikeli sıkıntılar oluşmaya başladığını görüyoruz.

Her afet sonrası karşılaştığımız yeryüzündeki fay kırıklarının oluşturduğu bozulmalara rahmet okutturacak şekilde toplumsal yapıda kırılmalara ve bozulmalara sebep olan ve her birimizin elleriyle ve dilleriyle tahrik ettiği bir felakete dikkat çekmek istiyoruz.
Bu felaketin adı, deprem sonrasında ortaya çıkan düşmanca tavırların devam ettiği sürece gittikçe çok daha büyümesi konusunda endişe ettiğimiz ve var olan jeolojik bir fay hatlarından daha büyük felaketler getirecek olan ideolojik fay hatlarının biriktirdiği strestir.
Jeolojik fay hatlarından daha tehlikeli olan şey olarak tarif edebileceğimiz ideolojik fay hatları, insanların arasında suni olarak oluşturulan kültürel, ekonomi ve politik basınçların arasına sıkışmış suni fay hatlarının deprem gibi afetler ile seçim gibi siyasi hırsın yükseldiği günlerde kırılmasıyla ortaya çıkmaktadır.
Jeolojik faylarda biriken stresi yüzyıllar ölçeğinde belli ölçülerde hesaplamak mümkün olsa da, insanlar arasında ideolojik olarak biriken stresin boşalma yeri ve zamanını kestirmek kolay olmayacaktır.
İnsanlar arasında totaliter rejimlerin varlığıyla ortaya çıktığı söylenen ideolojik fay hattı felaketi görülür olsa da bu felaketi daha da derinleştiren siyaset fay hattı her nedense görülmemektedir.

Deprem, sel veya heyelan gibi jeolojik olaylar sonucunda karşılaştığımız felaketlerin büyüklüğü karşısındaki çaresizlikle bir kısım insanlar devletin şefkat elinin yeterince görülemediğinden bahsederken, diğer bir kısım insanın her ne olursa olsun devletin korunması gerektiğinden bahisle kavgaya hazır hale gelmektedirler.
İdeolojik fay hatları kırılmış veya en küçük bir kıvılcımla kırılmaya müsait hale gelmiş kesimleri 4 ana grupta sıralamak mümkündür.
Birinci grup olarak tabi afetler nedeniyle varlıklarını ve yakınlarını kaybetmiş sıradan insanlar olarak görülen kişilerin acıları dolayısıyla dert yanmalarını ve itirazlarını anlamak belli aşamalarda normal görülebilir.

Bunların yanında devleti dokunulmaz kutsal bir varlık olarak gören ikinci kesimdeki insanların “Devletimizi suçlarken dikkat edelim” sözleri ile başlayan ve yaşanan olayları geçmişte olan biten her şeyden daha büyük olarak gösterme gayretinde olanları sayabiliriz.
Üçüncü grup ise, çalıp çırpan müteahhitlerden başlayarak hırsızlıkta ortak oldukları iddia edilen bürokrat ve siyasilere kadar uzanan menfaat adlı canavarı “dünyanın neresinde olursa olsun böyle çok büyük bir felaket yaşanmamıştır” sözleriyle aklamaya çalışanlardır.
Dördüncü ve en şikâyetçi olarak görünen grup ise ortada devlet denilen bir mekanizma görünse de aslında olan biten her şey insana değer vermeyen belli bir ideoloji ve kültürle birbirine bağlanmış karmaşık bir güç odakları ağından öte bir şey olmayan kapitalist devletin sömürü çarkıdır diyen gruplardır.

Devlet ile seçimle değişen yöneticileri bir bütün olarak görmek nasıl bir hata ise, devlet ile vatandaşlar arasında gizemli hatta ilahi bir yücelik duygusu oluşturarak insan aklını felç edici duygusal bağ oluşturmak da o derece hatalıdır.

Çünkü devlet kurumları arasındaki bağ nedeniyle hayata dönük kararları devletin değil de, güç odaklarını oluşturan insanların aldığını görmezden gelerek sorumsuzluk duygusunu yüceltirken o kararları alan insanları yani sorumluları saklarken devletin yüceliği karşısında vatandaşları küçültmüş olmaktadır.
İdeolojik fay hatlarının kırılan her jeolojik fay hatları sonrasında yenilenmesi ile ortaya çıkan bu toplum yapısının hayata yansıyan gerçeği, her depremde görüldüğü üzere un ufak olan çimento kütleleri gibi darmadağın olan toplumun ekonomi politiğidir.
Bir toplumun ekonomi politik kalitesini yöneticilerin vizyonu değil, yönetilenlerin belirlediğini düşündüğümüz için de, İdeolojik fay hatlarının çok olduğu toplumların jeolojik fay hatlarının verdiği zararlardan şikâyet etme hakları olmadığına inanıyoruz.

FARKINDA MIYIZ?
Yaklaşık 200 yılı aşkın zamandır yaşadığımız insan, ahlak ve sermaye erozyonu sonucunda ortaya çıkardığımız ve sadece birer kâr makinası haline dönüştürdüğümüz için sadece fazladan bir artı değer elde etme peşinde koşan insanlarımız denetlenemediği için, toplumsal rant mekanizmasının  bir organı haline dönüşen müteahhit, bürokrat siyasetçi üçlüsünü de denetleme imkanı olmayacaktır.

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.