Türkiye’de gündem yoğun; içki yasağı, seks, heykel, öğrencilerin 45 cm yakınlaşması haberleri, Hizbullah konusu, Tunus’da diktatörün devrilmesi… Bu konuların her biri birer makale konusu ama biz bunları özet olarak bir değerlendirmesini yapacağız.
Türkiye’de İttihat ve Terakki zihniyetinin / Ergenekon’un hiçbir değer yargısı yok, doğruları yok, onun için her şey mubah; ister insan hayatına zararlı olsun, ister olmasın önemli değil, haram ve helal diye bir mefhumu tanımıyor, seks konusunda bir ölçüsü yok, estetik anlayışı yok, mimaride, sanatta bir modeli yok. Çağdaşlığı sadece içki, kumar, seks ve değer yargılarıyla savaştan ibaret sanmaktadırlar. İşte sıkıntı buradan kaynaklanmaktadır; yapılması düşünülen ve yapılacak bütün güzelliklere karşı çıkmaktadır.
İçki, kumar, seks serbest olsun, değer yargıları, doğrular bunlara engel olmaktadır; dolayısıyla bunlar ortadan kalkmalıdır; heykeli bir sanatçı yapmışsa o bir sanat abidesidir, diyerek, bir ölçünün ve değer yargısının varlığını reddetmektedir. Tarihimizle, değerlerimizle, örf ve adetlerimizle ve kimliğimizle çelişmesi onun için önemli değil. Kadın erkek münasebetlerinde belli ölçülerin olmasını reddetmektedir. 28 Şubat döneminde olduğu gibi senaryolar üretmektedir, öğrencilerin 45 cm yakınlaşması haberleri bunun bir örneğidir. Mersin’de bir Lise’de güya okul müdürü, kız ve erkek öğrencilerin birbirine 45 cm yakınlaşmasını yasaklamış. Ali Kalkancı, Fadime Şahin ve Müslim Gündüz olaylarını hatırlayalım. Hükümet içki yasağı getiriyor! Başbakan, Kars’taki heykele “ucube” dedi, heykel yıkılırsa dünya ayağa kalkar, Hükümet Taliban’ın durumuna düşer, Taliban, Buda’nın heykellerini yıkmıştı. Hükümet Hizbullah’ı serbest bıraktı v.s.
Sayın Başbakan, Yargıtay, eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan’ın eski Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in dosyalarını kısa zamanda bir karara bağladı, fakat Hizbullah’ın dosyalarını on senedir bir karara bağlamadı, diye cevap verdi.
Çelik, içki yasağını, heykel tartışmasını ve Mersin’deki öğrencilerin 45 cm yakınlaşmasını sanki hükümetimiz özel hayata yaşam biçimine müdahale ediyormuş gibi özel zevklerine ve tercihlerine sınırlama getiriyormuş gibi bir atmosfer oluşturulmaya çalışılıyor" şeklinde değerlendirdi. Ve sözünü şöyle sürdürdü: "ABD’ de alkol satın alma yaşı 21 Türkiye’de 18 Dünyanın her yerinde alkol ve sigara ile ilgili bunların üretimi ile ilgili bunların satışı ile ilgili bunların reklamı ile ilgili sunumu reklamı ile ilgili kanunlara veya yönetmeliklerle yapılmış düzenlemeler vardır. (Milliyet 23 Ocak 2011)
Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç, içki düzenlemesi konusunda bir soru üzerine görüşlerini şöyle açıkladı: ''Hayat içkiden ibaret değil, hayat seksten ibaret değil. Bir kısım çağdaş düşünceye sahip olduğunu söyleyenler, sadece içki ve seksle olaya bakıyorlar. Evet, onlar da bir insan için çok büyük ihtiyaç, onlara da ihtiyacımız var, onlar da bir şekilde tatmin edilecek ama Türkiye bir hukuk devleti. Bu hukuk devleti içinde her şeyin ölçüsünün olması, özgürlüğün sınırsız olmadığı fikri gereklidir. Çağdaşlığı içki kadehlerinde aramak ve bulmak isteyenlere ithaf olunur.'' (Saman Yolu Haber 22.01.2011)
İttihat ve terakki zihniyetinin değer yargısı ve doğrusu bilimdir, demeyelim. Bunu, vahyin ortaya koyduğu değerleri ve doğruları yıkmak için bir silah olarak kullanmaktadır; bilime inandığından dolayı değil. Bilim, içkinin, kumarın, haram seksin, “değer yargılarına aykırı ve estetiği olmayan heykelin ve sigaranın zararlarını bir bir ortaya koymaktadır. Söz konusu zihniyet, bilime inansaydı içki düzenlemesine karşı çıkmaz, haram seksin müdafisi kesilmez, “ucube” olan heykele sahip çıkmazdı, PKK’yı kontrol altında tutabilmek ve zamanı geldikçe “Hizbullah” adını verdiği terör örgütünü kullanmak için oluşturmazdı. Ergenekon, bu oluşturduğu terör örgütüne “Hizbullah” diyerek bir taşla iki kuş vurduğuna inanmaktadır; ama bunun “gayretullah”a dokunduğunu hesap edemedi, şimdi paçayı kaptırmasının ana sebebi “gayretullah”a dokunmasıdır. İnanıyorum ki Ergenekon, Tunus’taki diktatörün devrildiği gibi yakında devrilebilir.
Kur’an-ı Kerim şöyle der: “Onları (insanları) ateşe çağıran öncüler kıldık. Kıyamet günü onlar yardım görmeyeceklerdir.” (Kasas:41)
Türkiye’de İttihat ve Terakki zihniyetinin / Ergenekon’un hiçbir değer yargısı yok, doğruları yok, onun için her şey mubah; ister insan hayatına zararlı olsun, ister olmasın önemli değil, haram ve helal diye bir mefhumu tanımıyor, seks konusunda bir ölçüsü yok, estetik anlayışı yok, mimaride, sanatta bir modeli yok. Çağdaşlığı sadece içki, kumar, seks ve değer yargılarıyla savaştan ibaret sanmaktadırlar. İşte sıkıntı buradan kaynaklanmaktadır; yapılması düşünülen ve yapılacak bütün güzelliklere karşı çıkmaktadır.
İçki, kumar, seks serbest olsun, değer yargıları, doğrular bunlara engel olmaktadır; dolayısıyla bunlar ortadan kalkmalıdır; heykeli bir sanatçı yapmışsa o bir sanat abidesidir, diyerek, bir ölçünün ve değer yargısının varlığını reddetmektedir. Tarihimizle, değerlerimizle, örf ve adetlerimizle ve kimliğimizle çelişmesi onun için önemli değil. Kadın erkek münasebetlerinde belli ölçülerin olmasını reddetmektedir. 28 Şubat döneminde olduğu gibi senaryolar üretmektedir, öğrencilerin 45 cm yakınlaşması haberleri bunun bir örneğidir. Mersin’de bir Lise’de güya okul müdürü, kız ve erkek öğrencilerin birbirine 45 cm yakınlaşmasını yasaklamış. Ali Kalkancı, Fadime Şahin ve Müslim Gündüz olaylarını hatırlayalım. Hükümet içki yasağı getiriyor! Başbakan, Kars’taki heykele “ucube” dedi, heykel yıkılırsa dünya ayağa kalkar, Hükümet Taliban’ın durumuna düşer, Taliban, Buda’nın heykellerini yıkmıştı. Hükümet Hizbullah’ı serbest bıraktı v.s.
Sayın Başbakan, Yargıtay, eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan’ın eski Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in dosyalarını kısa zamanda bir karara bağladı, fakat Hizbullah’ın dosyalarını on senedir bir karara bağlamadı, diye cevap verdi.
Çelik, içki yasağını, heykel tartışmasını ve Mersin’deki öğrencilerin 45 cm yakınlaşmasını sanki hükümetimiz özel hayata yaşam biçimine müdahale ediyormuş gibi özel zevklerine ve tercihlerine sınırlama getiriyormuş gibi bir atmosfer oluşturulmaya çalışılıyor" şeklinde değerlendirdi. Ve sözünü şöyle sürdürdü: "ABD’ de alkol satın alma yaşı 21 Türkiye’de 18 Dünyanın her yerinde alkol ve sigara ile ilgili bunların üretimi ile ilgili bunların satışı ile ilgili bunların reklamı ile ilgili sunumu reklamı ile ilgili kanunlara veya yönetmeliklerle yapılmış düzenlemeler vardır. (Milliyet 23 Ocak 2011)
Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç, içki düzenlemesi konusunda bir soru üzerine görüşlerini şöyle açıkladı: ''Hayat içkiden ibaret değil, hayat seksten ibaret değil. Bir kısım çağdaş düşünceye sahip olduğunu söyleyenler, sadece içki ve seksle olaya bakıyorlar. Evet, onlar da bir insan için çok büyük ihtiyaç, onlara da ihtiyacımız var, onlar da bir şekilde tatmin edilecek ama Türkiye bir hukuk devleti. Bu hukuk devleti içinde her şeyin ölçüsünün olması, özgürlüğün sınırsız olmadığı fikri gereklidir. Çağdaşlığı içki kadehlerinde aramak ve bulmak isteyenlere ithaf olunur.'' (Saman Yolu Haber 22.01.2011)
İttihat ve terakki zihniyetinin değer yargısı ve doğrusu bilimdir, demeyelim. Bunu, vahyin ortaya koyduğu değerleri ve doğruları yıkmak için bir silah olarak kullanmaktadır; bilime inandığından dolayı değil. Bilim, içkinin, kumarın, haram seksin, “değer yargılarına aykırı ve estetiği olmayan heykelin ve sigaranın zararlarını bir bir ortaya koymaktadır. Söz konusu zihniyet, bilime inansaydı içki düzenlemesine karşı çıkmaz, haram seksin müdafisi kesilmez, “ucube” olan heykele sahip çıkmazdı, PKK’yı kontrol altında tutabilmek ve zamanı geldikçe “Hizbullah” adını verdiği terör örgütünü kullanmak için oluşturmazdı. Ergenekon, bu oluşturduğu terör örgütüne “Hizbullah” diyerek bir taşla iki kuş vurduğuna inanmaktadır; ama bunun “gayretullah”a dokunduğunu hesap edemedi, şimdi paçayı kaptırmasının ana sebebi “gayretullah”a dokunmasıdır. İnanıyorum ki Ergenekon, Tunus’taki diktatörün devrildiği gibi yakında devrilebilir.
Kur’an-ı Kerim şöyle der: “Onları (insanları) ateşe çağıran öncüler kıldık. Kıyamet günü onlar yardım görmeyeceklerdir.” (Kasas:41)