Yazının başlığına bakarak “Sahi nedir bu ümit ışığı?” diye sorsam da aslında bunun cevabını yine kendimizin vereceğini biliyoruz. Eğer bakmasını bilirsek, görmesini bilirsek ümidi her zaman her yerde yaşatabiliriz.
***
Sürekli dillerde dolaşan ve hayatımızı sürdürmek için ruhumuzun daima ihtiyacı olan ümit duygusunu zaman zaman kaybetsek de o beklenmedik bir anda hep karşımıza çıkar ve bizi yalnız bırakmaz.
***
Ümit gecenin karanlığında, kafamızı kaldırıp gökyüzüne baktığımızda parlayan yıldızlardı. Zaman zaman bulutlar önümüzü kapatsa bile biliyoruz ki o her zaman parlayacak ve daima yanımızda olacaktı. Elbette ümit etme duygusu bizi terk etmeyecek ve bize yine görünecekti.
***
Ümit bazen bir ressamın fırçasındaydı. Paletin de oluşturduğu renk cümbüşünü, ulaşılmaz görünen gökkuşağının tuvala vurmasıydı. Her solan renkler gibi, solan ümitsizliği yine kendi oluşturduğu renk cümbüşünden fırçasıyla canlandıracaktı. Ressam, attığı her fırçayla hayata umut dağıtıyordu.
***
Gözlerimizi kapattığımızda bile içimizdeki umutla hayal dünyamızı gülümseyerek gezerken, aydınlık olan bu dünya yolculuğumuzda ümitsizlik de neyin nesiydi?
***
Asla yeise kapılmaya gerek yok. Düşmüş omuzlara binmiş olan yük ve pörtlemiş gözlere takılan kara gözlükle dünyamızı karartmaya da gerek yok. İçimizde filizlenen ümit kıvılcımlarını baskılamak; mükemmel yaratılmış vücut mekanizmasına, tüm hücrelerimize, hızlı hızlı atan kalp ritmimize ve bize karşılıksız verilen nefeslerimize yaptığımız büyük bir haksızlık olmaz mı? En önemlisi ise bu işin bir de manevi boyutu var. Şeytanı sevindirip, Allah’ın rahmetini unutmak da doğru olmaz.
***
Bu yeisten çıkacak olan da yine bizleriz. Yanan apartmanlarda bile çıkış yolu olarak yangın merdivenleri varken gecenin en karanlığında ortaya çıkan yıldızları düşünebilen insan, ümit merhemini daima yanında hissederek her zaman bir çıkış yolu bulacaktır. Belki de kendimize yapabileceğimiz en büyük iyilik de işte en zor durumlarda bile umudu yaşatmak olacak.
***
Umutsuz yüreklere, çökmüş omuzlara ve solmuş gözlere pozitif ışınlarla umut vermeliyiz derken bir yandan da ruhumu dinlendiren bir türkü yankılanıyor kulaklarımda: “Geçti dost kervanı, eyleme beni eyleme beni…“ Türkünün nakaratı tekrarlanırken ben de ümit kervanında hepinize umut dolu güzel bir yolculuk diliyorum.