Bu günlerdeki hortum operasyonları ve dış mihrakların oynadığı oyunlar, acaba Osmanlı Devleti zamanında oldu mu?
Ancak son döneminde dış güçlerin Petrol bulacağız deyip üstüne çöreklendikleri de bilinen bir gerçek.
Daha evvel nasıl bir tutumu vardı Osmanlı padişahlarının? Bilhassa Adalet üzerinde duruşları nasıldı? Bunların çoğunu bilmemekteyiz.
Çünkü Cumhuriyet dönemi tarihçilerimiz Osmanlının incelikleri yerine sadece savaşlarını yazmakla kalmışlardır.
Sizlere aşağıda Osmanlının birkaç inceliklerini sunmaktayım. O=uyalım beraber.
***
Haram Yemeyen Ordu
Osmanlı ordusu, İslam’ı tek bir bayrak altında toplamak gayesiyle Mısır seferine giderken Gebze yakınlarındaki bağlık-bahçelik bir arazide mola vermiş.
Başlarında bulunan Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim…
Mola sonu bütün askerlerin heybelerini arattırıyor!
Hiçbirinde meyve cinsinden bir şey çıkmaması üzerine. Padişah Selim ellerini Ulu Dergâha kaldırıp;
“Allahım, sonsuz şükürler olsun. Bana haram yemeyen bir ordu lütfettin. Eğer askerimin içinde tek bir kişi sahibinden izinsiz bir meyve yeseydi ve ben bunu haber alsaydım Mısır seferinden vazgeçerdim.” Diyerek…
Rabbine sonsuz hamd ü senalarda bulunuyor. Darısı…
***
Ecdadımız, Yüz Akımız
Altı asır gibi uzun bir süre üç kıtada hükmünü yürüten ecdadımızın medeniyet mirasını inceleyip araştırmadan içte ve dıştaki bazı gafil ve düşünülüşlerin Osmanlı’ya “emperyalist” yaftasını yapıştırarak mahkûm etmeye çalışmalarına mukabil,
Macaristan İlimler Akademisi tarafından ortaya çıkartılıp yayınlanan bir belgede belirtildiğine göre.
Osmanlı Devleti’nin Macaristan’da hâkim olduğu devirlerde, Macar halkından yılda 7 milyon akçe vergi toplarken…
Aldığı bu harca mukabil aynı yıl Macaristan’a 21milyon akçe yatırım yaparak tarihe geçmiş olmaktadır.
***
Barbar Kim?
Bizans’ı kurtarmak üzere İstanbul’a çağrılan Haçlı ordularının Hristiyanlığın mukaddes kilisesi Ayasofya’nın tepesinde ki altın haçı sökerek eritip sattıklarını...
Yıllar sonra Osmanlı ordusunun İstanbul’un fethi sırasında bir yeniçerinin, fetih hatırası olarak saklamak maksadıyla Ayasofya’nın küçük bir çini parçasını koparmak istemesini,
Fatih Sultan Mehmed’in “tahribe teşebbüs”le suçlayıp cezalandırdığı ,..
***
Sultan Vahdeddin’in
Vatanperverliği
Osmanlı ordusunun silahları elinden alındığı, düşman filolarının Çanakkale Boğazı’ nı aşıp İstanbul’a dayandığı felaketli bir dönemde halife sıfatıyla Osmanlı tahtına oturan Sultan Vahdeddin’in, Osmanlı askeri olarak, şahsını korumak için bırakılmış olan biricik taburunu Ayasofya Camii’ ne göndererek:
“Aziz İstanbul’un fethinin sembolü olan Ayasofya’ya çan takmak isteyenlere ateş ediniz!... “ emrini verdiği.
***
Hilafetin Gücü
31 Mart hadisesi tertipçileri arasında bulunan şair ve filozof Rıza Tevfik’in…
Bu meş’um hadisenin ardında “İngiliz parmağı” olduğunu itiraf edip, ihtilal hadisesinden sonra İngiliz konsolosluğuna gittiğinde çok soğuk bir şekilde karşılandığı…
O zaman bunun sebebini anlayamayan Rıza Tevfik’in çok sonraları Londra’ya uğrayıp bunun sebebini o dönemin İngiltere’nin Türkiye Büyükelçisi Lord Nikılsın’a sorduğunda…
İngiliz’in çok ibretli bir şekilde “Rıza Tevfik Bey, Biz bilhassa Hindistan’da İslam ülkelerini idaremiz altına alabilmek için milyarlarca altın harcadık ama başarılı olamadık.
Halbuki Sultan II. Abdülhamid, her yıl bir ‘Selam-ı Şahane’, bir de ‘Hafız Osman hattı Kur’an-ı Kerim’ gönderiyor ve bütün İslam ümmetini, hudutsuz bir hürmet duygusu içinde emrinde tutuyor.
Biz bu ihtilalle siz jön Türkler’ den hilafet kuvvetinin ortadan kaldırılmasını bekledik ve aldandık. İşte bundan dolayı sizi soğuk karşılandınız?” cevabını verdiği. .
***
II. Abdülhamid Han’ın
İstihbarat Gücü
Batılı emperyalist güçlerin, Ermenileri piyon olarak kullanıp kışkırtarak Anadolu’da karışıklıklar çıkardığı günlerde, İngiliz Büyükelçisi’nin Sultan Abdülhamid’e gelip, küstahça: “Daha ne kadar Ermeni öldüreceksiniz?” diye sorma cüretini göstermesi üzerine, Ulu Hakan’ın keskin bakışlarını elçinin üzerine dikerek:
“Filan gün, filan saatte Karadeniz’in filan noktasına yaklaşıp, karaya Ermenileri Türklere karşı silahlandırmak için şu kadar sandık malzeme çıkaran ve komitacılara teslim eden İngiliz gemisinde, Türk başına kaç silah bulunuyorsa tam o kadar Ermeni öldüreceğiz. “ cevabını verdiği...
Sultan II. Abdülhamid’in bu muazzam istihbarat gücü karşısında İngiliz elçisinin dehşete kapılarak aptallaştığı…
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…