İbâdetlerin insan eğitimine büyük katkıları vardır. Sâdece genel çerçeve itibâriyle hem imânın hem İslâm’ın şartlarının yerine getirilmesi insan ömrünü dengeli bir şekilde ikâme ettirmesinde önemli ehemmiyete hâizdir. İbâdetler insan ruhunu beslediği gibi bedene güç ve zindelik kazandırır. Hayâta ve olaylara güzel bir bakış getirir. Mutsuzluk ve umutsuzluk son bulur. Yerine derûni haz ve lâhûti lezzet gelir. Ama ibâdetleri ideal ölçülerde yapana tabiî ki…
Önce imandan başlarsak; şehâdet getirerek iman dâiresi içine girmek, her çeşit problem karşısında sonsuz güce sığınmak, kâinâtın mutlak var olan sahibinin yardım, merhamet ve şefkatini her an yüreğinin içinde hissetmek ne büyük saadet ve destek! Yeryüzünde zerreden küreye her ne varsa onun sâhibinin devamlı seninle birlikte olduğunu ve seni hep koruyup gözettiğini bilmek insan için ne müthiş bir bahtiyarlık!
İnsanlar hep rehber şahsiyetlerle doğruyu bulmuşlardır. Dâima en güzeli gösteren Peygamberlere inanıp iman etmek doğru yolu benimsemek için ne büyük kolaylık! Ha keza Kur’ân’ın klavuzluğunu kabul etmek ve ondan faydalanarak iki dünya mutluluğunu kazandıran şifa hazinesinin ilâhi gücüne tâbi olmak ne büyük şans! Çünkü O kitâbı kutsal inananları sonsuz mutluluk yeri olan cennete götüren yol haritasıdır. Oku, anla ve faydalan ey dost! Ahirete inanmak ise ne büyük adâlet tecellisi! Öldükten sonra hesap verme bilincinde mükemmel bir denge ve şaşmaz ölçüler var. İşte bu bilinç dünyâda insana doğru yaşama şuuru kazandırır. Yoksa insan haksızlık ve hukuksuzluk yapabilir. Kısa yoldan gayri meşru yollardan nefsinin arzuladığı her türlü çirkinliği işleyebilir. Ama işlenmemesi Allah (c.c) korkusundandır. Allah(c.c) korkusu da imandandır. İmâni kanunlardandır. İnsanların koyduğu kanunlar her zaman ve her devirde dâima suiistimal edilmiştir.
Namaz kılmak en zevkli ve en tatlı bir ibâdettir. Sayılayacak kadar çok faydaları vardır. İnsanı derler, toplar hayâtına bir çekidüzen getirir. Günahlara yaklaştırmaz, insanın kontrollü ameller sergilemesine vesile olur. Bedeni kuvvetlendirir, insanı zindeleştirir. Gününü planlar, 24 saaati bir disipline sokar. Ruhu yüce ve ulvi zevklere eriştirir. İnsana dâima yüce yaratıcıyı hatırlatarak kötülük işlettirmez, günahlara kefâret olur. İnsanın ömrüne bereket hayâtına tad gelir. Namaz kılan kişinin gündelik yaşantısı huzurlu ve kalbi temiz olur. Bunları insan eğitimi için şart görüyoruz.
Orucun da ayni şekilde insan eğitiminde çok büyük katkıları vardır. Bir kere insan bedeninin dinlenmesi ve sıhhate kavuşması için genelde bütün doktorlar oruç tutmayı tüm insanlara tavsiye ediyorlar. Özellikle beden sağlığı için senede bir defa bir ay tutulan Ramazan orucunun yanı sıra Pazartesi, Perşembe oruçları yine mübârek gün ve aylarda tutulan sevap içerikli muhtelif oruçların insanın fiziksel bünyesinin sağlığı açısından ne müthiş katkıları vardır. Ama sâdece bu mu ya? Oruç ile insan diğer muhtaç insanların hallerini daha iyi anlıyor. Çevresindeki aç insanların durumlarını bizzat yaşayarak idrak ediyor. Oruç gönüllerde mâneviyat baharları açtırır. Nefsâni istekleri köreltir, ahlâkı güzelleştirir. İnsana sabrı öğretir. Varken yememeyi anlatır ve oradaki mesajı kavratır. Ancak Allah(c.c)’ın izniyle yer ve yine O’nun izniyle içer. Böylece inanan mümin hayâtına Hak ile yön verir. Onun hayâtında Batı ve batıl rüzgarları yerine Hak ve adâlet rüzgarları eser. Hak der, adâlet der. Kötülük istemez, kötülüğe yaklaşmaz, kötülük yapmaz, yapamaz. Allah(c.c)’tan korkar. Bunlar ne büyük kazanımdır insan eğitiminde ve senelerce anlatsan yalnızca bir defa orucun yaşattıklarını kazandıramazsın.
Evet, inanmak, Müslüman olmak ve ibâdetleri ciddi boyutta yerine getirmek insanı insan eden en önemli unsurlardır.
Bu konuya cumaya devam edelim inşallah. Sizlere içinde bulunduğumuz şu mübârek günler ve aylar içerisinde bol ibâdetli ve huzurlu günler diliyorum efendim. Hayırla kalın. Dua buyurun.