Hz. Mevlânayı Anmak Ya da Anlamak

Muzaffer Dereli

Anmak ya da anlamak!

Buna ihtiyaç hissetmek…
Niçin?
“Ölümümüzden sonra bizi toprakta arama, ârif kişilerin gönülleridir bizim kabrimiz.”
İşte unutulmamanın odak noktası!..
Ârif kişi; Allah’ı bilen ve O’nu seven insan demektir. Ârifler Allah için yaşarlar. Allah için sever, Allah için buğz eder, Allah için verir, Allah için insanlara yakınlık gösterirler. İşte Mevlâna’nın sözündeki sır ve manâ da budur. Yani her şeyin “Allah için” olması.
Bizler Allah için yaşamaya çalışırsak aynı noktada buluşuruz. Kula düşen de budur.
Hz. Mevlâna (k.s.) ve benzerlerinin yaymaya çalıştıkları hakikat de budur. Bu sevgi ve muhabbet alemini yaşayan insanların ölümleriyle birlikte bu manâ da gömülecek değildir toprağa. Kişinin, o manâyı canlı olarak yaşayan ârif ve salih kişilere gitmesi, onların sohbetleriyle hayat bulması gerekir. Hikmet ehli insanların en güzellerinden birisi olan Lokman (a.s.) bu gerçeği şöyle dile getirir:
-“Ey benim oğlum! Âlimlerle birlikte bulun! Onlara iki dizinin üzerinde yaklaş! Çünkü Allah (c.c.) gökyüzünden indirdiği yağmurla yeryüzünü nasıl diriltiyorsa, hikmet sahiplerinin sözleriyle de ölü kalpleri diriltir ve cilâlar.”
Asırlar geçse de ne Lokman (a.s.) unutulur, ne Mevlâna ve ne de benzerleri! Zîra onlar hayatları boyunca Allah’ı bilmeye ve O’nu kullarına bildirmeye çalışmışlardır. Bunun için de Allah onları sevmiş ve kullarına sevdirmiştir. Bu gerçeğe şöyle işaret buyrulur hadis-i şeriflerde:
“Allah bir kulu sevdiği zaman, Cebrail (a.s.)’a şöyle seslenir:
Allah falanı seviyor, onu sen de sev! Onu Cebrail (a.s.) da sever. Sonra O, sema ehline şöyle nida eder:
Allah falanı seviyor, onu siz de sevin! derken, bütün sema ehli de onu sevmeye başlar.
Sonra onun için halk arasında (ilgi ve) kabul konur.” (Buhârî, tevhid 33)
***
“Size en hayırlılarınızı haber vereyim mi?
Ashab: Evet, ey Allah’ın Rasûlü! dediler. Buyurdular ki:
Sizden o kimseler en hayırlıdır ki, onlar görüldüğü zaman aziz ve celîl olan Allah hatırlanır.” (Küt. Sitte Muht. 17/1262)
“Görüldüğü zaman Allah’ı hatırlatan” o insanlar, ölümlerinden sonra da isimleri geçtiği zaman yine Allah’ı hatıra getirirler. Bunu lûtfeden de yüce Allah (c.c.)’tır. Zira onlar hayatları boyunca Allah (c.c.) sevgisiyle yanmışlardır.
***
Hikmet; Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’de sünnet olarak karşımıza çıkmış, onun sünnetine yapışan insanlarda da böylesine kalıcı söz ve davranışlar olarak zuhur etmiştir.
“Erler sohbeti, seni de erlerden eder,” diyen Hz. Mevlâna yine buraya dikkat çekmiş ve insanın böylesine eşsiz güzelliklere ulaşması için Allah Rasûlü’nün hayatlarından bir şeyler almasına işaret etmiştir. Bu, kul olmayı, Allah için yaşamayı, ârif olmayı, toprağa girse de toprakta çürümemeyi getirecektir. Yaşanması gereken hayat ve ölümsüz manâ da budur. Yoksa ölümlerinden sonra onları toprakta ne kadar ziyaret edersek edelim, böylesine bir gidişata yönelmezsek, pek fayda elde edemeyiz.
Kimileri ona dil uzatır, kimileri de farklı değerlendirmelere girerken, akıl ve iz’an sahibi bir kimse, onun; “Ben yaşadığım müddetçe Kur’an’ın kölesi, Hz. Muhammed Mustafa’nın da ayağının tozuyum,” sözüne itibar eder. Doğru olan da budur.
***
Ölüm gününü özleyen kaç insan çıkar sizce? Kendimize bakalım.
“Şeb-i Ârûz” denilen o manâ neyi hatırlatıyor. Allah’a kavuşmayı değil mi? Sevgiliye varış, vuslata eriş…
Allah’ın Sevgili Rasûlü, “Refîk-i A’lâ, Refîki A’lâ!” diyerek gitmişti Âlemlerin Rabbine.
Onun yolunda olanlar da böyle gidiyorlar yüceler yücesine. Allah onlardan razı olsun.
Keşke bir özellik ve bir güzellik de bizler alabilsek bu derûnî manâlardan…
İşte kulluk burada kendisini gösteriyor.
Bu çerçeve içerisinde Hz. Mevlâna’yı anıyor muyuz, yoksa anlıyor muyuz? Ya da anarken anlamaya mı çalışıyoruz? Ne dersiniz?
Anlayınca anmak ne güzel!
Bilerek ve yaşayarak…
 Sevilmesi gereken O en yüce Allah’a emanet olunuz!..

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.