HÜZÜN  RAMAZANI

Nurten Selma Çevikoğlu

Efendim bugün itibârıyla Ramazan başladı. Her sene içimizde bir coşku, târifi imkansız bir sevinç ile on bir ay özlemle beklediğimiz Ramazan ayına girerdik. Bu sene içimiz buruk, coşkumuz az, hüzün doluyuz. Çünkü câmilerimiz, mescidlerimiz kapalı, Mescidi Nebevî, Kâbe’yi Muazzama kapalı, câmiler boş, cemaat yok, evler boş, mukâbeleler yok, caddeler, sokaklar bomboş… Hüzün doluyuz… Fakir fukara hizmetleri, koşa koşa ifâ edilen hayır çalışmaları hep bir bir iptal edildi. Ne oldu böyle birden bire!!! Cenâbı Hakk’ın üzen bir şeyler var demek ki? Yeryüzünün halifesi olan insan Rabb’inin yarattığı küçücük bir yaratık vasıtasıyla o makamdan indirildi mi? Ne yaptı acaba ki, böylesi bir hâli hak etti? Neyse hemen konuya dalmak istemiyorum. Sene boyu özlemle beklediğimiz Ramazan ayınızı önce mübârek etmek istiyorum, Rabb’im kendi çapımızca karınca misâli bulunduğumuz mekanlarda en kâmil şekilde ihya edebilmeyi nasip etsin sevgili kardeşlerim.

Aylardır dünya gözle görünmeyen küçücük bir virüs vesilesiyle sarsılıyor, her şeyler alt üst oldu. Aslında yanlış işleyen çark aslına döndü. Dışarılarda her türlü günah çeşidini alenen, fütursuzca, rahatlıkla işleyen insanlar minicik bir öldürücü bir virüs sebebiyle sokağa çıkamaz oldu. Câminin yanı başından geçip de içeriye girmeye, vaktini verme zahmetine katlanmayanlar câmiye giremez oldular. Bu ne büyük bir dersti! Kıymetini bilemediğimiz pek çok şeyi yapamaz olduk? Anne, baba, evlatlar yüz yüze görüşemez oldu, eş-dost-arkadaş-komşu kimse kimsenin kapısını açmıyor… Hüzünlüyüz… İçimiz buruk, boğazımıza hıçkırıklar düğümleniyor… Ah insan, ah insan…

Eskiden inanmayanlara Hz. Allah Teâlâ’yı ispat etmeye çalışırken pek çok misal verirdik. ‘Bak elektrik var ama görebilmen için lambaya basmak gerek derdik, peynirin içinde süt var ama göremiyoruz fakat varlığını biliyoruz’ derdik.  Şimdi de minicik bir virüs görünmüyor ama varlığıyla dünyânın ekonomilerini sarstı, düzen bozuldu, zengin-fakir demeden nice insanlar öldü. Deniyor ki; virüs görünmüyor, havada asılı durabiliyor. İnsanlar dışarı çıkarken yüzlerine maske-peçe takıyorlar virüsün şerrinden. Cenâbı Hakk’da görünmüyor O’nun da emirleri yasakları var. Emirleri dinlemeyenlere ateş var, acıklı bir azap var. Bunlar da görünmeyen gerçekler.  

Virüsten korunmayanlar, evde kalmayanlar ölüm gerçeğiyle karşı karşıya kalabiliyorlar. İnsanlar nasıl çekindiler, değil mi? Peki ya Hakk’ın emirleri vardı, bu zamana kadar hocalar uyardılar, insanların umurlarında olmadı, dinlenmediler. Ama şimdi ölebileceği gerçeğinden hareketle herkes virüsün kâidelerine uyabiliyor. Ölüm zâten vardı. Bugün virüsle başka zaman kazayla, başka hastalıkla veya farklı bir sebeple olabilecek ölüm hep var olan bir hakikat. Ölümden sonrası için de hazırlıklar yapılmalı değil mi? Dünyâda sağlıklı yaşam için kurallar var ise, korona virüsünden korunmak için tedbirler var ise ahrette huzurlu olmak içinde kurallar var. Uymayan ne yaptıysa yaptığını hak eder… Ne diyelim sevgili okurlar doğrusu kendi ellerimizle çağırdık bunca olanları. Diyoruz ki; mesaj alındı Rabb’im. 

Bu yaşımıza kadar böylesi acınası hallere düşmemiştik ne yazık ki. Veyl olsun bizlere! Rabb’im hem Müslümanlara hem tüm insanlığa uyanıklık nasip etsin. Hakk’ı bilip Hakça yaşamayı bizlere ilham eylesin inşaALLAH. 

Ama ne yapalım bulunduğumuz halde neler yapabiliriz ona bakmak lâzım. Zaman gelip geçse de irfan bahçesinin gülleri solmaz. Ramazan biz Müslümanlar için bir irfan bahçesi, orucu, Kur’ân’ı, mukâbeleleri, iftarı, sahuru, terâvihi, zekatı, sadakası güller misâlidir… Ramazan irfan bahçesinin hayrı-hasenâtı, rahmeti-bereketi hep bâkîdir. Bu güzellikler müminlerin gönül bahçelerinin solmayan gülleridir. Güllerin râyihâları bize mâneviyat soluklattırır. Ne durumda olursak olalım, hangi ahvalde bulunursak bulunalım gönül bahçemizin güllerini ibâdetlerle sulayalım da şu güzel Ramazan ayında ruhlarımız beslensin. Mübârek Ramazan’da oruç tutan Müslümanlar ibâdetlerinin mânevî karşılığını iftar sevincinde gül kokularıyla alırken cennetlerde ise kutsî rahmetle ağırlanırlar. On bir ay özlemle beklediğimiz Ramazan ayında virüs sebebiyle evlerimize kapanmamız vesilesiyle daha çok Hakk’a yönelerek ruh dinginliği sağlayacak olan ibâdetlerimize ayrı bir ehemmiyet vermeliyiz. Bizi her türlü menfîlikten koruyacak olan dînî vecibelerimizi eksiksiz yerine getirerek mânevî yönümüzü geliştirebiliriz. Ahlâkımızdaki menfîlikleri düzeltebiliriz. Ne yapalım bu senede evlerimizden ifâ edelim gerekenleri. Eskiden düşünecek vaktimiz yoktu şimdi ise düşünecek vaktimiz bol hamdolsun. İnsan olarak eksik yanlarımızı tamamlamamız adına mübârek Ramazan uygun bir zemin. Ne yapsak az. Haydi, davranalım dostlar.Hayırlı Ramazanlar diliyorum, hayırlı Cumâlar. Mübârek Ramazanla mübârekleşelim inşaALLAH.


 

 


 

 


 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.