Hüseyin Saydam: İktidara Bir Sözüm Yok!  

Siyasi Partilerin Konya’daki İl Başkanları; siyasi görüşlerini, fikirlerini, şehrin sorunlarını ve çözüm önerilerini Merhaba Gazetesi “Siyasetin Nabzı” sayfaları için kaleme aldı.

Saadet Partisi Konya İl Başkanı Hüseyin Saydam 

İktidara Bir Sözüm Yok!  

Ülkemiz (sözde) demokrasi ile yönetilen bir ülke. Cumhuriyetin kurulması ile birlikte halkın önüne sandık gelmiş ve halk iradesini ortaya koyarak kendisini yönetecek partiyi, zihniyeti, kişileri seçerek iş başına getirmiştir.

Ilk 23 yılında tek parti dönemi var. Haydi, burada halk iradesi tecelli etmedi diyelim. Ama sonrasında çok partili hayata geçişle birlikte vatandaş kendisi açısından farklı tercihlerde bulunmuş. Kendi iradesi doğrultusunda bir partiyi veya partileri iktidar yapmıştır. (Erbakan Hocamızın demokratur tanımı var ona hiç girmeyeceğim.)

Kurtuluş Savaşı verdiğimiz batı dünyasının hâlâ ülkemiz üzerinde emelleri var. Malazgirt’i unutmuş değiller. İstanbul'u, Bizans’ı, Doğu Roma'yı unutmuş değiller. Savaşla da alamamışlar. Türlü entrikalarla, işbirlikçi zihniyetlerle, içeriden bir takım operasyonlarla milli bilinç ve şuurumuzu kaybetmemizi bekliyorlar.

Bedelsiz bir takım rahatlık ve konfor imkânları sunuyorlar. Veya biz bedelsiz verdiklerini zannediyoruz. Ama arka planda birçok varlığımızın gittiğini sonradan öğreniyoruz. İşbirlikçilerin arka planda bu batılı güçlerle anlaştıklarını bazen bariz bir şekilde, bazen de sonradan öğreniyoruz.

Sol ideoloji vatandaşın dini ve milli değerleri ile bir problemi olduğunu biliyoruz. Güya “muasır medeniyet” seviyesi dedikleri şeylerin kıyafetle, saçla, başla, harfle olacağını zannetmişler ve toplumun Müslüman olduğunu bir kenara bırakarak vatandaşı batının kendi dinleri doğrultusunda oluşan kültürüne zorlamışlardır. Hâlbuki vatandaşın giyimi, kuşamı, saçı, başı her neyse yaşantısında kullandığı argümanlar kendi uydurdukları şeyler değil birçoğu inancımızdan kaynaklanan, birçoğu da örf ve adetlerimizden kaynaklanan tamamen kendi kültürümüzle ilgili olan hususlardır. Bunların hiç birisi de ilme, bilime, gelişmeye, teknolojiye engel değildir.

Diğer taraftan sağ ideoloji de güya sol ideolojinin karşısındaymış havası oluşturarak her dönemde vatandaşın dini ve milli duygularını istismar etmiş, bunları basamak yaparak, yaptıkları yanlış işlerini bunlarla perdeleyerek her seferinde vatandaşımızı kandırmayı becermişlerdir. Sanırsınız ki soldan farklı düşünmektedirler. Aslında icraatlarına bakarsanız temelde bir farklarının olmadığını görürsünüz.

AET, AB, ABD her zaman vazgeçilmezleri olmuştur. İçerideki politikaları batı eksenli olmuştur. Sol’un “muasır medeniyet” dedikleri şey sağ’da “AB Uyum Yasaları”, “AET’ye gireceğiz”, ABD müttefikliği şeklinde tezahür eder. Sol’un döverek yaptıramadığı icraatları, sağ sevdire sevdire, benimseterek, hatta savunucusu yaparak yaptırmıştır. Yaptıkları açısından birbirlerini ayakta tutarlar.

Batı ülkemiz üzerinde emelleri olduğundan bugüne kadar ülkemizin hiçbir şekilde hem de hiçbir alanda ileri gitmemesi için ellerinden gelen gayreti sonuna kadar kullanmışlardır. Teknoloji, bilim, ekonomik, tarım, sanayi alanlarında gerekirse ürettiklerini bedava vermiş, bizim üretmemize engel olmuşlardır. Bizim idarecilerimiz de her zaman oyuna gelmiş, batının bu taleplerine boyun eğmişlerdir.

98 yılın sonunda; normalde bütün imkânları ile kendi kendimize yetebilen bir ülke iken bugün tarım ürünlerinden (söylemek istemiyorum ben söylerken utanıyorum saman, patates, tahıl ürünleri, et, peynir vs.), sanayi ürünlerine, teknoloji ürünlerine varıncaya kadar bir çok şey ithal edilir oldu. Bugün araçlarımızın muayene istasyonları bile Alman’lara teslim. Tamam araçlarımız Alman. Ama bir aracın silgecini, lastik diş derinliğini, frenini, far ayarını, yağ kaçağını, emniyet kemerinin sağlam olup olmadığını da ölçemeyecek kadar aciz miyiz? Hayır! Aciz filan değiliz. Ancak düzenek böyle kurulmuş.

Elin oğlu fabrika yapmış, teknoloji üretmiş, tarım ürünleri üretmiş, gıda üretmiş. Bir konuda söz sahibi olmuş.  Biz ne yapmışız? Yapılanları da satmışız. Tatil bölgelerine oteller yapmışız. Turist gelecek diye. Bütün ekonomimiz ona bağlanmış. Gelmezlerse koca ülke sıkıntıya giriyor. İlk gelenleri de devlet erkanı çiçeklerle karşılıyor. Şu pandemi döneminde bile imtiyazlılar adamlar. Neden? Para gelecek diye. Ülke insanı bu şekilde aşağılanır mı?

Mülteciler! Farklı coğrafyalardaki mazlum insanlar için her zaman kapımız açık. Tabi ki kucak açarız. Tabi ki savunmak durumundayız. Bir de bunlar Müslüman Kardeşlerimiz ise hassasiyetimiz bir kat daha artar. Yukarıda bir kısmını anlatmaya çalıştığımız kötü örnekleri çoğaltmak mümkün.

Tüm bu olumsuzluklar bize artık bir bakış açısı, bir paradigma, bir yönetim anlayışı değişikliğinin olması gerektiğini yüksek sesle söylüyor. Bugün ülkemizde değişmesi gerekenin mevcut iktidarın olaylara, dünyaya, siyasete bakış açısı ve siyaset yapma tarzı değildir. Çünkü bunun olamayacağını iktidarın sorunları göremeyen, görse bile gösterilmemesi için üzerini örtmeye çalışan yüzlerce örnekten biliyoruz. Bunca sene ve tecrübe sonrasında bu tür bir beklentiye girmenin beyhude olduğunu biliyoruz. Değişmesi gerekenin iktidarın bizzat kendisi olduğu açıktır. Seçmenin artık bu gerçekliği gördüğünü, iktidardan umut ve beklentisinin kalmadığını ve kanaatlerinin bu yönde değiştiğini de gözlemliyoruz.

Fakat sadece iktidarın değişmesi de tek başına yeterli değildir. Cumhuriyetin 98. Yılını kutladığımız bu günlerde, yukarıda izah etmeye çalıştığımız ülkemize, milletimize ve dünyaya ilişkin sorunlara daha köklü, daha esaslı ve daha milli politikalara ihtiyaç vardır ki bu da bizi Milli Görüş ilkeleri, zihniyeti ve politikalarının biran önce iktidar olması gerekliliğine götürür.  

Cumhuriyetimizin 98. Yılında yedi düvele karşı verdiğimiz istiklal mücadelemizi eğitimden ekonomiye, dış politikadan adalete her alanda milli politikalarla taçlandırmak; ülke içerisinde mutlu ve müreffeh vatandaşlar, bölgesinde ve uluslararası arenada daha etkin politikalarla sözü dinlenir bir ülke haline getirmek ancak ve ancak Milli Görüş iktidarı ile mümkündür.  

Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimizin Cumhuriyet Bayramı’nı tebrik eder; ülkemizin, milletimizin ve devletimizin ilelebet payidar olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri