Hüseyin Saydam: Dünyanın Ortası

Siyasi Partilerin Konya’daki il başkanları; siyasi görüşlerini, fikirlerini, şehrin sorunlarını ve çözüm önerilerini Merhaba Gazetesi Siyasetin Nabzı Sayfaları için kaleme aldı.

Saadet Partisi Konya İl Başkanı Hüseyin Saydam 

Dünyanın Ortası

Nasreddin Hoca için atfedilen meşhur bir fıkra var. Hepimiz biliriz.

Hoca’ya sormuşlar:

- Dünya’nın ortası neresidir? diye.

Hoca hiç teklemeden birkaç adım atarak bastonuyla bir yeri göstermiş:

- Benim bastonumun bastığı yerdir demiş.

Hocam ne malum orası olduğu diye sorduklarında ise:  

- İnanmazsanız ölçün demiş. Vaka sayıları ile ilgili renkli haritayı ilk gördüğümde aklıma bu fıkra düştü.

Koronavirüs ilk çıktığındaki karmaşayı anlayabiliyorum. Ama zaman geçtikçe yapılan açıklamalarla, ortaya konan uygulamalar birbirini tutmadı. Vatandaşa bunları yapın dedikleri telkinlerle, telkini verenlerin kendi yaptıkları arasındaki tezat makası açıldıkça açıldı.

Kendi yapmadıklarını vatandaştan istediler. Haliyle işin ciddiyeti kaçtı. Açıklamaları kimse ciddiye almıyor artık. Sağlık Bakanı Sn. Fahrettin Koca’ya ilk zamanlar hemen hemen herkes çok güvenmişti. Şimdi bu güveni büyük bir oranda yitirdi. Elinden gelen de bir şey yok. Her gün belli bir saatte çıkıp günlük vaka sayısı açıklıyor, aman tedbiri bırakmayalım diyor. İlk zamanlar bir TV programında söylemiştim. Sağlık Bakanı’na olan güven böyle gitmeyecek, yakında bitecek diye. Ve bitti de.

Çünkü yeni yönetim şeklinde hakikaten bakanın veya bakanların yapacağı bir şey yok. Bir anlayış var. İster istemez o anlayışın sadece uygulayıcısı oluyorlar. Başarısız oluyorlar. Her başarısızlıkta da isim değişiyor. Ama netice değişmiyor. En son, kısa bir süre önce değiştirilen Merkez Bankası Başkanı’nı tekrar değiştirdiler. Ama sonuç değişmeyecek. İzleyip göreceğiz.

Hem ekonomide yaşanan kırılganlıklar, hem de pandemi süresi boyunca uygulamadaki adaletsizlikler neticede vatandaşı bezdirdi. Normal vatandaş işi ciddiye almazken, bu işten en çok zarar gören hizmet sektöründeki esnafın ise canına tak etti. Hiç beklenmedik bir şekilde Konya’da, iktidarın en çok destek gördüğü şehirde esnaf eylem yaptı. Masa ve sandalye yaktı. Umarım iktidar bu uyarıyı görmüştür.

Bir tarafta nüfus açısından bizim 2 katımız, 3 katımız, 5, 8 katımız büyüklüğünde olan, ama yüzölçümü açısından bizden daha küçük iller sarı veya turuncu olurken, Konya'nın kırmızı olması bir türlü aklımıza yatmıyor.

Mesela ne yapılmış o illerde Konya'da bizim yapmadığımız. Onlar işe gitmiyorlar mı? Ticaret yapmıyorlar mı? Toplu taşıma kullanmıyorlar mı? Veya toplu taşıma araçlarına sadece 3-4 kişi mi biniyorlar?

Bir tarafta günlük belki onlarca uçak inip kalkan, yurtdışından bir sürü insanın girip çıktığı şehirler sarı, Konya'nın yurtdışı bağlantısı bile yok ama kırmızı. İnandırıcı gelmiyor. Bir gariplik var. Ama daha önce de söyledik. Bu şehir sahipsiz diye. Ülkenin kaynaklarını sömürmek isteyen birtakım lobilere bu şehir kurban ediliyor. Sahip çıkması gerekenler de sahip çıkmıyor. Göz yumuyorlar.

Birileri de güya sahip çıkmak adına, kötü yönetimin faturasını basına kesmeye kalkıyor. Basının ne suçu var? Bakan veya Sağlık Müdürlüğü ne açıklıyorsa, vatandaşı uyarmak adına basın haber yapıyor. Vaka sayılarını basın mı belirliyor? Şehrin rengini basın mı belirledi? Neden Bakan'a sorulmuyor? Sn. Bakan siz de bir Konyalısınız. Her gün ilk onda Konya'yı anmak, şehri kötü göstermek zorunda mısınız diye neden sorulmuyor?

Her gün pavyon meyhane basılıyor. Neden sorulmuyor? Bu kadar ruhsatı kim verdi? Mütedeyyin şehrin insanları 15 senede nasıl bu hale geldi? Bu meyhane düşkünlüğü neden diye niye sorulmuyor? İsteniyor ki işleyen bir düzen var. Bu bozulmasın ve görmezden gelinsin. Bu problemler halının altına süprülsün, söylenmesin. Güya bu şekilde şehre sahip çıkıyorlar. Haliyle kırmızının sorumluluğunu başka tarafa yıkıp, olası tepkiyi azaltacaklardı. Ama olmadı.  

Rabbim yardımcıları olsun. Tabi ki süreçte en çok hizmet sektöründeki esnaflar zarar gördü. Göstermelik olarak aylar sonra bir kaç yardım yapıldı. Bir takım rakamlar açıklanıyor. Verildi deniyor. Kime verildi ne kadar verildi ölçme durumumuz yok. Aynı yukarıdaki Nasrettin Hoca fıkrasındaki gibi. İnanmıyorsanız ölçün .

İktidar kendi harcamaları ve israfları açısından paranın hesabını bilmezken, esnafa yardım diye verdiği 750 TL. – 1000 TL. kira yardımı da nedir? Esnafa verdikleri para günün şartlarında 8 kişilik işadamının grubunun bir öğünde yiyip kalktıkları yemek parasıdır. Aylardır bu insanlar ne ile geçiniyor hiç düşünmüyor musunuz? Bu insanların ailesi yok mu? Çocukları yok mu? Hiç mi masrafları yok. Düşünmüyor musunuz?

Şu anda iktidarın da ekonomik olarak zor durumda olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama düşünülmesi gerekiyordu. Zor zamanların olabileceği düşünülmeliydi. Böyle bir durumla karşılaşmasak bile ülkemizin konumu gereği batılı emperyalistlerin bizi her türlü zora sokacaklarını, sıkıntıya düşüreceklerini hesap etmeleri gerekiyordu. Eskilerin zor zamanlar için koyunlarında sakladıkları yedek akçeleri olurdu. Hiç mi yaşlı dedelerimizden, ninelerimizden görmediler?

Değerli hemşehrilerimiz. Çözüm sizde. Neredeyse 20 senelik iktidarın neler yapabileceğini, kabiliyetlerini, yönetim anlayışlarını hepimiz müşahade ettik. Sonuç bu. Vatandaş borç batağına sürüklenmiş, esnaf kan ağlarken, bir tarafta sokağa çıkma yasağı ilan ederken diğer tarafta millet bahçesi yapmaya devam etmek. Anlayış bu. Çıkamadığımız sokakta millet bahçesi ne işimize yarayacak bilemiyoruz? Yönetme kabiliyeti veya anlayışları bu kadar. Ekmek bulamazsanız pasta yiyin modundalar. Rabbim yardımcınız olsun. Allaha emanet olun.  

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Gündem Haberleri