Yavuz Sultan Selim-Şah İsmail dönemini tarihçilere bırakıp bizim kuşağın yaşadığı, şahit olduğu Türkiye-İran fotoğrafına baktığımızda şunları görürüz:
80'li yıllarda Humeyni İran'da Şah rejimini yıkıp bir İslam Cumhuriyeti kurmuştu. Böyle bir devlet ismi ve onun deyimiyle "Büyük Şeytan" Amerika'ya ve İsrail'e kafa tutan tavırları mazlum müslüman milletlerde sempatiyle karşılanmıştı.
Ardından Pakistan'da Ziyaülhak yine İslami uygulamalarla sevilen bir isim olarak temayüz edince Türkiye'de baskıcı laik uygulamalardan bunalan müslüman kesim kendi ülkelerinin de bu iki ülke gibi İslamlaşmasını umut ederek:
"İran-Pakistan
Sıra sende müslüman!"
diye sloganlar attı.
O zamanlar -bilenler bilir- İran Radyosu Türkçe yayın yapar, Türkiye'de belli bir kesim gecenin belli bir saatinde o yayınları dinlerdi.
İslam diyen, şeriat diyen insanlar bu ülkede bir zamanlar "Humeynici" diye anıldı.
Yine hatırlayın:
Bizim ülkede Ahmet Necdet diye, İran'da da Ahmedi Nejad diye isimleri birbirine benzeyen iki cumhurbaşkanı vardı. Bizimkisi İslama ve müslümanlara buzdolabı gibi, öteki ise daha sıcak, sempatik, mütevazi ve sevimli bir şahıs olarak iz bıraktı. Garip ama gerçek, bu ülkenin bazı insanları bir başka ülkenin devlet başkanını kendi ülkelerindekinden daha sevimli buldu.
Anti parantez söyleyelim: Ahmedi Nejat Şii, Ahmet Necdet Sünni (mi) idi.
Rahmetli Erbakan Hoca Başbakanken Amerika'ya rağmen ilk ziyaretini İran'a yapmış, onları D-8'e almış, vefatından kısa süre önce son yaptığı uzun süreli ziyarette yine İran'a olmuştu.
Bütün bunlardan şunu çıkarıyoruz ki:
Tarihteki kavgalara rağmen, mezhep farkına rağmen son 30-40 yılda Türkiyeli müslümanların bir kısmı İran'a iyi niyet beslemiş, din kardeşi bilmişti. En azından Amerika'ya karşı, İsrail'e karşı ondan yana tavır almıştı.
Amma velakin son birkaç senedir İran'ın uyguladığı sinsi Acem politikası, Irak'ta, Suriye'de, Yemen'de, Lübnan'da... ortaya koyduğu müslüman kanı döken tavır hiç mi hiç yakışmadı.
Hele hele Halep'te bombardımandan kaçan masum çoluk çocuk, yaralı, ihtiyar insanlara bile saldıracak kadar anlaşılmaz tutumu İran'ı müslümanların gözünde bitirdi. Bütün kredisini sıfırladı.
Rivayetler doğruysa Halep'te müslümanlara saldıran İran, komünist Putin'in ricasıyla saldırıları durdurmuş. Eğer bu gerçekten böyle ise vaah bu İran'ın ve vaah bu müslümanların haline!
Bugün pek çok müslüman hala Humeyni'yi sevgi ve hürmetle yadeder. Ya şimdi onun koltuğundaki Hameney'i aynı duygularla anması mümkün mü?