Cengiz Han’ın torunu Hülagü Han (1217/1265), Hilafet Kurumu’nu lağvetmek için Abbasileri 1258 tarihinde yıktı ve istila ettiği Bağdat’ı tarumar etti, İslam’ın kökünü kazımak için kütüphanelerdeki binlerce kitabı yaktı. Hilafetin tamamen kaldırılmasına muvaffak olamamış ise de gücünü zayıflattı. Hülagü Han’ın torunları, Cumhuriyetin kuruluşu ile Batı’nın yardım ve desteğiyle hilafetin lağvına muvaffak oldu.
Hülagü Han’ın torunları, Çanakkale Savaşı’nda 250 bine yakın medrese mezununun şehadete kavuşmasından ve Osmanlı’nın da 1. Cihan Harbi’nde yenilmesinden, dünyaya o dönemde faşizmin hâkim olmasından faydalanarak askerlerimiz müminleri sindirerek dinimizin temeli, İslam’ın şiarı “ezanı- Muhammediye’yi” 1932 yılında Türkçeleştirmeye muvaffak olmuşlar! 18 yıl, Alpaslan’ın kapılarını açtığı Anadolu topraklarında, başka bir ifade ile Müslüman bir beldede 18 yıl “tanrı uludur tanrı uludur” diye süngümüz minarelerimizde, miğferimiz kubbeler üzerinde okutmuşlar. “Hayye ale’l- felah,” “Hayye ale’l- felah” ibarelerini Türkçeye çevirmemişler: Kurtuluşun camilerde olduğunu halk anlar ve camiye koşarak gelirler diye. Kışlamız camilerde Türkçe ibadet ettirmeye kalkmışlar, camilere sıralar koydurmak istemişler. Tekbir, kāmet ve salâ da Türkçeleştirilmiş. Bazı camilerimiz ahıra çevrilmiş, Kur’an öğrenmek ve öğretmek yasaklanmış, gizli ezan okuyan bazı imamlar jandarmanın dipçiğiyle şehid edilmiş, gizli Kur’an-ı Kerim okutan imam ve müezzinler takibata uğramış bir kısmı cezalandırılmıştır.
Demokrat Parti, 1950 yılında iktidara gelince şükürler olsun ezan asli şekline yani Peygamberimizin kalbine ilham edildiği şekle döndü. Bunun üzerine süngümüz minarelerde aynı anda “Allah u ekber” “Allah u ekber” nidaları, miğferimiz kubbeleri çınlattı, kışlamız camileri coşturdu, Anadolu ve İslam diyarları bayram ettiler. Yer ve gökler, bütün hayvanat ve cemadat sevince gark oldu…
Bu sevinci boğmak ve bu inkılâbı ortadan kaldırmak için Hülagü Han’ın torunları harekete geçti, Adnan Menderes’i ve arkadaşlarını idam ettiler!
Merhum Adnan Menderes’in idam hükmünü veren Hülagü Han’ın torunu hâkim Salim Başol’un bir televizyon kanalında ağzından dinledim. Şöyle diyordu: “Demokrat Parti ezanı asli şekline çevirdiği gün ihtilal yapmayı kararlaştırdık…”
Ey Anadolu! Hülagü Han’ın torunlarının küfrü zaman zaman depreşiyor, depreştikçe ezanın Türkçe okunmasını, namazın Türkçe kılınmasını istemektedirler.
Bre mülhidiler, bre zındıklar, bre faşistler, faşizmin hüküm sürdüğü dönemler ile şimdiki dönemi bir mi sanıyorsunuz? Hülagü Han’ın zihniyeti miadını doldurdu. Bin yıl Alpaslanların, Fatihlerin Yavuzların, Kanunilerin torunlarının dönemi başladı, bin yıl sürecek inşallah; bunun farkına ne zaman varacaksınız? Varamazsınız; çünkü kalpleriniz mühürlü gözleriniz perdeli, kulağınız sağır…
Bu bağlamda Hülagü Han’ın torunlarından CHP’li ve Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz geçen hafta, dedesi Hülagü Han gibi müslümanları küçümsercesine, onlara tepeden bakarcasına bir televizyon kanalında ezanın Türkçe okutulmasını istedi.
Bre zındık ezan Türkçe okunduğunda manasını anlayacakmış, Kur’an Türkçe okununca anlamını öğrenecekmiş. Ezan’ın meali var, birçok tefsirimiz var al oku. Senin gayen anlamak, öğrenmek değil, bu inkılâbı ortadan kaldırmaktır…
CHP iktidarda iken şef döneminde birkaç milletvekili Ankara müftüsüne gelmişler, demişler ki: “Biz ezanın Türkçe okunmasını, namazın Türkçe olarak kılınmasını istiyoruz.” Müftü zekiymiş, demiş ki; “Kolay siz bir cami yaptırın ben size Türkçe ezan okuyacak ve Türkçe namaz kıldıracak bir imam tayin edeyim.” Vekiller de demiş ki: “Biz kendimiz için değil, halk için istiyoruz.”
Biz de aynısını sana söylüyoruz, vereceğin cevap aynı olacak, ey Hülagü Han’ın torunu!
Gayeniz dedeniz Hülagü Han gibi dini ifsat etmektir, ama buna muvaffak olamayacaksınız. Faşist dönem geldi geçti, şimdi İslam’ın filizlenip şahlanışa geçmek üzere olduğu dönemdir.
Ey gafil, FETÖ’ye karşı bu milletin şahlanışını, tanklara ve F- 16 savaş uçaklarına karşı durduğunu ve onları göğüslerinde söndürdüğünü görmedin mi? Bu ne cesaret, bu ne ahmaklık, bu ne aymazlık, bu milletin ekmeğini ye, suyunu iç, havasını teneffüs et, böyle bir hezeyanda bulun. Biliyoruz; senin gibi gafil Hülagü Han torunları var, bilhassa CHP’de kümelenmiştir.
Mehmed Akif şöyle diyor:
Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli,
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.
Hoşça kalın.