Sayın Saime Yardımcı’yı dinlerken, onda etkileyici olanın, ya da baş özelliğinin iradesi; acı gerçekleri, kaybolan kıymetleri dile getirirken bile geleneği yaşatma azmi; Meram’a, bu toprağın değerlerine bağlılığı ve sürdürme mücadelesi oldu.
Ki kendisi de konuşurken; bu “devamlılık” noktasına, mazi hâl ve gelecek hattına, bütünlüğüne işaret etti.
Karşımdaki vakur ve ışıltılı çehre; aynı zamanda başarılı iş kadını, ev kadını, yazar gibi tanımlamaların dengeli ve özgün bir bileşimi, seçkin bir örneğiydi.
Türk Anneler ve Konya İş Kadınları Derneği gibi bazı derneklerin kurucu üye ve başkanlıklarını yapmış, bir şirketin yönetim kurulu başkanlığını yürütmüş; Konya’da Asırlık Bir Çınar( 85 Ailenin Hal Tercümesi); Konya Mutfağı: Bağ Evi’nin Asırlık Sırları gibi geniş bir bilgi, inceleme ve araştırmayı gerektiren zarif eserlere imza atmış bir hanımefendiydi.
TYB Konya Şubesi’nin, bu haftaki konuğu Saime Yardımcı, ayrıca Uluslararası İş ve Meslek Sahibi Kadınlar Federasyonu ve UNESCO Balkan Ülkeleri Kadın ve Barış Merkezi tarafından da ödüllendirilmişti.
Bize “Asırlık Bağevinin Sırları” isimli konuşmasında; çiçekleri, bahçesi, kuşları, yemek kültürü, yerleşim düzeni, insan ve tabiatla ilişkileriyle unuttuğumuz ama apayrı bir tattaki Meram’ı seslendirdi, bir Meram bestesini işittirdi.
Arada duvarların değil, sevginin yükseldiği, hakikî İstanbullu gibi, öz Meramlı ve Konyalının ölçüsünden, şahsiyetinden misaller getirdi.
Bir mirasa sahip çıkmak, devretmek ve sürdürmek namına somut numuneler sundu.
Meram’ın dev kalbinden, parlak nağmelerle bir aydınlığı, daha erdemli bir hayatın zenginliğini ve ihtişamını çizdi.
Belki Mevlânaların, Konevîlerin, Ateşbaz-ı Veli, Cemal Ali Dede, Tavus Baba gibi zirvelerin gezindiği bir muhabbet bağında; Meram’ın öğrencisi olmanın, orada yaşamanın imtiyazını, bir sonsuzluk yolunun huzurunu hissettirdi.
…
Bir başka açıdan Meram’ı ise, şöyle ifade edebilirdik herhalde:
“Yeni Yol’da yaşarken…
Cennet muştusunu, gölgesini taşıyan köklü ulu bir “çınarın” zenginlik ve enginliğinden şaşkınlığa düşer, hayranlıklara gark olurdunuz.
……… zaman mekân ötesini aşmış “Erleri” tefrik eder seçer ve severdiniz.
Serazat çakırkeyif bir muhabbeti, iliklerinize dek çekerdiniz. İlgi(lenir) iç(lenir) işle(ni)rdiniz.
O enerjiyle, aşıyla birbirine özlemle sarışmış günler geceleri, aylar ve seneleri, yeissiz elemsiz kedersiz; sevgi içtenliğiyle huzurla bağrı açık devirirdiniz.
Işık Şarktan Garptan ve Meram Yeni Yol’dan vururdu. “Tanrım! Ne saadet!” der, demlenir içerdiniz.
“Siz buralı mısınız?” diye sorarlardı, ruhunuzun daimî adresinizi bilmeyip, cisminizi yolda sokakta görenler…
Büyük bir sevinçle, mensubiyet gururuyla, göğsünüz geniş, başınız dik müftehir.. cevap verirdiniz:
“Evet. Buralıyım Meramlıyım.”