Çıldır, horlamanın üst hava yollarındaki tıkanıklık ve daralmalara bağlı oluştuğunu belirtti. Horlamanın ses soluk alma sırasındaki hava akımının yarattığı titreşimden kaynaklandığını dile getiren Çıldır, Günümüzde 20 yaş üzerindeki her 10 erkekten 4-5’ inin zaman zaman, 3’ ünün ise sürekli horladığı görüldüğünü, kadınlarda ise 40 yaş sonrası menopoz ile birlikte benzer oranda horlama geliştiği saptandığını vurguladı. Çıldır horlamaya yol açan sebepleri söyle sıraladı: “üst hava yollarında daralma yapan tüm sebepler horlamaya yol açabilir: burun eğriliği, sinüzit, konka hipertrofisi, alerjik rinit (saman nezlesi),geniz eti (özellikle çocuklarda) küçük dil ve yumuşak damak sarkıklığı,büyük bademciklerin olması, alt çenenin küçük olması dilin normalden büyük olması Aşırı kilo” Horlamanın sosyal bir problem olduğu gibi ciddi bazı hastalıkların da öncüsü olduğunu söyleyen Çıldır, horlayan kişilerin gerek aile içerisinde gerekse toplumda alay konusu olduğunu kaydetti. Çıldır, “Bu hastaların eşlerinin ortalama bir saat daha kısa ve konforsuz uyudukları bilinmektedir. Bu sorun boşanmaya kadar giden aile içi problemlere yol açmaktadır. Son yıllarda yapılan anketsel bir çalışmada, boşanan çiftlerden %86’sında boşanma sebepleri arasında horlamanın yer aldığı gösterilmiştir” dedi.
Bunların yanı sıra horlama uykuda solunum bozukluğuna yol açan ve ölüme kadar gidebilen ciddi bir hastalığın belirtisi olduğunu söyleyen Çıldır, bu hastalıkların en önemlisi “Tıkayıcı uyku apnesi” olduğunu ifade etti. Çıldır, horlamanın tedavisinde başarıyı yakalayabilmek için sebebin doğru olarak ortaya konması gerektiğini vurguladı.
Bunların yanı sıra horlama uykuda solunum bozukluğuna yol açan ve ölüme kadar gidebilen ciddi bir hastalığın belirtisi olduğunu söyleyen Çıldır, bu hastalıkların en önemlisi “Tıkayıcı uyku apnesi” olduğunu ifade etti. Çıldır, horlamanın tedavisinde başarıyı yakalayabilmek için sebebin doğru olarak ortaya konması gerektiğini vurguladı.