Hop Deme BOP de

Hüzeyme Yeşim Koçak
Bu ne akıl almaz bir sıklet, büyüklüktür, enerjidir Yarabbi! Coşuyor, taşıyor, tüm engelleri aşıyor.
Memleket iç savaşın eşiğinde, şehitler peş peşe gelir, artık kadınlara da yüklenilir, hedef tahtası haline getirilirken; şimdi de Arap Dünyasına çeki düzen, nizam intizam veriyoruz. Roller kesilip biçilip, gönderiliyor; esas oğlanların boyu daha da büyüyor. New York seferi düzenleniyor diğer yandan. Dünya dar geliyor.
Ama içeride içimiz “Hop, hop” ediyor. Boz bulanık bir ortam. Gelişen olaylara ve duruma baktığımızda, kan kaybettiğimiz değerlerden birisinin, belki en önemlisinin umumî bir ciddiyet ve güven yitmesi olduğunu görüyoruz.
Söz gelişi terörle savaşılıyor. Kara harekâtı yapılacak. Birbirini nakzeden üstünkörü demeçler. Mecbur kalınmış da, bir karşılık veriliyor gibi. Magazinleştirilen görüntüler, sanki dizi seyrediyoruz. Devlet adamlarının ne dediği belli değil. Ayarsız, endazesiz, hafif lâflar. Tiyatro benzeri.
 PKK’yla anlaşma görüntülerinin çıktığı demlerde, harekâtla ilgili verilmiş beyanatların, kamuoyunda uyandırdığı algılamalar; ciddî bir tedbirin, mücadelenin de yapılmayacağının delili gibi. Davullu zurnalı, duyurulu harekâtların caydırıcılığı, gücü de tartışılır.
Üstten yükseklerden, çok rahat; doğru hilafına hareket edilmesi ve bunların belgeli, apaçık, ispatlı olması. “Dokunulmazlık” zırhının ebedî olacağını sanarak uçmak; önüne geleni ezberleyip okumak.
Esip gürleme, sağanak yağış, mehter havası, baş döndürücü hızla çalışan vantilatör hevası ve ferahı…
“Uçaklarımızı verin. Ticarî ilişkiler devam ediyor; ayrılsak da beraberiz” mesajları. Yaldızlı “Kahrolsun İsrail” gösterileri. Ah bu koltuk sevdaları!
O kadar çok yüzleri var ki, siyasetçilerin nesine tutunacak, neresine dayanacak, itimat edeceğiz.
Akla sığmaz işler. İslâm’ın temsilcisi gözükme. El altından ya da aşikâr, azınlıkların, patrikhanenin, en görkemli devirleri yaşamasına ruhsat verme; üst üste bahşedilen, tavizler ve devamının geleceği izlenimi.
Müslümanlık, Türklük düşmanlarıyla kol kola gezme; onların davalarını taklit ederek, uygulayarak, yücelterek kutsama.
Cihad, Müslüman’ca duruş, devlet (adamı), şeref, savunma, istiklâl gibi her mefhumun gülünçleştirilip müptezelleştirilmesi, anlamsızlaştırılması.
Orduyla ve paralelinde vatan (severlik), harp, (düşmanla) mücadele gibi kavramlarla alay. Din ve dinî inançlarla dalga geçmek. Yeni Peygamber imgeleri. Mehdiler, çıplak uyarıcılar, alabildiğine şefkat ve hoşgörümüzü gösterdiğimiz büyüttüğümüz misyonerler, güçlendirdiğimiz kiliseler, dolayısıyla “yüzlenen” Hıristiyanlık ve muhallebici pelteli İslâm imajı, AB(D) icazetli dinler.
 Sihirli sözcük “Değişim”. Katılanlarına sürekli “Değiştir” komutu vererek, kısa kısa türlü şarkılar söyleten, neticede “ana müziği” çorbalaştırıp, karıştıran bir yarışma programı vardı, onun gibi.
Bu günlük hatta anlık değişkenlikten, cihan kurtarıcılığına soyunmak. Küresel, Müslüman, laik, devrimci, milliyetçi, Kürtçü, liberal, Batıcı, Arapçı. Her devre, her güne, her dakikaya, baskın söyleme ayak uyduran, göz kırpan bir rol ve kahramanlık rüyası. Halkımızın da derin uykusu; aymazlığı, itminanı(!)
Direncimiz bitmiş, milletçe Hop, Hop diyerek şık şıkırdım oynuyoruz, zıplıyoruz zaplıyoruz işte. Mutluluk oyunu bu, sen ne dersen de.
Ne duruyorsun, sallan yuvarlan git Top’la!
Anlaşıldı mı; hop’lama BOP’la!
………………
Türk Dünyası’nın büyük yazarlarından Cengiz Dağcı’yı kaybettik. Allah’tan rahmet mağfiret, sevenlerine ve milletimize baş sağlığı dilerim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.