Sezon başında adamın kendisine değil, menejerine 400 bin TL'nin üzerinde para verilmiş...
Kendisine ödeneni ve ödenecek olanı varın siz hesap edin...
Dudak uçuklatır!
Mesele, ne menejerine ne de kendisine verilen değil...
Ben işin o tarafında değilim...
Mesele, egosu şişkin oyuncuları yönetebilme ya da kazanabilme kabiliyeti olmayan, daha doğrusu bu anlamda defolu olan Aykut Kocaman'ın, Fenerbahçe'de Alex'e uyguladığının bir benzerini de Hleb'e uygulama senaryosu veya sevdası...
İtibarsızlaştırıp, paketleme çabası...
Pardon...
Burası Fenerbahçe değil...
Torku Konyaspor'un öyle bir lüksü, sokağa atılacak da böyle bir parası yok...
Koşmuyor mu?
Koşturacakcın...
Mücedele etmiyor mu?
Ettireceksin...
Sürekliliği yok mu?
Artıracaksın...
Takımdaşlığı, arkadaşlığı yok mu?
Kazandıracaksın...
Performansı mı düşük?
Yükselteceksin...
Bunları yap(a)mayacaksan, senin Mesut Bakkal'dan farkın ne?
Tarihinde üst üste iki maçta 10 gol yiyen ve 2 milyon nüfusu olan bir şehrin gururunu inciten bir takımın teknik patronuysan üstelik...
Kusuru bakma Hoca...
Hleb gibi bir oyuncuyu, işin kolaycılığına kaçıp “kovalım gitsin” futbol aklı, doğru futbol aklı değil...
Torku Konyaspor'da uzun seneler çalışmasına sıcak bakılan! ve yeşil-beyazlı kulübün geleceğini tayin etme pozisyonunda bulunan birisinin kalibresi bu kadar olunca, Hleb'le ilgili sosyal medyada çıkan abuk-sabuk haberleri üfleyenlere söylenebilecek söz kalmıyor...
Aykut Hoca, Hleb'e yönelik “garabet” ve “şaşı” bakış açısını, Belaruslu oyuncuyu kazan(a)mama gayretini bir tarafa bırakıp, bu oyuncudan nasıl yararlanılır, onun arayışına girmeli...
Hleb'i “önemsiz”leştirip, “itibarsız”laştırıp ve belden aşağı vurarak, sosyal medya'da klavye delikanlılarının önüne atmak, adamlık değil...
Tabi ki teknik adamlık da...
Sorunun aslında Hleb'de olmadığını anlamak sanıldığı kadar zor değil...
Aykut Kocaman bir aynaya bakmayı deneyebilse keşke...
Ya da Fenerbahçe'deki Alex sürecine...
Bazen ders çıkarmak iyidir...
Aynaya bakıp kendisiyle yüzleşmeyi bir becerebilse...
Futbolda başarının kimyasının değiştiğini öğrenebilse misal...
Futbolda her şey değişiyor artık...
Dün, “sahaya ineriz” diyen seyirci profili, bugün yerini, futboldan keyif alan ve fair play adayı, seyirciye ya da futbol müşterisine bıraktı...
Şunu söylemeye çalışıyorum; Hleb örneğinde olduğu gibi, “ayrıcalıklı oyuncu sendromu”nun, özelllikle de Torku Konyaspor gibi Anadolu takımlarında neye “tekabül” ettiğini bilebilmeli, içine sindirebilmeli, futbolu yönetenler ve Aykut Kocaman gibi, teknik adamlar...
Özellikle de bu manada sabıkası olanlar!
Duygusal değil, daha profesyonel düşünmeliler...
Anadolu kulüplerinin bir kuruşa ihtiyaç duyduğu günümüzde, trilyonları çöpe atmak, doğru bir teknik adam ve idareci aklı değil...
Futbol sadece bir temaşa değil artık...
Bir oyun da değil...
Futbol kazandırma sanatı...
Bunun adı “para”dır, bunun adı “oyuncu”dur, bunun adı “tesis”dir...
Ezcümle; bunun adı ekonomidir, bacasız fabrikadır...
Kimsenin de bu “ekonomi”yi batırmaya, “fabrika”yı yatırmaya hakkı yok...
Bu insanların adı ister “Aykut Kocaman” olsun, ister “Darbukatör Baryam” .