“Ey iman edenler! Siz kendinizden sorumlusunuz. Siz doğru yolda olduğunuz müddetçe dalâlete düşmüş kimseler size asla zarar veremez.” (Maide 105)
**
Hayatı oldukça hızlı yaşıyoruz. Ve bir yandan da hayat çok hızlı bir şekilde akıp gitmekte. Durdurabilene aşk olsun! Çok hızlı geçiyor dediğimiz zaman, yer yer ise geçmek bilmiyor diye yakınıp duruyoruz. Koşturuyoruz, koşuşturuyoruz. Hepimizde bitmek bilmeyen bir telaş var. Ve en önemlisi de her şeye karşı öfkeliyiz. Sabrımız hemen tükenmekte. Peki, bu telaş neden?
***
Bu dünya hayatında her birimiz üstlendiğimiz bir rolü oynuyoruz. Önemli olan hangi rolde olduğumuz değildir. Asıl olan dinimizin emir ve yasakları çerçevesinde hareket eden ve sorumluluğunun bilincinde olan kişiliğe bürünmüş olmamızdır.
**
Daha dün çocuk rolünde iken yetiştik, yetiştirildik, eğitildik. Kimimiz şu an genciz, kimimiz orta yaşta, kimimiz ise ihtiyarlık evresindeyiz. Yani kimimiz baba, kimimiz anne kimimiz dede, babaanne, anneanne yani hayatın her merhalesinden ömrümüz olduğu müddetçe geçeceğiz. İşte önemli olan bu safhalardaki vazifemizi hakkıyla yerine getirip getiremediğimizdir.
***
Sorumluyuz, sorumluluk sahibiyiz öyleyse bu dünya hayatının bir imtihan alanı olduğunun her daim farkında olalım. Kendimizi sorgulayalım, hayatın her alanına ibret nazarıyla bakıp bu dünyada olma amacımızı unutmayalım. Rabbimizin emir ve yasaklarını her gün zikredelim, dillendirelim, konuşalım ve ibret alalım. Necm Suresi 32. Ayeti Kerimesinde buyrulduğu üzere hareket edelim: “Ey iman edenler! Siz kendinizden sorumlusunuz. Siz doğru yolda olduğunuz müddetçe dalâlete düşmüş kimseler size asla zarar veremez.”
***
Şimdi zamanı değerlendirmekten öte zamanı harcamanın yarışı devam etmekte nedense. Saatlerce sanal âlemde ömrü geçen gençlerimizin bir birlerine söylediği “Zaman geçiriyorum kanka!” söylemiyle aslında geri dönüşü olmayacak zamanlarını tükettiklerini anlamaları çok geç olabilmektedir.
Ve nedense çabuk sinirlenir olduk.
**
Hepimiz “öfkeliyiz” trafikte öfkeliyiz, bir dakika bile olsa sabredemiyoruz, anlayıştan uzaklaşır olduk. Baba evladına öfkeli, evlat babasına; amir memuruna öfkeli, memur amirine; eşler birbirine karşı öfkeli. Bir gün evde tartışma olmasa bir gariplik var demeye başladı çiftler.
**
Asıl can alıcı soru ise şu: Bu dünyada aynı ortamı, havayı ve suyu paylaştığımız bizler neyin kavgasındayız? Neden her şeye karşı doyumsuz olduk? Ve neden şükretmeyi unuttuk veya azalttık?
***
“Hızlı ve öfkeli” olmaktan ziyade “Sakin ve sabırlı” olarak, sorumluluğumuzun bilincinde bir ömür yaşamayı ve zamanımızı en iyi şekilde değerlendirmeyi Mevla’m bizlere nasip eylesin diyor, bu duygu ve düşüncelerle;
Selam, dua ve muhabbetlerimi sunuyorum.