“Hoş geldin gazatacı” derken selam, kucaklaşma ve hal hatır sormadan sonra gelen çaylarla sohbete dalmıştık ki. Yanımda ki dost konuşmaya başladı.
“Bakıyoruz seçimler gelirken ziyafetli basın toplantılarınız çoğaldı ki.
Zaman bulup teşrif edemiyorsun ama. Toplantılara ait yazılarından okudum.
Okudum ama “Yaptıkları, yapacakları ile övündüler” derken ne yaptıklarına değinmemiş daha sonra sunarım diyordun.
Neler yazacaksın? Olumlular yanında olumsuzluklar da var mı?” sorusunu cevapladım.
“Kendi müşahedeme gerek kalmadı. Masa arkadaşlarımın birbirleri ile sohbetlerin de o kadar güzel vurgular vardı ki.
Onları yazmak yeter. Yalnız bunları bu günlerin içinde yazarsam propagandaya girebilir. Bu bakımdan seçim sonu günler de sunmayı daha sağlıklı düşündüm…” derken televizyonu seyretmekte olan dostumuzun; “Bakın bakın!. Hızlı Tren gidiyor.” demesiyle hayretle baktık ekrana.
Spiker “Bu gün Ankara garından kalkan hızlı tren ilk yolculuğunu yaparak bir buçuk saat sonra Eskişehir garına girdi… Saatte 250 km. yaparak uçakla yarışacak…” diyerek teferruatlı bilgi veriyordu.
250 km.’yi büyük bir adım atma sayıyorlardı ama Batı’yı kopya ederken teknikten ziyade yaşam giyimi moda edenler yine geç kalmıştı
Çünkü Bir ay kadar önce onlar hızlı treni 560 km/sa. Çıkarmış olup internette yayınlıyorlardı.
***
Ekranda trenin hızla akışını defalarca gösterilmesi esnasında bendeniz düşünceye daldım.
Konya’ya ne zaman gelecek görebilecek miyiz? Derken belleğim hatıralara kayıverdi yine…
Konya meseleleri arasında Hızlı Tren isteği yirmi yıldan evveli başlamış, çeşitli siyasi sözler, konuşmalar olmuş, bu yönde komisyon ve komiteler bile yer almıştı. Halende bunların üyeleri değişse de komisyon adları değişmemişti ya. O da ayrı mesele!.
Neyse ki 2003 yılı iktidar siyasetçileri “Bu işe baş koyduk. Bir yıl sonra tamamlanacak Hızlı trenle bir saat on beş dakika da Ankara’ya varacağız.” Diye Konya TV.’leri ile basınında defalarca oturum yapıp beyanat vermişlerdi.
Sonra ne olmuştu? Herhalde laf ebeliğinde kalmıştı ki. 20 Temmuz 2004 de “Hızlı Tren Gelir Ola” başlıklı yazımda neler demişim.
“Hemşerimle sohbet ediyorduk, Konyaaltı’ndaki evimin balkonundan Toroslar’a bakarak.
“Haydi, gözün aydın. Konya - Ankara arası Hızlı tren yapımı işi bu yıl başlıyormuş.”
“Ne yani... Senin gözün aydın olmuyor mu?” diye sözümü kesti.
“Olur, olmasına da. Yıllardır yaza yaza, sütten ağzım yandı da!..” cevabını verdim.”
***
Bu arada vekillerimizden birkaçı ile “mümkünse karşılıklı olarak Konya meselelerine parmak basalım” teklifime, telefonumu alanların bırakın o günleri hala randevusunu beklemekte iken vekillerimizden Ahmet Büyükakkaşlar ilgi gösterdi ve randevu verdi.
“Müjdelemek isterim Trenin ihalesi 26 Temmuz 2004 de yapılacak ve 2006’da bitirilebilinecek…” derken sözünü keserek.
“Hangi ihale? Güzergâh tesbiti mi, proje yapımı mı? Bunlar bitmişse işin tüm yapımı mı? Son işlem hariç bunların zamanlaması birer yıldan aşağı tutmaz bu durumda nasıl 2006’da tamamlanacak? Bendeniz karayolcuyum yabancısı değilim işlemlerin” deyince;
“Siz gördüğümüz gazetecilerden daha bir başka yönle soruyorsunuz tebrik ederim. Haklısınız” demiş ve ilk ihalenin güzergâh ihalesi olduğunu açıklarken taslak plan ve diğer bilgilerden fotokopiler vermişti. Kendilerinin ilgisine teşekkür etmiş bunu 23 Temmuz 2004 günlü “Hızlı tren İhalesi ve Yünler” başlığı ile genişçe sunarken daha planlama yatırımda bile görülemeyen işlem için Nasrettin hoca’nın Yola diken dikip yünleri satarak para kazanması fıkrasına bağlamıştım.
2006’da güzergâh işlemi bile bitirilemeyen Hızlı trenimiz nihayet o yıl içinde ihaleleri yapılmaya başlanmıştı
Vekillerimiz seçim dolayısıyla da yeniden 2008 de tamamlanacağını vurguladıkları Tosbağa yarışımı haline gelen Hızlı Tren için, Planlama yatırım programına baktığımda. Tamamlanma yılının 2010 yılında gösterildiğini görüp randevu veremeyen(!) vekillerimizi ayaküstü görüşmelerde hatırlatmış, ilgi gerek demiştim.
***
2007’de geçti ama son ihalesi ile işe başlanılmıştı. Fakat bir yavaşlama olduğu söyleniyordu.
Ödenek verilmediği, bu bakımdan Hızlı trenin kesilen hızı gibi durmuş deniliyordu.
Bunu konuştuğum bir yazar arkadaşımızın verdiği bilgiye hayret ederek 08 Haziran günlü köşem de konuyu ele alıp şöyle diyordum. Anti parantez bu yazımın çıkacağını, okuyarak cevap vermelerini de yine ayaküstü görüştüğüm vekillerimize de duyurmuştum.
“Hızlı Tren uçar gider... Para Konya'dan kaçar gider”
“… Önce ki yazım da, hepimizce ihale edilip yapımı devam ediyor bildiğimiz Konya - Ankara hatta İstanbul bağlantılı "Hızlı Tren"in ödenek yetersizliği ile yavaşladığını ve vekillerimizin ilgilenmediğini teğet geçmiştim… “derken bendenize verilen bilgi ve düşüncelerimi şöyle aktarıyordum.
“…Okurken dilinizi yutmayın. Kendinize hâkim olun. Benim bile böyle sine
Konya vurdumduymazlığının vekillerimizde de olacağını düşünememiştim…” derken işin aslını açıklıyordum.
Eskişehirli Bakan, Konya Hızlı Tren yapımı için ayrılan ödeneği... Eskişehir'e çevirivermişşş...
Konya Milletvekillerinin isteğine de; "....özelleştirmeyi(!) yaparsanız verilebilir" deyivermiş…”… Peki, bu vekil veya 13 tane vekillerimiz... Bu şantaja sus pus, neme lazımcı olmuşlar demek ki? Netice alınamamış…
Bu vekillerde Konya'yı kalben içlenmiyorlar galiba ki. Başbakan'a gidip "Nasıl olur düzeltin bunu" diyemiyorlar!..
“Bakalım altı yıldır bendenize cevap vermeyenler ne diyecek?
Cevaplayacaklar mı? Bekliyorum.” diyordum yazım da.
***
Evet, öyle demiştim ve hiçbir cevap halen verilmemişti ama atı alan Üsküdar’ı geçmişti
Polatlı ayrımından Eskişehir ve Konya istikametine giden hat aynı. Hatta az km. de ve engebesi de az…
Yolun bir kolu bakanın ilgisi ile tamamlanıp Dünya’ya yayınlanırken bırakın Hızlı treni!..
Mevcut Konya havalisinden geçen trenlerin yolcuları öfke içinde Tosbağa ile yarışamadığını belirtiyorlar.
“Neye daldın” diyen dostumun sesiyle gitti bizim bellek filmi.
Anlatınca da diğer dostum tamamlayıverdi. “Hızlı Tren uçar vekillerimiz bakar…”
Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle…