Hilafet, padişahlık sultanlık, ulusalcılık gibi kavramlar ilmin ışığında incelenip doğru olarak milletimize sunulsa günümüzde kavram kargaşası yaşanmaz. İdeolojiler, kavramların içini boşaltarak kendini garanti altına alacak şekilde içini doldurmaktadır. İşte sıkıntı burada, bunu aşabilsek o zaman gerçekleri kavramış, düzlüğe çıkmış olacağız ve tarihteki yerimizi tekrar almış olacağız.
Prof. Dr. FUAT SEZGİN Hoca’nın dediği gibi milletler için zaman bir insanın ömründen ibaret değildir. Resmi ideoloji, yaklaşık 96 yıldır, kendini garanti altına alabilmek için Cumhuriyet’ten önceki bin yıllık tarihimizi kötülemekte, medeniyetimiz ve değerlerimizi hiçe saymaktadır. Nitekim eski Cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel: “Biz de resmi ideolojiyi yerleştirebilmek için Osmanlı’yı kötüledik.”
Devrin ilk Maarif Vekillerinden Bay Mustafa Necati’nin (1894/1929) “Eski harflerle birlikte Kur’an-ı da tarihe gömdük.” demesi bunu teyit eder. Mesele sadece harflerin değiştirilmesi değil, alfabe değişikliği ile bin yıllık tarihimizi, birikimlerimizi, medeniyetimizi çöplüğe atmak demektir. Biz bunu önceki yazılarımızda anlatmaya çalıştık. Şimdi size soruyorum, mazisi olmayan bir milletin âtisi olur mu?
Batılılaşmaktan ne anlıyoruz? Bu önemli. Yukarıda adı geçen Hoca’nın dediği gibi Müslümanlar, 8-16. yüzyıllar arasında tüm ilim dallarında önemli buluşlara sahipti. Papazlar, Müslüman âlimlerin kitaplarını Latinceye tercüme ederek bilimsel gelişmenin ilk adımlarını attı.
İşte Avrupa bu sayede Reform, Rönesans ve Sanayi devrimini gerçekleştirdi ve öne geçmiş oldu. Osmanlı, birçok devlet gibi ve imparatorluklar gibi yükselme, duraklama ve gerileme dönemleri yaşayarak yıkıldı. Tarihe bakarsak her devletin bir ömrünün olduğunu görürüz.
Bizim söylemek istediğimiz şudur: Osmanlı yıkılınca “liva-i Muhammedi” tarihte olduğu gibi iktidara gelen İttihat ve Terakki cemiyeti, zihniyeti gereği önceki Müslüman Türk Devletleri’nin dalgalandırdığı gibi dalgalandıramadı, Batının kültürünü benimsedi.
FUAT SEZGİN Hoca’nın dediği gibi gerilememize sebep olan dinimiz değil, başka tarihî sebepler var. Avrupalılar; Sicilya ve Endülüs’te tercüme edilen İslam bilginlerinin eserlerini intihal etmeyip kaynak gösterselerdi, İttihat ve Terakki zihniyeti ve Jön Türkler bu gerçeği göreceklerdi.
Avrupalılardan bunu beklemek safdillik olur. Kaynak gösterselerdi, tüm ilim dallarının kaynağının Müslüman âlimlerinin olduğu anlaşılacaktı ve böylece 1789 Fransız ihtilaliyle kapitalistler iktidara gelemeyecekti ve dünya bu şekilde sömürge altında olmayacaktı.
Şimdi insanlık, kapitalizmin sömürgesinden kurtulmak için çare arıyor. Karl Markx’ın (1818 - 1883) ortaya çıkış sebebi budur. Kapitalizmin karşıtı sosyalizm de adaleti sağlayamadı, yıkıldı. İşte biz diyoruz ki adaleti yeryüzünde sağlayabilecek yegâne kurumdur, hilafet kurumu. İşte bu kurum bu işe yarar.
Asr-ı Saadet ve Dört Halife dönemini imceleyelim, sahip olduğu medeniyetle doğuya batıya hâkim oldular, kapitalizmin mankurtlaştırdığı, araştırmaktan uzaklaştırdığı, ilme, bilime ışığa kapattığı kimselere bunu anlatmak mümkün değildir.
Batılılaşmayı, FUAT SEZGİN Hoca’nın ifadesiyle, İslam medeniyetinin çocuğu olan Avrupa medeniyetinin tekniği yerine süfli ahlakını yaşam tarzını benimsemek şeklinde anladık. Bunun Batılılaşma ile ne alakası var? “İlim müminin yitik malıdır nerede bulursa alır.” hadisi şerifini kendimize ilke edinmedik.
Batılılaşma, II. Mahmut ile başladı. İngilizlerin ağır baskısıyla Tanzimat’ın ilanı gerçekleşmiş, bunun sonucu İslam Hukuku askıya alınmıştır. Yani şeriat mahkemelerinin karşısına laik mahkemeler kurulmuştur.
Laiklik kavramı bize ait bir kavram değildir. Batı’ya ait, onların dinlerinin ve kültürlerinin gereği ortaya konan bir kavramdır. Bu kavram, dünyada adaleti sağlayabildi mi, Avrupa’nın dünyayı sömürü ilkesi değil de nedir?
Bu durumda tarihte adaleti sağlayan hilafet kurumuna dünyanın ihtiyacı vardır. Dünya bunu arıyor. Bunu layık olan bir kavme Cenab-ı Allah nasip eder. “Dünya Aile Platformu” Başkanı’nın, beş-on sene önce Konya’da bir panelin kapanış konuşmasında dediği gibi Türk kavmine bu görev yeniden verilmiştir, diğer kavimler de bu kavmin etrafında birleşerek yeniden adaleti tesis ederek dünya inşa edilecektir. Bilmem cevaplandırabildim mi hilafet ne işe yarar, sorusunu?
Geniş bilgi için Bkz. Anlamalarını Yonttuğumuz Kavramlar, Hilafet Kavramı, sadık KÜÇÜKHEMEK Kardelen Yay.(İst. 2013)
Hoşça kalın.