Hikmet ehli insanlar bal arısı gibidirler. Nasıl ki bal arısı kilometrelerce yolu sabırla teperek çiçeklerden bala uygun özleri seçip alır ve yine sabırla bala durdurursa, ehl-i hikmet de Kur'an ve Sünnet'ten aldığı özleri Allah'ın kullarına bal misali sunar.
Ey dost! Bir şefkat pınarı ol! Sevgi ve şefkate muhtaç nice yaratık var ki, sen onları ayırmadan pınarınla sula. Onları güler yüzünle kucakla ki, Yüce Dost da seni kucaklasın!
Ey hak yolun yolcusu! Nefsin tuzaklarına dikkat et. Övgü seni aldatmasın. Sonra nefsin alt ediverir de perişan olursun.
Bizler âciz birer kuluz. İstenmesi gereken her şeyi Rabbimizden isteyeceğiz. Kullardan istemek yüzümüzü kızartırken, Allah'tan istemek yüzümüzü aydınlatır. Ey kardeş! Yüzünün kızarmamasını istiyorsan, Allah'tan iste. Zira O'ndan istemek yüz aydınlığın olurken, kullarından istemek yüzünü kızartır. Efendimiz'in (s.a.v.) buyurdukları şu mana ne de güzel öğüttür bizler için: “Sizden herkes, ihtiyaçlarının tamamını Rabbinden istesin, hatta kopan ayakkabı bağına varıncaya kadar istesin.” (Tirmizî, daavât 149)
Ey keramet isteyen kişi! Allah dostunun yanına varınca, gönül dağınıklığın giderek Allah sevgisine ulaşman sana keramet olarak yetmiyor mu?
Güzel ahlak öyle bir sermayedir ki, harcamakla tükenmez. Hatta o, kişiye nice kazançlar getirir.
İnsanı insan eden manâ tevazudur. Ey kardeş tevazu et ki, hem Allah katında hem de insanlar yanında yükselesin.
Ey kardeş! Sev ki sevilesin. İnsanı sev ve ona değer ver ki, onun sahibi Allah (c.c.) da sana değer versin.
Büyüklere hürmet, küçüklere şefkat ne güzeldir! Şefkat et ki, şefkat edilesin.
Ey akıllıyım diyen insan! Eğer hep dünyaya çalışıyorsan, sakın bir daha akıllıyım deme!
Ey insan! Şükret Rabbine! Şükret ki, nimetlerin hem artsın hem de bereketlensin. Bilirsin ki Yüce Allah (c.c.), "eğer şükredersiniz, size muhakkak nimetimi artırırım," (14 İbrahim 7) buyuruyor.
Ey kardeş! Şükredecek o kadar çok şeyimiz var ki; gözlerimiz var görüyor, dillerimiz var konuşuyor, dişlerimiz var öğütüyor, kulaklarımız var işitiyor, ellerimiz var tutuyor, ayaklarımız var yürüyor, kalbimiz var atıyor, iç organlarımız var görevini yapıyor, damarlarımız var kanımız akmaya devam ediyor. Daha neler neler… Hangisini sayalım ki!.. Rabbimiz'in bize verdiği mal ve evladımız da var. Hele hele imanımız var. Onu neyle ölçelim?
Bunların bir kısmı da mı yok bizlerde? Keşke şükrünü eda edebilsek değil mi?
Ey kardeş! Âriflerin aynı dili konuştuklarına şaşma! Onlar birbirlerini okumasalar da, aynı mektepte okurlar. Onlar gönül mektebinde okurlar. Baksana Hz. Mevlana; "Ölümümüzden sonra bizi toprakta arama. Bizim mezarımız âriflerin gönülleridir," der. Öyleyse ey kardeş, eğer cesaretin varsa, sen de gönül mektebini oku!
Bil ki ey insan, îman güneş gibidir. Nasıl ki güneş cömertçe doğup da âlemi nura boğuyor ve ısıtıyorsa, îman nuru da beden dünyasını öyle yapar. Eğer gönlünde aydınlıklar istiyorsan, îman nuruna sahip çık.
Ey ilmin lezzetini arayan kişi! İlmini edeple süsle de bir bak! Zira edep yemeğin tuzu gibidir.
Ey gönül âyinesi kirli olan! Gördüğün şeyler hep ayıp ve kusurlar. Bakışını güzelleştir de âyinen de arınsın.
Ey gönül âlemini nurdan mahrum eden insan! Yazık oluyor sana! Ömrün heder olmakta. Onu Kur'an ve Sünnet nuruna dök de bir bak! Nasıl da huzur buluyorsun.
Ey dünyasını kalıcı zanneden insan! Çaban hep dünyaya baksana! Ya öteler ne olacak? Bil ki sarıp sarmaladıkların bir gün elinden uçacak ve sen onların hesabıyla başbaşa kalacaksın.
Ey ölümü unutan! Bil ki yolun bir gün uğrayacak ona. Hazır olsana!
Eğer dünya istek ve arzularıyla yaşıyorsan bil ki ayrılığın zordur. Ama Allah sevgisiyle yanıyorsan, o gidiş ne güzel gidiştir.
Ey ölümden kaçan insan! Zaten kaçsan da kurtulamazsın ki! O hep içindedir senin. Arkadaşlık kurarsan, iyilikle bir gün alır götürür seni. Korkma ondan. O halde dost ol, sırdaş ol, kardeş ol! Bak o zaman nasıl da seversin onu. Onunla yaşamaya alışırsın.
Ey ayrılıktan korkan kişi. Kime gittiğine baksana. Ayrı kaldığına kavuşacağına sevin de, gamın ebediyen ölsün.
Ey güzel ahlâk! Meğer sen ne de güzelmişsin. Çirkin ahlâkı görünce senin kıymetini şimdi daha iyi anladım.
Ey her şeyi merak edip duran adam! Bırak boş merakları. Eğer merak edeceksen, insanlığın incisi Muhammed Mustafa (s.a.v.)'i merak et de O'nun hâl ve ahlâkını araştır. Sonra da O'na benzemeye çalış.
Dünya menfaati kişinin gözünü kör, kulağını sağır, kalbini de hissiz eder. Ey kişi! Eğer gözüm görsün, kulağım işitsin, kalbim de hissetsin diyorsan, menfaatinin esiri olma!
Ey dost! Bir şefkat pınarı ol! Sevgi ve şefkate muhtaç nice yaratık var ki, sen onları ayırmadan pınarınla sula. Onları güler yüzünle kucakla ki, Yüce Dost da seni kucaklasın!
Ey hak yolun yolcusu! Nefsin tuzaklarına dikkat et. Övgü seni aldatmasın. Sonra nefsin alt ediverir de perişan olursun.
Bizler âciz birer kuluz. İstenmesi gereken her şeyi Rabbimizden isteyeceğiz. Kullardan istemek yüzümüzü kızartırken, Allah'tan istemek yüzümüzü aydınlatır. Ey kardeş! Yüzünün kızarmamasını istiyorsan, Allah'tan iste. Zira O'ndan istemek yüz aydınlığın olurken, kullarından istemek yüzünü kızartır. Efendimiz'in (s.a.v.) buyurdukları şu mana ne de güzel öğüttür bizler için: “Sizden herkes, ihtiyaçlarının tamamını Rabbinden istesin, hatta kopan ayakkabı bağına varıncaya kadar istesin.” (Tirmizî, daavât 149)
Ey keramet isteyen kişi! Allah dostunun yanına varınca, gönül dağınıklığın giderek Allah sevgisine ulaşman sana keramet olarak yetmiyor mu?
Güzel ahlak öyle bir sermayedir ki, harcamakla tükenmez. Hatta o, kişiye nice kazançlar getirir.
İnsanı insan eden manâ tevazudur. Ey kardeş tevazu et ki, hem Allah katında hem de insanlar yanında yükselesin.
Ey kardeş! Sev ki sevilesin. İnsanı sev ve ona değer ver ki, onun sahibi Allah (c.c.) da sana değer versin.
Büyüklere hürmet, küçüklere şefkat ne güzeldir! Şefkat et ki, şefkat edilesin.
Ey akıllıyım diyen insan! Eğer hep dünyaya çalışıyorsan, sakın bir daha akıllıyım deme!
Ey insan! Şükret Rabbine! Şükret ki, nimetlerin hem artsın hem de bereketlensin. Bilirsin ki Yüce Allah (c.c.), "eğer şükredersiniz, size muhakkak nimetimi artırırım," (14 İbrahim 7) buyuruyor.
Ey kardeş! Şükredecek o kadar çok şeyimiz var ki; gözlerimiz var görüyor, dillerimiz var konuşuyor, dişlerimiz var öğütüyor, kulaklarımız var işitiyor, ellerimiz var tutuyor, ayaklarımız var yürüyor, kalbimiz var atıyor, iç organlarımız var görevini yapıyor, damarlarımız var kanımız akmaya devam ediyor. Daha neler neler… Hangisini sayalım ki!.. Rabbimiz'in bize verdiği mal ve evladımız da var. Hele hele imanımız var. Onu neyle ölçelim?
Bunların bir kısmı da mı yok bizlerde? Keşke şükrünü eda edebilsek değil mi?
Ey kardeş! Âriflerin aynı dili konuştuklarına şaşma! Onlar birbirlerini okumasalar da, aynı mektepte okurlar. Onlar gönül mektebinde okurlar. Baksana Hz. Mevlana; "Ölümümüzden sonra bizi toprakta arama. Bizim mezarımız âriflerin gönülleridir," der. Öyleyse ey kardeş, eğer cesaretin varsa, sen de gönül mektebini oku!
Bil ki ey insan, îman güneş gibidir. Nasıl ki güneş cömertçe doğup da âlemi nura boğuyor ve ısıtıyorsa, îman nuru da beden dünyasını öyle yapar. Eğer gönlünde aydınlıklar istiyorsan, îman nuruna sahip çık.
Ey ilmin lezzetini arayan kişi! İlmini edeple süsle de bir bak! Zira edep yemeğin tuzu gibidir.
Ey gönül âyinesi kirli olan! Gördüğün şeyler hep ayıp ve kusurlar. Bakışını güzelleştir de âyinen de arınsın.
Ey gönül âlemini nurdan mahrum eden insan! Yazık oluyor sana! Ömrün heder olmakta. Onu Kur'an ve Sünnet nuruna dök de bir bak! Nasıl da huzur buluyorsun.
Ey dünyasını kalıcı zanneden insan! Çaban hep dünyaya baksana! Ya öteler ne olacak? Bil ki sarıp sarmaladıkların bir gün elinden uçacak ve sen onların hesabıyla başbaşa kalacaksın.
Ey ölümü unutan! Bil ki yolun bir gün uğrayacak ona. Hazır olsana!
Eğer dünya istek ve arzularıyla yaşıyorsan bil ki ayrılığın zordur. Ama Allah sevgisiyle yanıyorsan, o gidiş ne güzel gidiştir.
Ey ölümden kaçan insan! Zaten kaçsan da kurtulamazsın ki! O hep içindedir senin. Arkadaşlık kurarsan, iyilikle bir gün alır götürür seni. Korkma ondan. O halde dost ol, sırdaş ol, kardeş ol! Bak o zaman nasıl da seversin onu. Onunla yaşamaya alışırsın.
Ey ayrılıktan korkan kişi. Kime gittiğine baksana. Ayrı kaldığına kavuşacağına sevin de, gamın ebediyen ölsün.
Ey güzel ahlâk! Meğer sen ne de güzelmişsin. Çirkin ahlâkı görünce senin kıymetini şimdi daha iyi anladım.
Ey her şeyi merak edip duran adam! Bırak boş merakları. Eğer merak edeceksen, insanlığın incisi Muhammed Mustafa (s.a.v.)'i merak et de O'nun hâl ve ahlâkını araştır. Sonra da O'na benzemeye çalış.
Dünya menfaati kişinin gözünü kör, kulağını sağır, kalbini de hissiz eder. Ey kişi! Eğer gözüm görsün, kulağım işitsin, kalbim de hissetsin diyorsan, menfaatinin esiri olma!