RÖPORTAJ-KERİM ATICI
İNTERNET HIZLA YAYGINLAŞIYOR
Bugün dünyada yaklaşık 3 milyar, Türkiye’de ise 35 milyon kişi interneti kullanıyor. İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte sosyal medyayı kullananların sayısında da ciddi bir artış görüldü. Şu an her 100 kişiden 78’i facebook’u, her 100 kişiden 58'i de twitter’ı kullanıyor. Sosyal medya devlet otoritesine de meydan okuyor. Dünya sosyal medyanın gücüyle Arap Baharı’nda, Türkiye ise, Gezi Parkı olaylarında tanıştı.
GEZİ TÜRİYE'NİN GÖZÜNÜ AÇTI
Kanal A Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni Alper Tan, sosyal medya ile ilgili Merhaba'ya özel açıklamalarda bulundu. Tan, “Sosyal medyanın nelere yol açabileceğini Gezi'de gördük. Gezi olayları Türkiye'nin gözünü açtı” diye konuştu. Sosyal medyanın enformatik bir cehalete neden olduğunu kaydeden Tan, “Ama cehalet oluşuyor diye de sosyal medyaya karşı çıkmamalıyız. Bu sıkıntıyı ortadan kaldırmalıyız. Herşey elimizde” sözlerini kullandı.
**Yeni medya, yani sosyal medya, hem daha hızlı hem de daha ucuz. Sizce sosyal medyanın olumlu ve olumsuz yönleri neler?
-Son dönemlerde yeni bir medya oluştu. Bunun adı sosyal medya. Medya dördüncü güç olarak kabul edilir. Medya bir fikri sürekli tekrar eder ve bu fikir zamanla gerçekmiş gibi kabul edilir. Medya haber ve bilgi veren araçlardır. Yeni medya iki yönlü çalışıyor. Yeni medya daha ucuz, daha kolay ulaşılıyor ve daha geniş kitlelere ulaşıyor. Dünyada internetin olmadığı bir yer yok. Hızlı bir erişim imkanı sağlıyor. Sosyal medya son yıllarda büyümeye başladı. Katılımcı demokrasiye geçişi de hızlandırdı. Sosyal medyanın olumlu yönleri de olumsuz yönleri de var. Dünyaya açık, etrafa kapalı bireyler oluştu. Yeni medya, iletişim maliyetlerini ise düşürdü. Düşünce reflekslerinin artmasına neden oldu. Siyasetçilerin de yeni propaganda alanı oldu.
**Artık büyük kitleler sosyal medya üzerinden örgütleniyor ve organize oluyor. Sosyal medya devlet otoritesine meydan mı okuyor?
-Geçmişte Türkiye'de sadece devletin medyası vardı. Devletin televizyonu ve radyosu yayın yapardı. Sivillerin elindeki dergi ve gazeteler de devletin gizli kontrolündeydi. Darbeci cunta, TRT televizyonunu ve radyosunu ele geçirdiklerinde, oradan bir bildiri okuyarak, toplumu dizginliyorlardı. Hepimiz bu bildirileri hatırlıyoruz. Vesayetçi zihniyet açısından geleneksel medya önemli bir silahtı. Ancak sosyal medya, yani yeni medyanın gelişmesiyle birlikte bu silah toplumun da eline geçti. Şu an medya silahı hem toplumda hem de devlette var. Tunus ve Libya örneğinde olduğu gibi toplum sosyal medya üzerinden örgütleniyor ve devlet otoritesine karşı meydan okuyor.
Sosyal medyayı sadece toplum değil, devlet de kullanıyor. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan haberlerde ABD'nin Latin Amerika ve Uzak Asya ülkelerinde sosyal medyayı bir silah olarak kullandığını ve bunun için sosyal medyayı kurdurttuğu ortaya çıktı. Ukranya'da ve Gezi Parkı olaylarında kaos ortamının oluşmasında sosyal medyanın büyük bir etkisi oldu.
GEZİ OLAYLARI TÜRKİYE'NİN GÖZÜNÜ AÇTI
**Türkiye sosyal medyanın gücüyle ne zaman tanıştı? Sosyal medya kullanımı
noktasında Türkiye ne durumda?
-Türkiye sosyal medyanın gücüyle Gezi Parkı olaylarında tanıştı. Toplumsal olarak sosyal medyayı uzun süredir kullanıyoruz. Türkiye, sosyal medyayı en çok tercih eden ülkeler arasında bulunuyor. Ama sosyal medyanın nelere yol açabileceğini Gezi'de gördük. Gezi olayları Türkiye'nin gözünü açtı. Gezi olaylarına ülke genelinde 1 milyon 200 kişi katıldı. Eylemler katılanlar 77 milyonluk bir nüfusun 70'te biri. Ama Gezi'ye katılanlar organize ve örgütlü oldukları için büyük ses getirdiler. Eylemcilerin talebi, toplumun tamamının talebiymiş gibi algılandı. Bu tür durumlarda algılar, olguların önüne geçer. 'Sosyal medya algılar oluşturur ama gerçekler daha sonra ortaya çıkar' deniliyor. Gerçekler bazen geç çıkar ortaya. Ukranya'da ülke bölündükten sonra gerçekler ortaya çıktı. Maliyeti yüksek olur.
SOSYAL MEDYA MANİPÜLASYONA AÇIK
**Sosyal medya geleneksel medyanın yerini alır mı? Geleneksel medya, yeni medya karşısında tutunabilir mi?
-Sosyal medya, ucuz, hızlı ve kontrolsüz. Yeni medya manipülasyona çok açık. Milyonlarca ve milyarlarca bilgi dolaşıyor. Hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğunu iyi ayırt etmek lazım. Bilgileri bir süzgeçten geçirmek durumundayız. Bilgilere veya haberlere hemen atlamamalıyız. Sosyal medya, geleneksel medyayı, yani gazete, televizyon, radyo ve dergileri de yutuyor. Ama sosyal medya kontrolsüz bir güç olduğu için geleneksel medyanın yerini almaz. İnsanlar ona güvenmiyor. Sözüne itimat ettiğiniz kişilerden sosyal medyada verilen bilgiyi teyit etmek istersiniz.
İnsanlar güvenmiyor. Geleneksel medya güvenirliğini koruduğu sürece kaybolmaz. Sosyal medya geleneksel medyayı etkiledi. Ama gazetecilik varlığını sürdürür.
MEDYAYI ÖLÇÜLÜ KULLANMALIYIZ
**Sosyal medya kullanımında ölçüyü kaçırıyor muyuz? Sosyal medya ne gibi değişikliklere neden oldu?
-Medyayı bilinçli kullanmalıyız. Medya okuryazarlığı dersi daha da yaygınlaştırılmalı. Güvenli olmayan bilgilerin de dolaşımına olanak veriyor. Sosyal medya ölçülü kullanılırsa son derece faydalı bir araçtır. Türkiye, baskı ve sansür gibi konuları tartışıyor. Hiçbir özgürlük sınırsız değildir. Ateş ve bıçak bazen yararlı, bazen de zararlıdır. Ateşle mesafenizi iyi ayarlamalısınız. Ateş belli bir mesafe sizi ısıtır. Ama mesafeyi kapattığınızda sizi yakar. Sosyal medya aynı zamanda geleneksel medyaya da yeni sorumluluklar getirdi. Eskiden Türkiye'de atılan yalan ve yanlış manşetler hükümeti zor durumda bırakırdı. Gerçeğin anlaşılması zaman alırdı. Ancak bugün insanlar her haberin altına yorum yazabiliyor. Okuyucu, 'yalan söylüyorsunuz' diyebiliyor. Fotoğrafını ve videosunu yayınlıyor. Özdenetimi hızlandırdı. Ayrıca genç nesil, akıllı cihazlar nedeniyle artık başparmağını çok kullanmaya başladı.
MEDYANIN GÜVEN SORUNU VAR
**Bazı kesimler sürekli medyayı eleştiriyor. Türkiye'de tarafsız bir medya var mı? Medyanın sorunları neler?
-Medyanın güven sorunu var. Dünyanın hiçbir yerinde tarafsız bir medyanın olduğuna inanmıyorum. Ben 'tarafsızım' diyen de doğru söylemiyor. Medyanın tarafsız olması da gerekmiyor. Her medya kuruluşunu ve gazetecinin bir tarafı vardır. Önemli olan tarafsızlık değil, dürüstlüktür. Beğenmediğiniz bir kişinin yorumunun tamamını yayınlarsınız ve arkasına da kendi yorumunuzu yazarsınız. Ama konuşmacının sözlerini çarpıtırsanız orada dürüstlük olmaz. Bizim medyamızın en önemli sorunu budur.
**Türkiye'de kültür aktarımında medyanın rolü nedir? Medya gelenekleri yozlaştırıyor mu, yoksa gelenekleri koruyarak gelecek nesillere aktarıyor mu?
-Herkes kendinden önceki zamanı övüyor. Toplum bu saplantıdan kurtulmalı. Oysa önemli olan o güzel değerleri korumak ve güncellemek. Değerleri ayakta tutmak lazım. Kültür aktarımı noktasında medyanın önemi büyük. Değerleri taşıma noktasında medyadan yararlanmak lazım. Pizza konusunda 15 milyon paylaşım var. Ama etliekmekle ilgili 400-500 paylaşım var. Sosyal medyada kısıtlama yok. Sosyal medyaya karşı çıkmak doğru değil. Ondan en iyi şekilde yararlanmak durumundayız. Medyayı ölçülü kullanmak lazım. Herkes sürekli bir yer bildirimi yapıyor. Sosyal medyada abuk subuk paylaşımlar var. Ölçüyü kaçıranlar oluyor. Teknolojinin kendisi ithal olsa da içeriği yerli olabilir. Biz keşke o teknolojiyi de üretebilsek. Yerli otomobili ve uçağı da bir gün üretiriz inşallah. İnşaat sektöründe Türkiye neredeyse dünyada birinci sırada. Üretmek için gayret sarfetmeliyiz. Japonya, Almanya hemen bu seviyeye gelmedi. Gayret sarfettiler.
**Sosyal medyanın enformatik bir cehalete yol açtığı ifade ediliyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
-Enformatik bir cehalet oluşuyor. Ama cehalet oluşuyor diye de sosyal medyaya karşı çıkmamalıyız. Bu sıkıntıyı ortadan kaldırmalıyız. Herşey elimizde. 40-50 yıl önce ABD'de siyahlar, beyazlarla aynı otobüse binemiyor ve insan olarak kabul görmüyorlardı. Ancak şu an siyahi bir adam 2 dönemdir dünyanın süper gücünün devlet başkanlığını yapıyor. Başkan Barack Obama, 'yapaliriz' dedi ve toplumu kendisine inandırdı. İnsanın yapabilirim demesi çok önemli. Gençlerimize anlatmalıyız. Geçmişte dünyanın süper gücü bizdik. Yarın da süper güç biz olabiliriz.
ALPER TAN KİMDİR
Alper Tan, 1966 yılında Kahramanmaraş’ın Andırın ilçesinde doğdu. İlköğrenimini Andırın’da, orta ve lise tahsilini Kadirli, Osmaniye ve İstanbul’da tamamlayan Tan, Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Tarih Öğretmenliği Bölümü'nden mezun oldu. Lise çağlarından itibaren katıldığı resim, karikatür ve grafik yarışmalarında önemli dereceler elde eden Tan, üniversite yıllarında Konya’da, Zaman Gazetesi’nde muhabir olarak göreve başlayarak, gazetecilik mesleğini tercih etti. Daha sonra Doğu Anadolu’da Zaman Gazetesi’nin Van Bölge Temsilcisi olarak görev yapan Tan, 1995-1997 yılları arasında Samanyolu Televizyonu Ankara Temsilcisi olarak görev yaptı. 1997 yılından bu yana Kanal A Televizyonu’nda yönetici olarak görev yapan Tan, halen İcra Kurulu Başkanı ve Genel Yayın Yönetmeni olarak Kanal A’daki görevini sürdürüyor.