Hergün yazı yazmak, konu bulmak, öyle dışarıdan görüldüğü kadar kolay değil...
Günlük yazanlara Allah kolaylıklar versin...
Hele de yerel bir gazeteci ya da köşe yazarıysan, o daha da zor...
Ulusal bir yazar olsan, konuları sıraya koyarsın, ama habercilikte şöyle de bir durum var; haber beklemez, haber stoklanamaz, haber saklanamaz...
Özel haber ve özel konu hariç tabi ki...
Dedim ya, yazı yazmakta bir eylemdir...
İştir yani...
Hergün yazı yazmak her bünyeye uymaz...
Örneğin bana...
Kıldan tüyden, ottan moktan şeyler yazmak istersen, o başka!
Her gün değil, günde iki yazı bile yazabilirsin...
Sabah kıldan tüyden, öğleden sonra da ottan moktan yazmak sorun olmaz bu ülkede...
Özellikle de bizim şehrimizde...
Anlayacağınız; yerel gazeteci ve köşe yazarıysanız ve hergün yazı yazmak zorundaysanız, bu biraz çılgınlık, biraz deliliktir...
Ya da “laf olsun torba olsun”dur bunun adı...
Yazının başına veya sonuna da bir “hikaye” ya da bir “fıkra” eklersin, “kıssadan hisse”yle de yazıya noktayı koyarsın, al sana nurtopu gibi bir günlük yazı...
Bizim oğlan yazar...
Tabi yazar...
Zaten yazıyor!
Dostlar alışverişte görsün hesabı...
Maksat muhabbet olsun...
Konya'da da var böyle “laf olsun” yazarları...
Ama, kamu yararına yazanlar da var...
Onları da ıskalamamak lazım...
Bizim, yani gazetecilerin, yani köşe yazarlarının en temel görevi kamu yararını gözetmek, kamu yararı için yazmak...
Ben, çalışma arkadaşlarıma hep şunu söylemişimdir; “bu gazete bizim değil, davanın gazetesidir, dahası şehrin gazetesidir, kamunun gazetesidir” diye...
Kamu yararı önemlidir...
Devletin, dolayısıyla da toplumun yararıdır, kamu yararı...
Zarar görmemesi lazım...
Dolayısıyla gerçek anlamda gazetecilik yapmak, yazı yazmak kolay değil.
xxx
Konumuz elbette “hergün yazanlar” değil, kamunun yararına yazanlar...
Yani şehrin ve şehirde yaşayanların yararı...
Bu anlamda doğru adres Uğur Özteke'dir...
Seversiniz ya da sevmezsiniz, ama bu konuda kusursuz bir yerel gazetecidir, yerel yazardır...
Takdir ettiğim 2-3 yerel gazeteciden birisidir...
Genişte bir muhabir kadrosu var...
Telefonunu fotoğraf makinası gibi kullanan herkes, Uğur Özteke'nin “foto muhabiri”dir, “muhabir”idir, “mukbir”idir, “jurnalist”idir...
Köşe yazısı yazmak için malzeme yağıyor kendisine...
Ya da yağdırıyorlar...
Böyle olunca da, trafik yazıyor, asfalt yazıyor, hastane yazıyor, yani kamunun yararına ne varsa yazıyor...
Araya da sporu sıkıştırıyor...
Konyaspor yazıyor...
Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek'e “Tahir Abi” diye başladığı yazısını, “Tahir Bey” diyerek sonlandırıyor...
Tabi ki “Başvekilim” dediği AK Parti İl Başkanı Hasan Angı'yı unutmuyor...
Sonuç olarak; hergün yazı yazmak her yazarın, her gazetecinin harcı değil...
Dediğim gibi, kıldan tüyden, ottan mottan yazarsınız, günde iki yazı da çıkar, üç yazı da, ama kamu yararına yazarsanız, işte o biraz zor...
Bu yazı mı?
Takdir sizin.