Zaman eski zaman değil, devir ve devran değişti, zaman sana uymazsa sen zamana uyacaksın sözlerinin millet ve memleket hayrına olmadığı ve toplumun her kesiminde her devrin adamı olan toplum asalakları üretmekten başka bir işe yaramadığı ortadadır.
Bulundukları toplum içinde hayatlarını bir şekilde idame ettiriyor olsalar da asalaklar eninde sonunda foyaları ortaya çıkınca bir bir toplum hayatından çekilmek zorunda kalacaklardır.
Bu konuyu yazmamın sebebi bu günlerde AKP tarafından hazırlanan ve TBMM de görüşülmekte olan Yerel Yönetimlerle ilgili önemli değişiklikler getireceği söylenen kanun tasarısıdır.
Kamuoyunda ve akademik çevrelerde yeteri kadar tartışılmadan alelacele meclis gündemine getirilip görüşülmeye başlanılan kanun tasarısı ile yerel yönetim asalaklarına bir kez daha gün doğacak gibi gözüküyor.
Düne kadar Valilerin, İl Genel Meclis Üyelerinin ve İl Özel İdaresi görevlilerinin etrafında yer almaya çalışan bu asalaklar kanun değişikliğiyle İl Genel Meclislerinin kaldırılması gündeme gelince bu defa seçim tarihinin de öne alınmasıyla Belediye Meclis Üyelerinin çevresinde dolanmaya başlayacaklardır.
Daha düne kadar İl Genel Meclis Üyelerini sizler yerel parlamentosunuz gibi cafcaflı laflarla etki altında bırakıp nemalanmaya çalışan bu asalak tipler kanunun değişecek olmasıyla bu defa belediye meclis üyelerine başta il düzeyinde doğrudan seçilen ve tek bir yerel meclis olacak oda siz olacaksınız gibi laflarla ne pohpohlamalar yapacaklar.
Her değişen iktidar veya hükümetle birlikte kendi küçük hesaplarının peşinde sürekli ayak oyunlarıyla toplumda itibar görmeseler de menfaat dünyasında kendilerine yer edinme telaşına düşen bukalemun gibi renk değiştiren asalakların ortama uyum mücadeleleri en azından bu defa farkına varılıp sona erdirilmelidir.
Bu tipleri tanımak aslında hiç de zor değil.
Etrafınıza dikkatlice bakın yeter…
Özellikle tek parti iktidarlarının iş başında bulunduğu zamanlarda her makam mevki sahibinin etrafında onlardan bolca görmek mümkündür.
Aslında bu asalaklar kadar, hatta belki de onlardan daha fazla etrafındaki asalakları bertaraf edemeyen Vali, İl Genel meclisi Üyeleri ve Belediye Başkanları gibi kamu görevliler suçludurlar.
Göreve getirildikleri zaman etraflarında rol kapma telaşıyla her boş buldukları meydana sazan gibi atlayan bu yüzsüzleri ilk karşılaştıkları an uzaklaştırabilseler bu sonuçlar ortaya çıkmayabilirdi.
Hiç bir ahlaki değeri, ölçüsü hatta fikri olmamasına karşın işbaşındaki idareci hangi parti ve hangi görüşte ise revaçta olan budur düşüncesiyle ondan gözüken, aslında tek derdi bir şekilde geçinmek olan asalakların becerileri(!) sadece bu yazıda tarif edilenlerle de sınırlı değildir.
Mahalli seçimlerle hemen hemen 1 yıl kadar bir süre kaldığı ifade edilirken aslında yazılacak daha pek çok şey var denilebilir.
En başta da TBMM de görüşülmekte olan kanun tasarısındaki eksiklikler ve yanlışlıkları konuşmak ifade etmek gerekebilir.
Tepkisiz bir toplum oluşturmak için yıllardır toplum mühendisliği yapanların çabaları sonucu, şehrin mahalle kültürünü kentsel dönüşüm maskesi altında yok edenlerin, bu ülkede yüzyılı aşkın bir süredir uygulanmakta olan köy yapılanmasının ve köy kültürünü de ortadan kaldırmalarına hiçbir tepki verilmiyorsa ilk konuşulması gereken konunun kanun meselesi olmadığına inanıyoruz.
Yine de kendilerine hukukçu diyenlerin söyledikleri bir temenni ile yazıyı bitirelim.
İyi kanun kötü uygulayıcı elinde kötü uygulanır, kötü kanun iyi uygulayıcı elinde iyi uygulanır.