İnsan sosyal bir varlıktır. Keşfetmeyi, yeni insanlar tanımayı, yürümeyi, koşmayı, iletişim kurmayı bir ihtiyaç sayar. İhtiyaçlarını doyurmak içinde var gücüyle çalışır. Bu ihtiyaçları daha iyi anlamak için gelin Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi kuramına bir göz atalım.
Maslow bu kuramı kurarken insanın ihtiyaçlarının hiyerarşisini temel alan bir piramit oluşturdu. Bu piramidin en alt tabakası yani diğer bir deyişle en temel ihtiyaçlarımızı “fizyolojik ihtiyaçlarımız” olarak belirledi. Fizyolojik ihtiyaçlarımız arasında, nefes alma, yemek yeme, cinsellik, uyku gibi kavramlar yer edinir. Bunlar en ilkel mekanizmalarımız olarak kayda geçer, sadece insanlarda değil yaşayan diğer canlı türlerinde de ortaktır. Piramidin ikinci basamağını “güvenlik ihtiyaçlarımız” oluşturur. Beden (can) güvenliği, sağlık güvenliği, mülkiyet güvenliği gibi kavramlar piramidin ikinci basamağında yer alır. Güvenlik olmadan insan kendini bütün hissedemez. İnsanlık görevlerini tam olarak yerine getiremez. Piramidin üçüncü basamağını “sevgi ve ait olma” oluşturur. Sevgi ve ait olma ihtiyacı her canlıda ortaktır. Sevgisiz insan, insanlığını mutlu devam ettiremez, bir yere ait olmayan insan ise hep bölünür. Bu sebeple sevgi ve ait olma ihtiyaçları en az temel ihtiyaçlarımız kadar önemlidir. Bu kapsamda aile ve arkadaşlık ilişkileri ön plana çıkar. Piramidin dördüncü basamağını “saygınlık” oluşturur. Saygınlık, bireyin özsaygısı, başarısı, başkalarına duyduğu saygıyı ve başkalarından duyacağı saygıyı temel alır. Bir bireyin onurlu bir hayat sürmesinin başkalarına duyduğu saygı ve kendine duyulan saygıdan geçtiğini varsayarsak piramidin bu basamağı da oldukça öneme sahiptir. Piramidin son basamağı insanı insan yapan tüm ihtiyaçların nihayet bulduğu yerdir. Bu basamak “kendini gerçekleştirme” basamağıdır. Piramidin alt basamaklardaki ihtiyaçlarını sorunsuzca karşılayan ve son basamağa gelen insanlar erdemli, yaratıcı, hakikati kabul eden, problem çözücü sıfatlarını edinir ve buna yönelik ihtiyaçlarını karşılar. Ancak son basamağa gelen insanlar toplumlarda oldukça az görülür.
İhtiyaçlar hiyerarşisini tanıtarak biraz daha insanı anlayabilme, ihtiyaçlarını öngörebilme yetisini edinebildiğimize göre neden şu sıralar hepimiz zorlanıyoruz bu konuyu irdeleyelim.
Pandemiden önce hepimiz az çok bu hiyerarşideki kavramları elde edebiliyorduk ancak yaklaşık bir yıldır süren bu pandemiyle mücadele ederken birçok ihtiyacımızdan feragat etmeye başladık. En temelinde ihtiyacımızda ikincil sırada gelen güvenlik ihtiyacımız zedelendi. Can güvenliğimizi edinemez olduk ve böylece insanı insan yapan piramit temelden sarsılmaya başladı. En temel ihtiyacımız olan can güvenliğimizi sağlayamayınca dolayısıyla ruh sağlığımız da tehlikeye düştü. Ruh ve beden bir bütün halinde çalışamamaya başladı. Her gün “Acaba bugün hasta olacak mıyım?” sorusunu düşünmekle geçti ve düşünce yapımız hasar görmeye başladı. Buna ek olarak sevgi ve ait olma ihtiyacında aile ve arkadaşlık ilişkilerimiz zedelenmeye başladı. Sosyal ilişkilerimizde gönül rahatlığıyla bağ kuramamaya başladık ve bu da ihtiyaçlarımızı büyük ölçüde sarstı. İnsanı insan yapan çoğu değerden uzaklaşmaya başladık. Bunu kısa süreli değil, uzun süreli ölçekte yaşadığımız için de artık zorlanmamız çok olağan hale geldi. Bu süreçte bu ihtiyaçlarımızı karşılayamıyor olmak bizde derin bir üzüntü yarattı ve gündelik hayatımızın akışına kötü bir geri dönüş yaptı.
Bundan kurtulmak mümkün mü?
Bu zorlanma, verimsizleşme, gündelik ihtiyaçları yürütememe gibi durumlardan sıyrılmamız elbette mümkün. Yaptığımız işlerde, daha çok yaptığımız işe odaklanmamızı sağlayacak rutinler oluşturmamız, yaptığımız işten verim alma oranımızı çok yükseltecek bir kaynaktır. Gün içinde yapacağımız işlerde planlama yapmak, o günden alacağımız maksimum verimi sağlayacaktır. Her şeye rağmen zorlandığımız durumları tek başımıza aşamıyor isek o zaman bir uzman desteği şarttır.
İnsanı insan yapan tüm değerlerimizi yeniden kazanabileceğimiz güzel günlerin gelmesi dileği ile..