Alfabemin içinde, filler tepişiyor..
Fikrinin, sultasında… koltukların sultanlığını yapan beyler..
Fikrimin mahpusundan çıkardığım, dudaklarımın penceresinden özgür bıraktığım ve parmaklarımla yürüdüğüm bu beyaz sokaktan sesleniyorum sizlere..
Nara’lar atmak istiyorum..
Çığlık çığlığa, içimde sessiz ve derin bir orkestra..
Kimileri nar’a düşerken..
Kimileri nar’a dönüştürürken…
Bir tane olan ülkemizi, bin parçaya bölüşürken kimi masa’larda…
Masallar’la martavallarla, “Çözüm süreci” diye dayatılan.. yalanlarla uğraşmadan yazıyorum..
Artık susmanın, zamanı değildir..
Sessizliğe gömülmüş, dil ve akıl hazinelerinizi getirin…
Düş’lerinize ulaşmak için, düşüncelerinizi kullanmanız gerektiğini bilin…
Tarih’in geçmişin, ve geleceğin feleğinde “Çengi”lik yapıp göbek atacağınıza…
Önce bir “Bayrak” ne demek öğrenin..!
Biraz düşünün..!
Aklınızın, içinde ne varsa..
Başınızda ne varsa..
Kasketlerinizi… Al yazmalarınızı, peruklarını, ne varsa kafanızda işte..
Evinizi, arsanızı, arabanızı, paranızı…
Varlığınızı önünüze koyun…
Düşün’ün
İsklipli Atıf Hoca’ya Hakim…
- Hoca o başındaki sarıkta çaput, bu şapkada çaput..
Onu çıkarıp bunu taksan ne olur..
Dediğinde verdiği cevabı bir düşünün…
- Reis bey arkanızdaki bayrakta çaput, İngiliz bayrağıda çaput..
Bunu çıkarıp, onu assanız ne olur ? demişti..
Şimdi ise, yahu büyütmeyin..
Bir çocuğun gereksizliği, aşırılığı diyerek..
Sempatik şempanzeler gibi cümleler, kuranlar…
Bayrağın, aslında bir ırk simgesi değil..
Millet ve Devlet’in çiğnenemez, bir vesikası olduğunu ve hakaret edilemez, çiğnenemez indirilemez.. bir Simge olduğunu öğrenin..
Gelelim şu anki olanların ne olduğuna..
Kısa ve öz..
Bir Oy’un bir oyuna kurban ediliyor…
Birilerini, koyun ilan etmeden.. ve koyunluk etmeden..
Gerçek oyunu görmelisin Türkiyem..
İŞİT Türkiyem..!
Ve sen ey bu ülkenin Başbakanı..!
“Anamızı alır gideriz..”
Sindiririz, bu sözleri.. Sineye çekeriz..
Ama anımızı, C/anımızı.. K/anımızı..
Ruhumuzun gönderine, çekilmiş şehitlerin ay yüzlerindeki..
Ayyıldızımızı.. Kimse alıp gitmemizi beklemesin..
Göğü yere indirir, yeri göğe çıkarırız..
“Ne enginlere sığarız, ne enginarlı, ananaslı yaklaşımların, martavalarına kanarız..”
Biz devlet isteriz..
Devlet… (Parti Başkanı Olan, İsmi Devlet.. Şahsiyeti Gaflet..) olan bir devlet değil..
Söz ve kelime tüccarlığı yapmayan bir devlet isteriz..
“Ana’lar ağlamasın demesini bilip..”
Bayrağımızın, gözünde yaşlar inşaa etmeyen bir devlet isteriz..
“Dağ’dan inenlere otobüsle karşılama yapılırken, susan…
Ankara'nın göbeğinde, nice kongrelerde yere çalınan bayraklara susan..
Askeriyenin ve Asker’in gözü önünde Bayrak indirilirken, susan bir devlet değil..
Mavi Marmara’da 9 Tane Şehid’inin hesabını, soramayan bir devlet değil..
Çocukları dağa kaçıranların karşısına çıkıp, siz getireceksiniz bu çocukları diyen bir devleti değil..
Musul’da Konsolosluğu Basılan..
AB’nin kapısında… Dilencilik yapan değil…
Uydu değil, Lider Ülke isteriz..
Lider Devlet İsteriz..
Katille caniyle, masaya oturan bir devlet değil…
Bir katilin caninin, boynunu vurabilen devlet isteriz..!
Biz Doğu’sunu batısınıda, kucaklayabilen bir devlet isteriz..!
Biz Türk’ünü, Kürd’ünü, Laz’ını, Çerkezini…
Alevisini, Sunnisini.. Ayrıştıran..
Çatıştıran ve kavagaya tutuşturan değil…
Bütün renklerinin, devletin bahçesinde toplayan bir devlet isteriz…
Amma’da çok hayali yazıyorsun, az real politik düşün mü diyorsunuz bayım..
“Hayallerinizi, kaybederseniz…
Gerçeklerinize ulaşamazsınız..” bunu bilin..
Ve bütün insanlara sesleniyorum…
Particilik değil, insanlık yapıp…
“Tarih’e Bayrağa.. ve Bu Toplumun, Huzuruna Sahip Çıkın..”
Ve kimin, vicdanında hangi bayrak varsa.. onu yakasına assın..
İddia ediyorum ki..!
Koltuk..
Para..
Menfaat
Çıkar..
Ve Yalan Asılı Ceketler..
Öylesine çok fazla çıkacakki…
Ruhunuzun, gönderinden yere indirilmiş “Milletimin İstiklal Sembolü..”
Çok az insan’ın yakasında görülecek…
“İlk önce, dilinize değil Kalbinize bayrağımızı çekin..”
Ve sonra, 3 Silahşörlerin o Meşhur Yemini edelim..