Geçen haftadan bu yana ülkemizde gerçekten çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Suruç saldırısından sonra gelişen hâdiseler, tekrar gelmeye başlayan acı şehit haberleri yeniden gönülleri yaralamıştır. Bilhassa pek çok ilimize mensup şehitlerimize Cenâb-ı Hak’tan rahmet geride kalan kederli ailelerine ve aziz milletimize Rabb’i Teâlâ’dan baş sağlığı ve sabrı cemil niyaz ediyorum efendim. Halkımıza da bir kez daha şu ânâ kadar gösterdiği sağduyu ve aklî selîmi devam ettirmesini temenni ediyorum. Bu güzel ülkemizin insanları şimdiye kadar nelere göğüs gerdiler, ne fedâkarlıklarda bulundular! Aynılarını yine yaparlar Allâh’ın (c.c) izniyle. Hakikaten bu millet çok ferâset sâhibidir.
Bilindiği gibi değerli okurlar, Türkiye’mizin içinde yalnızca Türkler yaşamıyor. Ülkemizde Kürtler, Araplar, Âzeriler olduğu gibi Hıristiyanlar, Süryânîler, Aleviler, Ezidiler ismiyle belirlenen farklı din ve inanışlardan insanlarla birlikte yaşamaktayız. Yanı sıra sağcısı, solcusu, ateisti, Marksisti ile farklı fikirden insanlarla zaman zaman bir arada bulunabiliyoruz. Biz hep berâber bu vatanın parçalarız ya da bu vatan bizlerden oluşuyor. Ortak paydalarda buluşmak, birleşmek zorundayız. Ayrılıktan güçsüzlük doğar. Ayrışma vatansızlığı berâberinde getirir. Fikirlerin istişâresinden ortaya güzellikler çıkabilir pek tabî ki çatışma da! Biz niye çatışmayı seçelim ki? Bize düşman odakların eline koz vermiş oluruz böylece. Çatışarak, vuruşarak, dövüşerek, öldürerek bugüne kadar kim ne kazanmıştır Allah (c.c) aşkına? İşte Ortadoğu’daki İslam ülkelerine bakın hepsi son yıllarda birbirlerini öldürerek ne kazandılar? Ülkelerini bölünmekten kurtarabildiler mi? Daha bunlar yeni gözümüzün önünde cereyan ediyor, ders çıkarmalı, ayni âkibete düçâr olmamak için çaba sarf etmeli. Hem niye ülke sermâyesi teröre harcansın, gelişmeye, kalkınmaya harcansa daha iyi değil mi?
Ancak öyle bir dünyâda yaşıyoruz ki gelişen ülkelerin ayağına çelmeler takılıyor. Başarıdan başarıya koşanlar hazmedilmiyor. İlerleme ve hamle yapmaya kalkanlara müsâde edilmiyor. Tabi burada bizim dışımızda oluşturulan arka planda kotarılan dehşetengiz gizli ajandalar mevcut. Bunların kimisini çözebiliyorsunuz, kimisi de beklemede kalıyor. Meselâ DEAŞ denilen örgütün Irak ve Suriye’de elinde bulundurduğu alana bakıldığında bu bölgede petrol yatakları, enerji geçiş hatları, su yolları var. Yâni tam da DEAŞ enerji merkezi üzerine kurulmuştur. Şimdi düşünelim, bu kimlerin işine yarar? Yine Afrika’daki diğer güyâ İslâmî tandanslı terör örgütleri de ayni şekilde bu işten fayda sağlayan devletlerin enerji politikalarının izleri olduğu görülecektir. Keza ülkemizde aynı fay hatlarında… DHKP, PKK, MLP, KCK militanları da büyük oyunda kullanılan taşeronlar. Şimdi uyanık olma zamânı! Önümüzdeki takozları hızlı hamlelerle akıllıca, temizleme vaktidir, oyuna gelinmemeli, düşmanın ekmeğine yağ sürmemeli.
Türkiye’de son yapılan seçimlerden güçlü bir hükümet çıkmaması için ellerinde geleni yapanlar, şimdi de ülkeyi etrâfımızdaki diğer İslam ülkelerindeki bitiş-batış operasyonlarına sürüklemek istiyorlar. Yemezler efendim!
Devlet serinkanlılıkla olaylara en âlî şekilde el koydu. Bu ülke o kadar ucuz değil. Bâzı mihraklara peşkeş çekilmeyecek derecede kıymete hâiz. Bir zamanların elin koca ülke dediklerinin önünde eğilecek, el ovalayacak şekilde âciz devlet adamları tarafından da yönetilmiyor elhamdülillah. Devlet kadrolarımız hepsi devlet yönetme vakar ve sorumluluğunun ciddiyetinde bir devlet disiplini içerisinde el birliğiyle bu vatanın bekâsı için gece gündüz demeden çalışıyorlar. Bizim güvenliğimiz, devletin selâmeti için emniyet, askerîye, jandarma ve diğer birimler koordineli bir tarzda hizmet sunuyorlar. Her birini takdir ve tebrik ediyor, onları koruması için Rabb’imize duâlar ediyoruz. Üç-beş soysuza, satılmış beyinlere, kullanılmaya hazır maşalara bakıp da umutsuz olmamak lâzımdır. Hep dediğimiz gibi mutlaka ‘her zorlukla berâber bir kolaylık vardır.’ Değil mi? Gün ola harman ola. Hayır olur ve olsun inşaALLAH…