Konya İnanç Özgürlükleri tarafından, başta başörtüsü ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması amacıyla gerçekleştirilen eylemde 66. hafta geride kaldı. Kayalıpark’ta çok sayıda vatandaşın katılımıyla gerçekleştirilen eylemde, Müslüman kadınının izzet-i nefsi olan başörtüsünün hiçbir hal ve halükarda yasaklanamayacağı ve yok sayılamayacağı vurgulandı. Ayrıca başörtülü kadının toplumdan dışlanamayacağının altının çizildiği eylemde, başörtüsünün Allah’ın Müslüman kadına bahşettiği özgürlük ve onur nişanesi olduğuna dikkat çekildi.
Platform adına konuşan Yaşar Turgut, Hz. Peygamberin Veda Hutbesi’nde insanın mahremine yönelik yaptığı vurguya işaret ederek, bu anlamda insanoğlunun dünya aleminin hakkına en çok riayet edilmesi zorunlu varlığı olduğunu kaydetti.
Yaşar Turgut, “Peygamberimizin karşısındaki yüz bin insana, ‘Ey insanlar! Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay, bu şehriniz Mekke nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öylece mukaddestir; her türlü tecavüzden korunmuştur’ buyurmuştur. Bu metin insan hak ve özgürlükleri ile ilgili olarak, tarihin şahit olmuş olduğu en hakkaniyet sahibi ve en hukuksal metindir” diyerek şöyle devam etti: “Bugün sözde insan hak ve özgürlükleri savunucularının bu anlamda ortaya atmış olduğu kriterler Peygamberin (a.s) koymuş olduğu değerlerin eline su dökemez. Çünkü Peygamber (a.s) can, mal ve namus güvenliğini en kutsal değerlerle beraber zikretmiş ve onları bu değerlerden saymıştır. Ve bu da o değerleri göz ardı edilemez ve dahi göz ardı edilmesi teklif edilemez kılar.”
İslam’ın helvadan putları olmadığını, İslam’da hukukun delinmek için var olmadığını belirten Yaşar Turgut, “Ancak bugün insan hak ve özgürlükleri hüküm ve iktidar sahiplerinin helvadan putu haline gelmiştir. İnsan hak ve özgürlüklerine dair ortaya atılan ne kadar hukuksal metin varsa hepsi delinmiştir. Ve her bir zulüm için bir kılıf mutlaka bulunmuştur. Kimi zaman bu kılıf kamusal alan olmuş, kimi zamansa bazı ilke ve inkilaplar olmuştur” dedi.
Yaşar Turgut, “Peygamberimizin karşısındaki yüz bin insana, ‘Ey insanlar! Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay, bu şehriniz Mekke nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öylece mukaddestir; her türlü tecavüzden korunmuştur’ buyurmuştur. Bu metin insan hak ve özgürlükleri ile ilgili olarak, tarihin şahit olmuş olduğu en hakkaniyet sahibi ve en hukuksal metindir” diyerek şöyle devam etti: “Bugün sözde insan hak ve özgürlükleri savunucularının bu anlamda ortaya atmış olduğu kriterler Peygamberin (a.s) koymuş olduğu değerlerin eline su dökemez. Çünkü Peygamber (a.s) can, mal ve namus güvenliğini en kutsal değerlerle beraber zikretmiş ve onları bu değerlerden saymıştır. Ve bu da o değerleri göz ardı edilemez ve dahi göz ardı edilmesi teklif edilemez kılar.”
İslam’ın helvadan putları olmadığını, İslam’da hukukun delinmek için var olmadığını belirten Yaşar Turgut, “Ancak bugün insan hak ve özgürlükleri hüküm ve iktidar sahiplerinin helvadan putu haline gelmiştir. İnsan hak ve özgürlüklerine dair ortaya atılan ne kadar hukuksal metin varsa hepsi delinmiştir. Ve her bir zulüm için bir kılıf mutlaka bulunmuştur. Kimi zaman bu kılıf kamusal alan olmuş, kimi zamansa bazı ilke ve inkilaplar olmuştur” dedi.